Yurt

Kuzey Marmara Otoyolu'ndaki trafik kazasında sis faktörünün rolü nedir?

Yol ve Trafik Güvenliği Danışmanı Özgür Şener, Türkiye'de bu sabah saatlerinde Kuzey Marmara Otoyolu'nun Sakarya kesiminde 7 aracın karıştığı, en az 10 kişinin öldüğü ve 61 kişinin yaralandığı zincirleme kazayı değerlendirdi.

Kuzey Marmara Otoyolundaki trafik kazasında sis faktörünün rolü nedir?

Özel bir Üniversite'nin İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü Öğretim Görevlisi, Yol ve Trafik Güvenliği Danışmanı Özgür Şener, Kuzey Marmara Otoyolu'nun Sakarya kesiminde 7 aracın karıştığı, 10 kişinin öldüğü ve 5961 kişinin yaralandığı zincirleme trafik kazası konusunda; "‘Sis olunca kaza olur’ algısı doğru değil!" dedi.

Trafik kazalarını doğru yorumlamak için nelere bakmak lazım?

“Gerekli tedbirleri alacak şekilde organize olursa tabii ki kaza olması mümkün değil.” diyen Şener, ‘Sis olunca kaza olur’ algısının doğru olmadığını ifade ederek, şöyle devam etti:

“Yani böyle bir şey olmaz. O zaman; ‘Sis olunca kaza olur. Karanlık olunca kaza olur. Yağmur yağınca kaza olur…’ Bunu söyleyemeyiz. Birçok parametreyi göz önünde bulunmak gerekiyor… Sisle ilgili yani hava şartlarına bakmak lazım, sürücünün durumuna bakmak lazım, aracın durumuna bakmak lazım... Yolla ilgili varsa duruma bakmak lazım. Diğer şoförlerin, diğer sürücülerin konumlarına bakmak lazım. Yani ne oldu da kaza oldu?”

Sisin olmadığı kazalar da var. Gündüz gözüyle yaşanan trafik kazaları da var.

O yüzden tek başına sisin kazaya neden olduğunun söylenemeyeceğini dile getiren Şener, bir kazada tek başına bir şey bulunamayacağını, kazayı tetikleyen ve etkileyen birden fazla konu var olabileceğini anlattı.

Şener, “Bir zincirleme reaksiyon gibi düşünün. Sis bunlardan bir tanesi dedik. ‘Sis olmasaydı bu kaza olur muydu?’ Olmayabilirdi. Ama Türkiye'deki bütün kazaları sise bağlamamız lazım o zaman... Sisin olmadığı kazalar da var. Gündüz gözüyle olan kazalar da var. O yüzden tek başına sis diyemeyiz.” diye konuştu. 

Sisli havalarda nasıl araç kullanılır?

Sisli havalarda nasıl araç kullanılması gerektiği konusuna da değinen Özgür Şener, şöyle devam etti:

“Sisli havada; sürüşün belirli mesafenin altına düştüğü ve sürücünün artık yolun ilerisini gözleyemediği, neredeyse 10-15 saniyelik bir mesafeyi gözlemleyemediği bir noktada sürüşü sonlandırmak lazım. Güvenli bir yer bulacaksınız. Sis nasıl olsa kalkan bir şey. Yani kar gibi, buz gibi değil. Buz olsa tuz atılması lazım. Kar olsa karın kürenmesi lazım ama sis eninde sonunda mutlaka kalkıyor. Yarım saat, kırk beş dakika sonra çünkü anlık bir şey neredeyse, bir bulut geçişi gibi olduğu için. Sisin içerisinde sürüş yapmaya ‘kör sürüş’ diyoruz. Buna gerek yok. Güvenli bir nokta bul ve güvenli bir noktaya aracını çek. 

Güvenli bir nokta yok. Otoyoldasın. İlk mola yeri uzakta bir yerdeyse maksimum görünürlüğü sağlayacak şekilde aracın sis farlarını açmak lazım. Hızını azaltmak lazım. Mümkün olduğunca da işte sağ şeritte seyir yapmamız lazım. Sağ şeritten ileriyi gözlemleyerek sürüşü daha düşük hızlarda, çünkü yine de bir kazaya karışabiliriz. Hiç görmediğimiz önümüzde bir araç durmuş olabilir, kontrolsüz bir yerde. Ona çarpabiliriz, ama hiç olmazsa çarpmanın şiddeti düşük olur.” 

Özgür Şener, sis kalkınca sürüşe devam etmek gerektiğine işaret ederek, “Eğer zorundaysan ve devam ediyorsan mutlaka hızını minimum seviyeye çek.  Ve görünürlüğünü sağla, daha uzun, ileriye bakarak sürüş yapmaya gayret et” dedi. 

Sürücülere uyarılarda da bulunan Şener, şunları kaydetti:

“Bireysel sürücünün şunu bilmesi lazım. Trafik ortamı, tehlikelerle dolu bir ortam. Bu ortamın içerisinde gördüğünüz gibi hava şartları var. Diğer sürücüler var. Yolla ilgili konular olabilir. Kendisiyle ilgili konular olabilir. Trafik kurallarına ve yolun şartlarına istisnasız uymak ve ‘Ben yaparım, ben giderim, ben sürerim, ben iyiyim’ demek yerine kendisini kontrol edip gerçekten yorgunsa, uykusuzsa sürüşü sonlandırmak.

Türkiye'de son 10 yılda trafik kazalarında hız ilk neden 

Trafik işaretlerini izleyip yolun ilerisinde tehlikeler varsa bunların farkında olmak ve sürüşünü buna göre organize etmek ve hızdan vazgeçmeyi artık kendimize ilke edinmeliyiz. Yani yolun üzerindeki hız kaçsa o limit bir hızdır. O hızla gitmeye çalışmaktan vazgeçmemiz lazım. Çünkü Türkiye'deki son 10 yıllık trafik kazalarına baktığınızda; yıllardır ölümlü ve kazalı yaralanmalarda hızını yol ve hava şartlarına uygun yapmamak birinci sırada geliyor, yıllardır ilk sırada hız geliyor. Hız deyince de yüksek hızlardan bahsetmiyoruz. Yani 50 kilometre olan bir yerde, 60 da yüksek hızdır. 100 kilometre yazan bir yerde 110 da 120 de yüksek hız demektir. Yani 30 ile gidilecek bir yolda 50 ile gidiyorsanız yine hızlı gidiyorsunuz demektir. Hız düşük gibi görünse de...”

Yorumlar