Yeniçağ

Ürdünlü akademisyen meditasyon mağarası inşa etti

Acı ve sorunlarla dolu bir dünyadan uzaklaşmak için sıra dışı bir yol seçen akademisyen iç ve dış dekorasyonunda motifli doğal taşlar kullandığı bir meditasyon mağarası oluşturdu.

Ürdünlü akademisyen meditasyon mağarası inşa etti

Ürdünlü akademisyen Seffah es-Subuh, ülkenin kuzeyindeki Aclun vilayeti kırsalında içini doğal taş ve tarihi eserlerle donattığı "meditasyon mağarasında" yerli ve yabancı ziyaretçilerini ağırlıyor.

Kendisine dış dünyaya paralel bir iç dünya oluşturmak isteyen ve bunun için memleketi Aclun'daki bu küçük mağarayı seçen Subuh, 2013'ten bu yana Aclun kırsalında yaşıyor.

Arap Dili ve Edebiyatı alanında akademisyen kimliğine sahip 47 yaşındaki Subuh, acı ve sorunlarla dolu bir dünyadan uzaklaşmak için sıra dışı bir yol seçerek iç ve dış dekorasyonunda motifli doğal taşlar kullandığı bir mağara inşa ettiğini söyledi.

Subuh'un yıllar süren emeğinin sonucu ortaya çıkan mağara, içindeki yüzlerce doğal taşla insanlığın farklı gelişme aşamalarından geçmiş örnek evini temsil ediyor. İçinde bazı tarihi eserler de barındıran meditasyon mağarası, bu özelliğiyle ziyaretçilere hem kendilerini keşfetme hem de bir zaman yolculuğuna çıkma imkanı sağlıyor.

Maneviyatı ve sanatı bir araya getiren meditasyon mağarası, bir taraftan insanın ruhunu dinlendirirken diğer taraftan da motifli doğal taşlarıyla gözleri kamaştırıyor.

Ürdünlü akademisyen, bir meditasyon mağarası oluşturma fikrinin nasıl doğduğunu şu sözlerle anlattı:

"Acılar, icatçıların azığıdır. Benim de acılarım vardı... Farklı bir çalışma yapmaya karar verdim. Tercihim de böyle bir mağara ortaya koymak oldu." 

Çalışmalarına 2013 yılında başladığını ve yüzde 90'ını tamamladığı ilk aşamasının 6 ay sürdüğünü anlatan Subuh, geri kalan aşamaların ise 7 yılını aldığını söyledi.

Meditasyon mağarasını 4 aşamada tamamladığını aktaran Subuh, birinci aşamada yapının tasarımını yaptıktan sonra ikinci aşama olan doğal taşları toplamaya başladığını ifade etti.

Topladığı taşlarla mağaranın iç dekorasyonunu tamamladığını kaydeden Subuh, kullandığı doğal taşlara ilişkin ise şunları söyledi: "Bu bölgede delikli taş olarak bilinen pek de bulunamayan bir taş türünü arıyordum. Onunla birlikte nadir bulunan taşları bulmaya çalıştım. Böylece taşları tek tek toplamış oldum. Her biri farklı bir yerden gelen doğal taşlar insan ve diğer bazı canlıların figürlerini anımsatıyor."

Aclun'daki meditasyon mağarasına ulaşmadan evvel, diğer bazı tasarımlardan geçmek gerekiyor. Ruh haline olumlu etki yapması için özel olarak oluşturulan bu tasarımlar arasında Ürdünlü akademisyenin yine kendinin inşa ettiği bir yel değirmeni ile kuşlar için bir ev de bulunuyor.

Meditasyon mağarası etrafına yapılmış diğer ilgi çekici noktalar arasında bir de şelale yer alıyor. Mağaranın dışına bolca ekilen yörenin meşhur "inula" bitkisi ise çevreye güzel kokular yayıyor.

Yapay mağaranın kapısına varıldığında ise mağara yüzyıllar önce yapılmış gibi bir hava veriyor. Subuh'un mağaranın kenarlarına saçtığı metal parçalar, kilit ve anahtarlarla ince ince işleyerek mağaraya antik bir hava verdiği görülüyor.

Subuh, ziyaretçilerin mağaranın tasarımını hayranlıkla izlediğini ve yerleştirilen ürünlere dokunmak istediğini anlattı.

Küçük bir şelaleden gelen hafif su sesinin duyulduğu meditasyon mağarasında ziyaretçiler, dış dünyadan tamamen izole bir şekilde, loş ışıklar altında kendileriyle baş başa kalıyor.

Meditasyon mağarasındaki taşlarda kafatası, deve, kuş, kurt ve geyik boynuzları gibi insan ve hayvan esintileri olduğuna işaret eden Subuh, buraya gelenlerin taşların hissiyle daha da derinleştiğini dile getirdi.

"Taşlarla gelen meditasyon ve derinlere dalma hissi ruhu dinlendiriyor. Bu işi bir kaşif zihniyetiyle, araştırmacı metoduyla ve sanatçı ruhuyla yaptım, ortaya benzersiz bir örnek ve yeni bir iş çıktı." diyen Subuh, Ürdün içinden ve dışından gelen turistlerin meditasyon mağarasını ilgi çekici bulduğunu aktardı.

İlk varoluşun malzemesi olan taştan daha güzel bir madde bulamadığını söyleyen Subuh, taşın bir medeniyetten başka bir medeniyete geçişin en önemli sembollerinden biri olduğunu vurguladı.

Bu tür eylemlerin lüks ve gereksiz görülmesinden yakınan Subuh, ilk zorluğu mağarayı açacağı zaman gelen itirazlarla başa çıkmak zorunda kalarak yaşadığını dile getirdi.

Subuh son olarak, ülkesine hizmet etme ve sorumluluk duygusuyla hareket ettiğini söyledi.

Yorumlar