Yaşam

İş kadını Gülden Yılmaz: Kişiler ve kurumlar 8 Mart karnelerini değerlendirmeli

Kadın olmanın getirdiği çok yönlülük ve çok odaklı yaşama becerisi sayesinde hayatımda önemli olan her şeye gereken özeni gösterebildim diyen Gülden Yılmaz'ın kadınlara tavsiyeleri var.

İş kadını Gülden Yılmaz:  Kişiler ve kurumlar 8 Mart karnelerini değerlendirmeli

Koton kurucu ortağı ve Yönetim Kurulu üyesi Gülden Yılmaz; girişimci kimliği ve kadınların iş gücüne katılımını destekleyen çalışmaları ile fark yaratıyor. Firma politikalarından da bahseden Gülden Yılmaz, kadınların iş hayatındaki yerine dair düşüncelerini MAG Okurlarıyla paylaştı. 

MAG Mart sayısı Kadınlar Günü özel içeriğine konuk olan Gülden Yılmaz, soruları şu şekilde yantıladı: 

> Kadınların iş gücüne katılımını destekleyen pek çok projede liderlik üstleniyorsunuz. Bunlardan biraz bahseder misiniz?
> Ben şanslı doğan kadınlardan biriyim. Ülkemizde maalesef benim kadar şanslı olmayan, kendi kararlarını alma, kendi hayatını kurgulama imkânı olmayan hemcinslerim var. Bu gerçeğin farkındalığıyla, kadınların güçlendirilmeleri ve toplumda hak ettikleri konuma gelmeleri için hem kişisel hem de Koton içinde kurumsal olarak inisiyatif kullanıyorum. Otuz altı yıldır iş dünyasının içinde bir iş kadını olarak, var olan etki gücümü olumlu bir dönüşüm için kullanmaya çalışıyorum. Koton’da sekiz binden fazla çalışma arkadaşım var. Onların hayatlarında ve zihinlerinde toplumsal cinsiyet eşitliğine dair bir farkındalık yaratmayı öncelikli bir şirket kültürü konusu olarak ele alıyorum. Yüzde yetmiş iki kadın çalışan oranı, yüzde elli dört kadın yönetici oranıyla, Türkiye ortalamasının üzerinde kadın istihdamı olan Koton, 2016 yılında “BM Kadının Güçlendirilmesi Prensipleri”ni ülkemizde imzalayan ilk şirketlerden biri. Bu temel prensiplerin şirket yapımıza uyarlandığı bir politikamız var.

Koton Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Politikası, Yönetim Kurulu tarafından imzalanmış olup Koton çatısında, kadınların hiçbir şekilde ayrımcılığa uğramayacağının, eşit ve adil bir insan kaynakları yönetimi yapılacağının güvencesini veriyor. Politikamızın uygulanmasını denetleyen ve çeşitli projeler hayata geçiren Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komitemizi 2018 yılında oluşturduk. Bizzat başkanlığını üstlendiğim komitemiz; şirketimizde kadınların çalışma koşulları, kariyer gelişimleri, sosyal psikolojik ihtiyaçlarının karşılanması, ebeveyn eğitimleri gibi pek çok farklı programın işleyişini ve kurum dışı birçok projeyi yürütüyor. Kotonlu anne ve baba adaylarını ve sağlık, psikoloji, çocuk gelişimi konularında destekleyen Koton Moms ve Dads programı gibi programların yanında komitemizin girişimiyle 2023 yılında Koton’da regl izni uygulamasına başladık.

Kurumumuz dışında da toplumsal fayda ekseninde “El Emeği, Ev Kadınları” projesi gibi kadının iş gücüne ve sosyal hayata katılımını destekleyen projeler yürütüyoruz. 2016 yılında hayata geçirdiğimiz El Emeği projemizle bugüne kadar Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde altı binden fazla kadına gelir elde etme imkânı sunduk. Mağazalarımızda uyguladığımız esnek zamanlı iş modeli olan “Ev Kadınları” projemizde, kadınlar kendilerine uygun saatlerde çalışarak hayat ritimlerine uyan bir şekilde iş yaşamına dâhil oluyorlar.

> Kadınların iş hayatındaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz? İş hayatına yeni atılan kadınlar için tavsiyeleriniz nelerdir?
> Toplumun yarısını kadınlar oluştururken iş gücüne katılımlarının bu kadar düşük olması, kalkınmanın önündeki en büyük bariyerlerden biri. Ülkemizde kadınların iş gücüne katılım oranı Aralık 2023 TÜIK raporuna göre %36,3 seviyesinde. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından 2006 yılından itibaren düzenli olarak hazırlanan Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu 2023 Raporu’na göre Türkiye, küresel sıralamada yüz kırk altı ülke arasında yüz yirmi dokuzuncu sırada. Ülkemizde evdeki sorumlulukların kadınların üzerine yıkılmış olması, çocuk ve yaşlı bakımı, düşük eğitim seviyesi ve en önemlisi de baskın gelenekler; son derece üretken yaşlardayken kadınların maalesef evde olmalarına sebep oluyor. İş hayatının başındaki kadınlara tavsiyem, kariyerlerine ve hayatlarına dair planlama yapmalarıdır. Hayatlarının hangi döneminde hangi noktada olmak istediklerini belirlemelerini, bunun için bir plan yapmalarını ve hedefler koymalarını öneririm. Bu noktada; çalışmak istenen kurumları belirlemenin, kendi gelişimlerine katkı sağlayacak bir ortamda bulunmanın yaratacağı farka da dikkat çekmek isterim.

