Ruhsal

Pandemi sonrası yalnızlık patlayacak

Bu yıl Covid-19 önlemleri nedeniyle çevrimiçi gerçekleşen 7. Nörobilim G20 Zirvesi, iki gün sürdü.

Pandemi sonrası yalnızlık patlayacak

Koronavirüs önlemleri nedeniyle çevrimiçi gerçekleştirilen Nörobilim G20 Zirvesinde 2020 yılına damga vuran Covid-19 pandemisi ve etkileri konuşuldu.

Geçtiğimiz yıl Japonya’nın ev sahipliği yaptığı ve bu yıl Covid-19 önlemleri nedeniyle çevrimiçi gerçekleşen 7. Nörobilim G20 Zirvesi, iki gün sürdü.

8 oturumda gerçekleşen zirveye ağırlıklı Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere Türkiye, Avustralya, Hindistan, İran, Meksika, Pakistan, Japonya, Çin, Kanada, İngiltere, İsrail, Yunanistan, Almanya, Arjantin ve Fransa’dan alanında uzman 50’nin üzerinde konuşmacı katıldı.

Üsküdar Üniversitesi, bu yıl da Türkiye’yi Nörobilim G20 Zirvesi’nde temsil eden tek Türk üniversitesi oldu

Sempozyumun sonuç bildirgesi çevrimiçi G20 Zirvesi’nin sonunda açıklandı.

Beyin ve omurga girişimlerinde nörolojik bozuklukları olan hastalar için hızlı klinik çözümler sunmak amacıyla gerçekleşen 7. Nörobilim G20 Zirvesinin açılış konuşmasını Society for Brain Mapping and Therapeutics (SBMT) - Beyin Haritalama ve Tedavi Derneği Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Babak Kateb yaptı.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: Pandemi sonrası yalnızlık patlayacak

Üsküdar Üniversitesi, 7. Nörobilim G20 Zirvesi’ne Türkiye’yi temsilen tek üniversite olarak katıldı. Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Covid-19 Pandemik Yalnızlık ve Kriz Yönetimi” başlıklı konuşmasında pandeminin en büyük etkisinin yalnızlaşma olacağını söyledi.

Tüm dünyayı etkileyen pandeminin en büyük etkisinin yalnızlık olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, pandemi sonrası yalnızlığın patlama yapacağının altını çizdi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, postpandemik dönemde psikiyatrik hastalık pandemisi beklendiğini belirterek “Ayaktan ve yatarak tedavi gören vaka sayısının artması gibi bazı öncüller de geldi. Krizin ikinci kuralı, kendi çözüm reçetelerini kendiliğinden üretmemesidir. Bunun için kriz yönetimi gereklidir. Aynı şey postpandemik dönem için de gereklidir” dedi.

Yalnızlık tüm dünyanın sorunu

Dünyada refahın, sosyal ve ekonomik anlamda hareketliliğin artmasına rağmen toplumların büyük kesimlerinde yalnızlık yaşandığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Büyük evler, küçük aileler; yüksek zekâ daha az ilişki; sosyal medyada yüzlerce arkadaşa rağmen gerçek bir dosta sahip olunamaması bugünün gerçeği olarak karşımıza çıkıyor. Sosyal ve ekonomik anlamda hareketlilik olmasına karşın toplumun büyük kesimi yalnızlık yaşıyor” ifadelerini kullandı.

Dünyada yalnızlığın bilimsel araştırmalarda ön plana çıkarılan bir konu olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, gelişen teknolojiyle beraber yalnızlığın insanlar üzerindeki etkilerine işaret ederek İngiltere’de 2018 yılında 8,5 milyon insanın yalnız yaşaması üzerine ülkede “Yalnızlık Bakanlığı” kurulduğunu hatırlattı.

