Kültür Sanat

Pamukkale'nin Cehennem Kapısı Tofaş'la antik bekçilerine kavuştu

Tofaş'ın Hierapolis Antik Kenti’nde Tofaş’ın Desteğiyle gün yüzüne çıkan Ploutonion Kutsal Alanı ve Hades Heykeli Cehennem Kapısı'nın önüne yerleştirildi.

Pamukkalenin Cehennem Kapısı Tofaşla antik bekçilerine kavuştu

1968’den bu yana Türkiye otomotiv sanayisine yön veren, bu sene 50. yılını kutlayan Tofaş, sosyal sorumluluk projeleriyle de Türkiye’nin tarihi mirasına sahip çıkıyor. Tofaş, bu kapsamda 2005’ten bu yana Denizli’de yer alan Hierapolis Antik Kenti’ne olan desteğini sürdürüyor. Şirket son iki yıldır antik kentte ortaya çıkarılan Ploutonion Kutsal Alanı kazıları ve restorasyonu ile Hades heykelini koruma amaçlı restorasyon çalışmalarının gün yüzüne çıkmasına katkıda bulunarak, önemli eserlerin ülke turizmine kazandırılmasına olan desteğini sürdürüyor.

Konuyla ilgili açıklama yapan Tofaş CEO’su Cengiz Eroldu, “Hierapolis’e 2005 yılından bu yana destek veriyoruz.  Türkiye’nin tanıtımı ve bu mirasın daha ilerilere götürülmesi için Hierapolis gerçekten önem arz ediyor. Kazıların devamıyla Hierapolis’in hem Türkiye’deki hem dünyadaki önemi daha da artacağına inanıyoruz.” dedi.

Merhum Vehbi Koç’un ilerici vizyonu ve girişimleriyle, Koç Holding ve Fiat ortaklığında, 1968 yılında temeli atılan ve bu yıl 50. kuruluş yıl dönümünü kutlayan Türkiye’nin 4. büyük sanayi kuruluşu Tofaş, Türk sanayisine olan katkılarının yanı sıra sosyal sorumluluk projeleri ile de önemli çalışmalara imza atmaya devam ediyor. Tofaş bu kapsamda, Türkiye’nin en büyük beş antik şehir kalıntısından biri olan ve 1988’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren Hierapolis Antik Kenti’ndeki kazı çalışmalarını 2005’ten bu yana desteklemeyi sürdürüyor.

Hierapolis Antik Kenti Temel Bilgileri

  • 1957 yılında İtalyan Arkeoloji Heyeti'nin sistematik kazı ve restorasyon çalışmalarına başladığı Hierapolis, MS. 300'lü yıllara kadar uzanan geçmişiyle Helenistik ve Roma dönemlerinden izler taşıyor.
  • Kent, kutsal mağara etrafında gelişen dini geleneklerden dolayı, ‘kutsal kent’ anlamına gelen Hierapolis adını alıyor.
  • Hem büyüklüğü hem de ziyaretçi sayısıyla Türkiye'nin en önemli antik kentleri arasında yer alan Hierapolis, fay hattı üzerinde yer alması sebebiyle de ülkemizin diğer antik kentleri arasında farklı bir konuma sahip.
  • MS. 60’da geçirdiği depremlerden dolayı oluşan fay hattındaki çatlaklar termal suların yüzeye çıkmasını sağlamış. Bu sular kalsiyum karbonat bakımından zengin ve yamaçlarda birikerek dünya çapında meşhur beyaz traverten basamakları oluşturmuş.
  • Akdeniz havzasında en önemli ve özgün Roma tiyatrosu olarak gösterilen 1800 yıllık Hierapolis Antik Tiyatrosu yüzde 95 mevcut orijinal mimari malzemeyle ayağa kaldırdı. Tiyatro, 8 bin kişilik kapasitesiyle Türkiye'deki en görkemli antik tiyatrolar arasında. Ayrıca, Türkiye’de sahne binası restore edilen tek tiyatro.
  • Kentin ticaret merkezi olan Agora ise Türkiye'deki antik kentler arasındaki en büyük olanı.
    Kentteki Nekropol de Akdeniz havzasındaki en geniş Roma mezarlığı olma özelliğini taşıyor.
    Kutsal alan Ploutonion, Hierapolis kentinin orta kısmında, 35°C sıcaklığında termal suyun çıktığı karmaşık bir sisteme sahip doğal bir boşluğun olduğu yerde bulunuyor.