> Çağdaş kadını tanımlar mısınız? Çağdaş kadın hangi özelliklere sahip olmalı?
> Çağdaş kadını -aslında çağdaş birey demek isterim- yaşadığı çağın ruhunu anlayan, günceli takip eden, dünyanın geleceği hakkında da farkındalığı olan kişi olarak tanımlarım. Bilim, sanat, teknoloji, sosyal gelişmeler gibi dünya hakkındaki çağdaş perspektiflerin farkındadır. Geleceği şekillendiren güncel konular hakkında bilgi sahibi olmanın yanı sıra topluma katkıda bulunma sorumluluğunu da hisseder. Ülkemizde çağdaşlık, doğal olarak cumhuriyet değerlerine özdeş bir kavram. Büyük Atatürk’ün ileri görüşlülüğüyle şekillenen medeni ülke idealine sıkı sıkıya bağlı bir anlayış.

> Kadınlar iş hayatında ne gibi zorluklar ile karşılaşıyor? Sektörünüzde yaşadığınız deneyimlerden ve gözlemlerden bahsedebilir misiniz?
> Cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren pek çok neden, kadınların iş hayatından uzak kalmalarına da sebep oluyor. Eğitim seviyesinin düşük olması, evlilik ve çocuk sahibi olma gibi hayatın önemli dönemeçleri ve en önemlisi geleneksel roller, kadınların iş yaşamına ya girememesine ya da iş yaşamından kopmasına sebep oluyor. Kadınların çalışma hayatında yer alması kadar yönetici konumuna gelmesinin de ayrıca önemini vurgulamak istiyorum. Yönetici konumunda olan kadınların varlığı, kurum içinde cinsiyet eşitliğinin teşvik edilmesi açısından kritik bir rol oynuyor.

> Vazgeçemediğiniz prensipleriniz nelerdir?
> Adil ve dürüst olmak benim için temel değer ve prensipler. Bunun yanına; feminist kimliğimle cinsiyet eşitliği konusunda hayatımın her döneminde aktif bir duruş sergilediğimi belirtmem gerekir.

> İş ve sosyal hayat arasındaki dengeyi nasıl koruyorsunuz?
>  Aslında ben o dengeyi kuramayanlardanım. İşim her zaman önceliğim oldu. Sıfırdan bir iş kurup bir marka yaratmak ve onu bir yere getirmek de başka türlü pek mümkün olmaz düşüncesindeyim; ama bugün bulunduğum noktada hayatta bir şey kaçırdığımı da düşünmüyorum. Kadın olmanın getirdiği çok yönlülük ve çok odaklı yaşama becerisi sayesinde hayatımda önemli olan her şeye gereken özeni gösterebildim. Çocuklarımızı özenle yetiştirdik, ailemize gereken ilgiyi ve özeni gösterdik, göstermeye devam ediyoruz. İşimin getirdiği seyahat imkânını da avantaja çevirerek bir denge kurdum.

> 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, dünya genelinde ne gibi bir farkındalık yaratıyor? Sizin bugün için özel bir mesajınız var mı?
> 8 Mart hemen hemen tüm ülkelerde özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve kamunun toplumsal cinsiyet eşitliği alanındaki duyarlılıklarını ve taahhütlerini kamuoyu ile paylaştıkları bir gün olması açısından değerli. Şüphesiz söylemden eyleme geçilmesi; konunun sadece kurumsal değil bireysel hassasiyet ve sorumluluk meselesi olduğunun anlaşılması, önümüzdeki en önemli mücadele alanı. Her 8 Mart’ı bir milat olarak aldığımızda, kişilerin ve kurumların önlerindeki bir yıllık süreçte toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesine katkı planlarını ortaya koymaları ve yıl boyunca bu plan doğrultusunda çaba göstermeleri, toplumda önemli bir dönüşüme fırsat tanıyacaktır. Yine her 8 Mart’ta, kişiler ve kurumlar bu alandaki karnelerini objektif bir şekilde değerlendirmeli, öğrenme ve gelişim alanlarını tespit etmeli, iyi örnekleri ve başarı hikâyelerini de daha fazla paylaşmalı diye düşünüyorum. Zira gidecek çok uzun bir yolumuz var ve ancak birbirimizden öğrenerek, kolektif bilinci harekete geçirerek daha eşit bir toplum yapısına kavuşabiliriz.

Kaynak: Mag Dergi

Yorumlar