Ruhsal

İnsanın kendini açabilmesi neden gereklidir?

İnsanın anlaşıldığını, kabul edildiğini, önemsendiğini hissettiğinde yalnızlığın yol açtığı kaybolmuşluk hissine bağlı yakınmaları hafifler.

İnsanın kendini açabilmesi neden gereklidir?

KENDİNİ AÇABİLMEK

Bugün sizlere, biyopsikososyal bütüncül tıp modelimi geliştirirken, bilgi birikimi ve deneyimlerinden yararlandığım Carl Rogers’ın önemli bir saptamasından söz edeceğim.

Carl Rogers, insan odaklı psikolojik yaklaşımın kurucularındandır. Bu yaklaşım, her tür yakınmaya hastalık yaftası yapıştırmak yerine, bireyin öznel deneyimini anlamasının önemine işaret eder ve onun kendisine iyi geleni, uygun koşullarda kendi kendine bulacağını ileri sürer. İnsan odaklı danışmanın görevi, bulguları ortadan kaldırmak için hemen ilaçlara sarılmak ya da tanrısal bilgiye sahip doktor/terapist rolünü üstlenmeye kalkışmak yerine, bireyin kendisine yardım etmesine destek vermektir.

Carl Rogers, insanın anlaşıldığını, kabul edildiğini, önemsendiğini hissettiğinde yalnızlığın yol açtığı kaybolmuşluk hissine bağlı yakınmaların hafifleyeceğini öne sürer. Söz konusu yalnızlık, kişinin etrafında kimsenin olmaması değil, içten ve derin bağlar kurabildiği birilerinin yokluğu demektir.
Kendini açabilmek, temel bir insan ihtiyacıdır!

Gerçekten hissettiklerimizi paylaşamazsak, karşımızdaki kişi bizi nasıl anlayabilir?

Hiç hata yapmıyormuş gibi davranırsak, kendimizi nasıl tamamen kabul edilmiş hissedebiliriz

İhtiyaçlarımızı paylaşmaktan çok korkarsak, başkaları bize nasıl yardım edebilir?

Başarısızlıklar, kuşkular, pişmanlıklar ve güvensizlikler her insanın yaşamının bir parçasıdır. Gerçek bağlar ve olumlu ilişkiler kurmak için, yargılanma ve "zayıf" ya da "yetersiz" olarak algılanma korkusuyla saklama eğiliminde olduğumuz, "gölge tarafımız" olarak algıladığımız şeylere başkalarının da bakmasına izin vermeli, kendimiz olmayı öğrenmeliyiz.

Araştırmalara göre, duygularını fark edip doğru ifade edebilen insanlar, duygularını paylaşmaya daha az istekli olanlara kıyasla daha fazla arkadaşa sahip olma ve daha derin ilişkiler kurma eğilimindedir. Bu da onların daha güvende hissederek kendileri olabilmelerini ve sahip oldukları potansiyeli açığa çıkarmalarını kolaylaştırır.

Kim olduğunu bilen, maskelere ihtiyaç duymadan "gerçek kendisi" olabilen bir kişi, amaçları ve değerleriyle uyuşmayan şeyleri yörüngesinden çıkararak basit ama anlamlı bir yaşam sürdürebilir.

Doç. Dr. Şafak Nakajima - mistikalem

www.safaknakajima.com
0212 570 80 20

Yorumlar