Tofaş, son iki yılda, Hierapolis’te ortaya çıkarılan Ploutonion Kutsal Alanı’nın kazı ve restorasyonun tamamlanmasına destek olmasının yanında, yine kazıda ortaya çıkarılan Hades heykelinin koruma amaçlı restorasyonunu tamamlanmasını da sağladı.

Hierapolis’te basın mensupları ile bir araya gelen Tofaş CEO’su Cengiz Eroldu, 2005 yılından bu yana Antik Kent’teki kazılara Tofaş olarak destek olduklarını belirterek, son yıllarda bu desteği daha da aktif olarak sürdürdüklerinin altını çizdi. 1970’li yıllarda Türkiye’ye gelerek Hierapolis antik kentinin ortaya çıkarılmasında önemli rol oynayan ve görevini Profesör Grazia Semeraro’ya devreden Kazı Başkanı Prof. Dr. Francesco D’Andria’ya katkılardan dolayı teşekkür eden Eroldu, kendisine plaket takdim etti.

Plutonion Kutsal Alanı (Cehennem Kapısı) ve Hades Heykeli

  • 2013 yılında gerçekleştirilen kazılar neticesinde ortaya çıkmaya başladı.
  • Kazılar sırasında Hierapolis Antik Kenti’nde ilk kez Arkaik Dönem tespit edildi. Kazılarda bulunan arkaik döneme ait parçalar ve Friglere ait tipik bir Kibele kabartması olan çift flüt çalan insan figürü, Hierapolis Antik Kenti’nin bilinen tarihinden 300 yıl kadar öncesine götürdü.
  • Prof. Francesco D’andria M.S 24 yılında öldüğü tahmin edilen Yunan tarihçi, coğrafyacı ve filozof Strabo’nun, “Bu yer o kadar güçlü ve sis benzeri bir dumanla kaplı ki, birisi yerleri çok zor görebilir. İçeriye giren her türlü hayvan anında ölümle tanışır. İçeriye serçeler yolladım ve anında son nefeslerini vererek düştüler” betimlemesini baz alıp alanda ölü kuşlar olduğunu görünce araştırmaya devam etmiş. Buradan fikir yürütmüş, mağara alanı kazısında çok sayıda kuş kemiğinin ortaya çıkınca da bunu doğruladı.
  • Hades heykeli, antik çağda yaşayanlar tarafından Cehennem Tanrısı Hades-Plouton ile bağlantılı olarak Ploutonion olarak tanımladıkları Hades Kutsal Alanı’nın içinde yürütülen kazı çalışmaları sırasında bulundu.
  • Yerel mermerden yapılmış olan heykel, tahtında oturan Cehennem tanrısı Hades’i canlandırmaktadır ve İ.S. I. yüzyıla tarihlenmektedir; Kutsal Alan içindeki büyük kült heykelini oluşturmaktadır (yaklaşık yüksekliği 3,50 m), iki büyük bloktan yapılmıştır, başı ise ayrı olarak çalışılmıştır.
  • Aynı alanda 2014 yılında Cehennemin bekçisi üç başlı köpek Kerberos (Cerberus) heykeli bulunmuştur, tanrı heykelinin sağına yerleştirilmiştir ve heykel grubunun bir parçasıdır.
  • Yunan mitolojisinde ölülere hükmeden yeraltı tanrısı Hades’in bekçiliğini yapan üç başlı köpek Kerberos’un 130 santimetre yüksekliğindeki mermer heykelin kangal cinsi köpekten esinlenerek yapıldığı belirlendi.

CENGİZ EROĞLU: BU MİRASI KORUMAK BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ

Hierapolis’in önemli dünya mirasları arasında yer aldığını belirten , “1988’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiş olan Hierapolis Antik Kenti, çok değerli bir miras. Türkiye de en çok ziyaretçi alan arkeolojik ören yeri Hierapolis’e,  yılda ortalama 1.5 milyon ziyaretçi geliyor. Buradaki kazı çalışmalarının devamı Hierapolis’in hem Türkiye’deki hem dünyadaki önemi daha da artacak ve ülkemizin tanıtımına daha fazla katkı sağlayacak. Bu mirası en iyi şekilde korumak ve kültürler arası köprü kurmak, bizim için çok değerli” ifadelerini kullandı.