Gençler daha yalnız

İngiltere’de Manchester Üniversitesi ile BBC’nin ortak yaptığı 55 bin üzerinde kişinin katıldığı çalışmaya değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu çalışmanın sonuçlarında 16-24 yaş arasında yalnızlık oranı yüzde 40 olarak tespit edilmiş. İleri yaşlarda bu oran %27. Beklenenin tersi bir oran çıktı. Genellikle beklenen yalnızlığın yaşlanınca artmasıdır. Bütün ezberler bozuldu. Gençlik ve ergenlik dönemi sosyalleşme dönemidir. Hem aileye bağlı hem özgür hissetmesi gereken bir dönemdir. Bu dönemde genç kendini yalnız hissediyor. Bu durum insanlığın geleceği açısından risk oluşturuyor. Bu kişiler 40-50 yıl sonra daha da yalnız hissedecek. Bu kişiler arasında intihar oranları daha yüksek” diye konuştu.

Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, COH-FIT araştırmasının Türkiye sonuçlarını paylaştı

Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları ABD Öğretim Üyesi, NPİSTANBUL Beyin Hastanesi AMATEM Koordinatörü ve Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz “Türkiye'de Covid-19 Sürecinde Korku ve Anksiyete: Koronafobi Ölçeği” başlıklı sunumunda küresel Covid-19 salgınının etkilerini ölçmek amacıyla dünya çapında gerçekleştirilen COH-FİT çalışması ve elde edilen verilerden bahsetti.

Üsküdar Üniversitesi’nin Türkiye’yi temsil ettiği, Dünya Psikiyatri Birliği, Avrupa Psikofarmakoloji Enstitüsü, Avrupa Psikiyatri Birliği tarafından tüm dünyada 40’ın üzerinde ülkede yapılan çalışmanın Türkiye’deki sonuçlarına değinen Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, halen devam eden çalışmaya şu ana kadar dünyadan 100 bin kişinin, ülkemizden ise 2 binin üzerinde kişi katıldığını söyledi.

Stres ve yalnızlık arttı

Çalışmanın bu dönemin psikososyal etkilerini ölçmeyi de hedeflediğini kaydeden Dilbaz, “Stres, yalnızlık, öfkelilik ve fedakârlık(başkalarına yardım etmek vb.) üzerinde psikolojik etki gözlemlendi. Daha sistematik olarak katılımcıların 3’te 1’inden fazlası salgın dönemi ve son iki hafta öncesiyle ilgili stres seviyelerinde artış olduğunu bildirirken; %12’lik dilim azalma olduğunu belirtti. Stres azalış ve artışı konusunda farklı yaş ve cinsiyet grupları arasında kayda değer farka rastlanmadı.

Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Yalnızlık konusunda, salgın dönemi ve son iki hafta öncesiyle alakalı olarak katılımcıların 3’te 1’i artış ve sadece çok azı (<6%) azalma olduğunu belirtti” diyerek “Cinsiyetler arasında sonuçlar kayda değer bir farklılık göstermedi. Ergen grubu ise yalnızlaşma konusunda orantısız bir artış gösterdi (38%)” dedi.

Öfke de yardımsever davranışlar da arttı

Prof. Dr. Nesrin Dilbaz şu bilgileri paylaştı: “Öfkelilik için salgın dönemi ve son iki hafta öncesiyle alakalı olarak katılımcıların %29’u artış ve sadece çok azı (<9%) azalma olduğunu belirtti. Katılımcıların büyük çoğunluğu (63%) ise çok az değişim olduğunu veya hiç olmadığını bildirdi. Cinsiyetler arası sonuçlar kayda değer farklılık göstermedi ancak ergen grubu öfkelilik konusunda orantısız bir artış gösterdi (34%).

Yardımsever davranışlar konusunda, katılımcıların yaklaşık %19’u gelişme gösterirken %50’si davranışlarında bir değişim olmadığını belirtti. Cinsiyet ve yaş gruplarının sonuçları arasında kayda değer bir farka rastlanmadı.”

Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar:  Türkiye’deki Koronafobi araştırmasını sundu

Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve NP Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar ise ‘Covid-19 ile İlgili Travma Sonrası Büyüme ve Kaygı Kaynakları’ başlıklı sunumunda Covid-19’un tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de sağlık sorunlarının yanı sıra yaygın sosyal değişimlere yol açtığını belirterek Nisan 2020’de Türkiye genelinde gerçekleştirdikleri Koronafobi Araştırmasının sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar, şunları söyledi: “Bu araştırmada toplumda salgınla ilgili içinde bulunulan sürece ve geleceğe yönelik kaygıların ve psikolojik olgunlaşma düzeylerinin belirlenmesini amaçladık. Veri toplama 17-25 Nisan 2020 tarihleri arasında çevrimiçi anket formu kullanılarak yürütüldü. Araştırmaya Türkiye genelinde 81 ilden 18-79 yaş arası bin 822 erkek ve 4 bin 496 kadın olmak üzere 6 bin 318 kişi katıldı. Araştırmada katılımcılara salgın süreci ile ilgili kaygıları soruldu. En sık bildirilen kaygılar şu şekilde sıralanmaktadır: Sürecin belirsizliği: %49,6; sosyal ilişkilerden uzak kalmak: %45.6; ölümü halinde aile bireylerinin gelecekleri: %35.3; yeterli sağlık hizmeti alamama endişesi: %31.3; ekonomik sorun yaşama kaygısı: %30.8; eğitimin aksaması ile ilgili kaygılar %28.4; aile bireylerinin ruhsal durumları %27,6.”

Erkekler ve kadınların farklı kaygılar yaşadı

Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar, ekonomik sorunlar yaşamak, işsiz kalmak, sigara madde alkol gibi kimyasal bağımlılıkları sürdürememek, kumar gibi davranışsal bağımlılıkları sürdürememek, ibadetlerini istediği gibi yapamamak şeklindeki kaygıların erkeklerde kadınlara kıyasla daha sık izlenen kaygılar olduğunu ifade etti. Sayar, “Evden çıkamamak evde sürekli bir arada olma sonucunda aile bireyleri ile gerilim yaşamak kıtlık yaşanması yemek yemeyi kontrol edemeyip kilo almak, sosyal ilişkilerden uzak kalmak, artan ev işleri nedeniyle tükenmişlik yaşamak ise kadınlarda daha sık izlenen bazı kaygılardır” diye konuştu.

Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar, araştırma kapsamında katılımcılara psikolojik olgunlaşma ile ilgili önermeler de yöneltildiğini ve salgın sürecinde bu önermeleri ne kadar yaşadıkları katılımcılara sorulduğunu belirterek araştırmada katılımcıların orta düzeyde ya da büyük ölçüde yaşadıklarını bildirdikleri olgunlaşma belirtilerinin de bulunduğunu belirterek şunları söyledi: “Salgın sürecinde elimdekilerin kıymetini daha iyi anladım %74; Salgın sürecinde yaşamda önem verdiğim şeylerin öncelik sırası değişti %59; Salgın sürecinde zorlukları göğüsleyebileceğimi daha iyi anladım %56; Salgın sürecinde her şeyi olduğu gibi kabullenebilmeyi öğrendim %56; Salgın sürecinde manevi konulara ilgim arttı %49; Salgın süreci ile birlikte ilişkilerime daha çok emek sarf etmeye başladım %48”

İnsanlık ciddi bir olgunlaşma sürecine girmek zorunda

Psikolojik olgunlaşma ile ilgili tüm maddelerinin görülme sıklıklarının kadınlarda erkeklere göre daha yüksek bulunduğunu belirten Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar, “Araştırmanın sonuçlarına bir taraftan tehlike hissi varken diğer taraftan ümitsizliğe düşmezsek ve doğru seçimlerde bulunursak bu süreçten kazanımla çıkmak da mümkündür. İnsanlık ciddi bir psikolojik olgunlaşma sürecine girmek zorundadır” dedi.

Geçtiğimiz yıllarda Beyin Girişimi Projesi’ne Türkiye’den proje ortağı olarak Üsküdar Üniversitesi seçilirken; Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan da ABD’de beyin araştırmaları alanında faaliyet gösteren Society for Brain Mapping and Therapeutics (SBMT) - Beyin Haritalama ve Tedavi Derneği Yönetim Kurulu üyeliği görevine getirildi.

Yorumlar