> 50 yıllık Tofaş hikayesinin en önemli kilometre taşları nelerdir?
> 70’li yıllarda bir hayalin peşinden gidildi. Bu hikâyede Koç Holding’in Kurucusu merhum Vehbi Koç’un vizyonerliğinin çok önemli bir yeri var. Aslında en büyük hamle başlangıçta oldu diyebiliriz. İkinci ve en önemli kilometre taşlarından biri de Tofaş’ın 1995’te Tempra ile AB’ye ihracatı başlatması oldu. O yıla kadar Türkiye’deki otomotiv sanayi Türkiye iç pazarına yönelikti. Tempra, sadece Tofaş’a değil tüm Türkiye’ye Avrupa’da bir kapı açtı ve Avrupa için de otomobil üretilebileceğinin göstergesi oldu. Sonrasında ise Doblo geldi. Hafif Ticari Araç segmentinde çok önemli bir ürün hamlesi ve kendi segmentini yaratan Doblo ile de hem yurt içinde hem de ihracatta büyük başarılar elde ettik.
Tofaş için bir diğer önemli kilometre taşı da; 1994 yılında, Bursa’daki fabrika içerisinde Ar-Ge merkezinin kurulması oldu.  Tofaş Ar-Ge, üretimdeki modellerde ortaya çıkabilecek problemleri çözmek amacıyla faaliyetlerine başladı. Bugün ise EMEA Bölgesi için, küresel pazarlara otomobil ve hafif ticari araçlar geliştirmekte, bu ürünlerin ömürleri boyunca mühendislik yönetimini yapmakta ve odak alanlarda teknoloji geliştirme merkezi olarak faaliyet gösteriyor. 50 yıllık tarihimizde bir diğer önemli kilometre taşı ise Fiat ve PSA ile yapılan anlaşma ile 2007 yılında devreye aldığımız Minicargo projemizdir. Minicargo Projesinde, çoklu marka geliştirilmesi ve üretimi ile Türkiye otomotiv sanayisinde bir ilki gerçekleştirdik. Bununla birlikte bu proje, Tofaş’ın küresel bir otomotiv firması kimliğini kazanmasındaki dönüm noktalarından birini temsil etti. Son olarak Egea projesini hayata geçirdik. Bunlar, 50 yıllık geçmişimizin Egea Projesine uzanan en önemli adımları.

> Tofaş’ın mevcut durumunuzu özetler misiniz?
> Tofaş olarak bugün gelinen noktada 270 bin adet civarında ihracat yapar pozisyona geldik. Geçtiğimiz yıl, 384 bin adetlik üretim ile de Türkiye’de yapılan en büyük üretimi gerçekleştirdik. 50. yılımıza ülkemiz otomotiv sanayisinin üretim rekorunu kırarak girdik. İhracatta ise geçen yılı 3. sırada bitirdik. İç Pazar satışlarımıza baktığımızda ise yerlilik oranı en yüksek olan şirketiz. Sattığımız her 100 aracın 92’si, fabrikamızda ürettiğimiz otomobillerden oluştu. Aynı zamanda Egea model ailesi, geçtiğimiz 2 yılda ülkemizde en çok tercih edilen otomobil oldu.

> Daralma ve fiyat artışı için aldığınız önlemler nelerdir?
> İç pazara yönelik faaliyetlerimizde özellikle harcamalarımızda temkinli hareket ediyoruz. Diğer taraftan tüketicilerin satın alma şartlarını kolaylaştıracak koşulları oluşturmaya yönelik kampanyalar tasarlıyoruz. Bayilerimizi ve tedarikçilerimizi yakından izliyor, mümkün mertebe ihtiyaçlarına destek oluyoruz. Şirket olarak likidite ve borçluluk oranlarımızı sağlam seviyelerde tutarak güçlü bilanço yapımızı koruyoruz. Yüksek nakit pozisyonumuz da bu ortamda bize destek sağlıyor.

> Daralan iç pazar için öngörüleriniz nelerdir? Yılsonu kur beklentileriniz nedir?
> İç pazar yılbaşındaki beklentilerimizin altında seyrediyor. Yılsonu 650 bin bandında bir pazara ulaşacağız gibi gözüküyor. Kurla ilgili bir öngörü yapmak için henüz erken.

> Bu durum üretim süreçlerinizi etkiledi mi?
> Tofaş üretiminin büyük bir bölümünü, neredeyse yüzde 75’ini ihraç ediyor. İç pazardaki daralma henüz üretim planımızda büyük bir değişikliği gerektirmiyor.

> İhracatta sene başındaki hedeflerinizi güncellediniz mi?
> İhracat planlarımızda konjonktürel bir değişiklik yok.  

> Otomotiv sektöründeki daralmanın sebepleri neler? Kurdaki artıştan kaynaklı daralma sizleri nasıl etkiledi?
> Türkiye otomotiv pazarındaki daralmanın temel sebepleri kurlardaki artış ve bunun maliyet enflasyonuna yol açması ile faizlerdeki yükseliş. Finansman kampanyalarının araç satın alımında önemli bir etkisi var.  Yüksek faiz ortamı her zaman içerdeki talebi azaltan bir unsurdur. Faizlerin yükselmesi ile birlikte finansman kampanyalarının cazibesi de azaldı.  Pazardaki daralmanın etkisiyle, bizim iç pazar satışlarımız da yılın başındaki beklentilerimizin gerisinde kaldı. Bununla birlikte, 50 yıllık tecrübemiz, yerli üretim ve ihracat yapan bir şirket olmamız bizi nispeten daha avantajlı kılıyor.

> Türkiye otomotiv pazarının mevcut durumunu değerlendirebilir misiniz?
> Otomobil ve hafif ticari araç satışları yılın başından Temmuz ayına kadar 405 bin seviyesinde gerçekleşti. Temmuz’a kadar normal giden satışlar, sonrasında çok sert düştü. Ocak-Ağustos döneminde toplam Pazar %21 oranında küçüldü; son aylarda ise şiddetli bir düşüş var. Otomotiv sektörüne, pazarı canlandıracak bir destek sağlanmazsa geçtiğimiz sene 900 bin adet seviyelerinde kapanan iç pazarın bu sene 600 bin seviyesinde kapanması bekleniyor. 2001 ve 2009 krizlerinde hafif ticari araçlarda ÖTV’yi sıfırlamış, daha sonra da kademeli artırmıştık. Şu an özellikle hafif ticari araç yerli oranının yüksek olduğu bir alan.

> Şartları iyileştirmek için nasıl bir yöntem izlenebilir?
> Otomotiv sanayini desteklemek anlamında hafif ticari araçta ÖTV sıfırlama kampanyası gelebilir. 2001 ve 2009’da yaşananlar sonrası sektörün eski haline gelmesi 3 yıl aldı. Teşvikler bu aradaki sürenin kısaltılmasında faydalı olabilir. Aksi halde 2019 yılının, iç Pazar açısından zorlu geçmesi bekleniyor. Diğer taraftan kurlardaki artış ülkeye ihracatta rekabetçilik katıyor. Tofaş’ta satışlarımızın yüzde 75’i ihracat, kalanı iç pazar. İç piyasadaki açığımızı ihracat ile dengelememiz lazım.

> Otomotivin geleceği için neler konuşuluyor?
> Bütün markalar otonom, elektrikli ve hibrit modeller üzerinde çalışıyorlar. Önümüzdeki 5-10 senede geride bıraktığımız 50 yıldan daha büyük değişiklikler olabilir. Fiat Chrsyler Automobiles, Google ile sürücüsüz araç teknolojisi konusunda çalışmalar yapıyor. Sektörde elektrikli ve hibrit de gündemde. Müşteri tarafından ne kadar kabul göreceklerini zaman içerisinde deneyimliyor olacağız. Full elektrikli araçların menzil ve şarj etme koşullarının geliştirilmesi gerekiyor.

> Yerli otomobil elektrikli yapılacak…
> Evet, elektrikli olması aslında orada bir kapı açıyor. Motor ve şanzıman teknolojileri yerine elektrikli araç üzerine odaklanmak daha avantajlı. Ama günün sonunda karar verici müşteridir.

> Pek çok firma kriz dönemlerinde sosyal sorumluluk desteklerini azaltıyor. Sizin durumunuz nedir?
> Tofaş olarak, sosyal sorumluluk alanında üç ana konumuz var.

Çalışmalarımız kültür-sanat, eğitim ve spor konularında yoğunlaşıyor. Sosyal sorumluluk projelerinin sürdürülebilir olması ve fayda yaratması bizim için öncelikli. Spor alanında öne çıkardığımız dalımız basketbol. Tofaş Spor Kulübü ile Türkiye’de basketbolun gelişimine, Bursa başta olmak üzere ülke genelinde basketbol kültürünün yerleşmesine katkı sağlamaya devam ediyoruz. Son 2 yıllık süreçte fiilen basketbolu Bursa’nın pek çok ilçesine götürerek, alt yapımızdaki gençlerin gelişimine de yatırım yaptık. Türkiye genelinde basketbol okullarımız var. Ayrıca Bursa’nın bütün ilçelerinde bir hareket başlattık. Ücretsiz basketbol okulları açtık. Bu okullardaki binin üzerinde çocuk herhangi bir ücret ödenmeden spor yapma imkanı elde ediyor. Bursa’da 15 tane okulumuz var. Ayrıca bini aşkın öğrencinin 300 tanesi de lisanslı. Önümüzdeki dönemde de gençlerin spora olan ilgilerin artması için sunduğumuz destekleri sürdüreceğiz. Çocukların spor eğitiminde velilerin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden internet üzerinden ailelere de eğitim veriyoruz.  Okullarımızdaki genç yetenekleri basketbol takımımıza katıyoruz. Basketbol takımımızda, alt yapıdan gelen 5 oyuncumuz var.

İkinci sosyal sorumluluk alanımız eğitim. Çok sayıda öğrenciye burs veriyor olmamızın haricinde; eğitim alanında yürüttüğümüz projelerin önemli bir adımını Tofaş Fen Lisesi oluşturuyor. Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi işbirliğiyle yaptığımız ve daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı’na devrettiğimiz 2014-2015 öğretim yılında eğitime başlayan Tofaş Fen Lisesi, bizim için çok önemli. Buradaki başarılı öğrencilere burs imkânı sunuyoruz ve okulun laboratuvarlarının fiziki şartlarını geliştiriyoruz.

Üçüncü sosyal sorumluluk alanımız da kültürel etkinlikler. Bunlardan bir tanesi de Hierapolis antik Kenti’ne olan desteğimiz oluşturuyor. 2005 yılından beridir buradaki kazı çalışmalarını destekliyoruz. Kazı çalışmalarını yürüten Prof. Francesco D'Andria, önümüzdeki yıl Floransa’da Hierapolis sergisi açılacağını söyledi.  Bu alanda bir diğer önem verdiğimiz konu da Tofaş Bursa Anadolu Arabaları Müzesi. Tofaş Bursa Anadolu Arabaları Müzesi ve Sanat Galerisi ile 2002’den bu yana ziyaretçilerimize Anadolu arabaları kültürü ve farklı sergileri gözlemleme imkânı sunuyoruz. Müzemiz, Türkiye’nin otomotiv mirasına sahip çıkma amacı ile açılan ilk ve tek müze. “Tofaş Sanat Galerisi” olarak hizmet veren Umurbey Hamamı’nda da dönemsel olarak görülebilen tematik sergilerimiz oluyor.

> Okullara kaç yıldır yatırım yapıyorsunuz?
> Basketbol okulları 2000 yılından bu yana devam ediyor. Biz rahmetli Mustafa Bey’in (Mustafa V. Koç) de yol göstermesiyle 2015 yılında bir tesis yatırımı yaptık. İçinde üç tane basketbol salonunun ve sporcu sağlık merkezinin olduğu çok ciddi bir yatırımdı. Türkiye’de buna benzer bir yatırım yok. Bu yatırımımızın ardından Bursa’nın tüm ilçelerini kapsayan “Yeni Nesil Tofaş” isimli bir proje başlattık. Proje çerçevesinde antrenörleri eğitiyor; antrenmanların kurgusunu biz hazırlıyoruz. Bizim için önemli olan bir maçı kazanmaktan öte çocukların atletik özelliklerinin gelişmesi. 10 yaşında bir çocuğun maçı kazanmaktan ziyade atletik özelliklerini geliştirmek için oynaması gerekli. “Yeni Nesil Tofaş” projemiz üç yıldan bu yana devam ediyor. Bu aslında bir laboratuvar uygulama. Sonuçlarını da bizim için çok önemli. 2017 sezonunda Fenerbahçe’den sonra en çok seyirci Bursa’da oldu,  ortalama 3 bin 750 kişinin seyirci olarak katıldığı bir ortamda oynadık.

 

Yorumlar