Uzaya çıkan ilk Türk kimdi? Türklerin Uzay Gücü: Propaganda ve gerçek!
Tartışma mizahi boyutlara sıçradı: Uzaya çıkan ilk Türk astronotu 1962'de uzaya çıkan Çuvaş Türkü Andriyan Nikolayev mi, yoksa 1991 tarihinde uzaya giden Kazak Türkü Toktar Ebubekirov mu? Yoksa mesleki anlamda 'astronot' dahi olmayan ve 2024'te uzaya çıkacak Türkiye Türkü Alper Gezeravcı mı?
"Sorunun cevabı baştan belli, amacın ne onu söyle", diyeceksiniz doğal olarak!
Amacım; "propaganda" ve "gerçek" ile "hükümet" ve "devlet" kavramlarının aynı şeyler olmadığına dikkat çekmek ve dahi oradan hareketle mümkünse Türk'ün Uzay Gücü'nün mizahi maceraya dönüştürülmesi girişimlerine ve buna çanak tutan uygulamalara engel olmaya katkı sağlayabilmektir...
"Kime ne faydası var" derseniz, onu tam olarak ben de bilmiyorum. Ama gerçeklerin yerinde zamanında söylenmediğinde bir anlamı olmadığını bildiğimden, iş işten geçmeden bu yazıyı yazmam gerektiğine karar verdim.
İlk Uzay Yolcumuz Alper Gezaravcı astronot mudur?
Son günlerde bir hükümet politikası olarak İlk Türk uzay yolcusu pilot kardeşimiz Alper Gezeravcı'nın uzay yolculuğu "ilk Türk astronotu" propagandası ile sulandırılıyor ve bağlamından kopartılarak olayın bilimsel anlamda gerçek önemine de zarar veriliyor... Önce onca eksiğine ve tanıtım hatasına rağmen Türk Uzay Ajansı projesinin hakkını verelim... Önemli girişimdir ve Türklerin Uzay Macerasının gelecekteki başarıları için umut kapısıdır... Geç kalmış bir girişim olan Türk Uzay Ajansı'nın önemli bir projesi olan Alper Gezeravcı'nın uzay tecrübesi de hiç de önemsiz değil... Gönül arzu ederdi ki derme çatma da olsa yerli bir araçla gitseydi. Üç kişilik sal ile destan yazanların torununa da o yakışırdı ya neyse... "Yerli bir araçla uzaya çıkması" hayalinden geçtik, hiç değilse bir uzay dolmuşu ile "tur" çerçevesinde gönderilmeseydi de adamcağız halk nazarında hiç değilse "Yüzbaşı Volkan" kadar prestij kazanaydı...
Alper Gezeravcı'nın astronotluğu tartışmalarına dönersek...
Hani "Türkiye'nin ilk asronotu" dense sloganın tartışmaya değer bir yanı olacak da propagandaların etkisi ile kafalar öyle karışık ki geçtiğimiz yıllarda Toktar Ebubekirov'un hikayesini konu edinen "Uzay'da İlk Türk' belgeselini yayınlayan TRT kanalları bile Alper Gezeravcı'dan ilk Türk astronotu olarak söz edecek kadar şirazeyi kaydırdı! İşin daha da kötü yanı ise kendi ortak yapımı "Bandırma Füze Kulübü" filmindeki gençlerin girişimlerinin nasıl baltalandığını sık sık ekranlara getirdiği günlerde bu hatayı yapmasıdır.
"İlk Türk astronotu" denmesinden önce Alper Gezeravcı'ya astronot denmesi ne kadar doğru, ona bakalım. Yani astronot nedir, bu konuda bir uzlaşma sağlayalım....
Her tartışmaya önce kavramların sözlük anlamı ile başlarım. Bu kez de öyle yapacağım: Astronot, etnik köken olarak, Grekçe (aster/astro) ve "denizci" (nautes) sözcüklerinden türetilen bir isimdir ve ilk olarak uzay araştırmalarını meslek edinmiş insanları tanımlamak için kullanılmıştır. Kökenine bakarsak "denizcilik" gibi ya meslek ya da yaşam biçimi söz konusu!
Oxfort Sözlüğüne göre astronot; "uzay çalışmalarına katılmak amacı ile eğitilmiş, insanlı uzay araştırmalarında görev yapan kişi"dir. Kubbealtı Lügatine göre, "Uzaya gönderilen bir aracı kullanan veya böyle bir araçla uzaya giden kimse, uzay adamı, kozmonot." anlamına gelir. ..
TDK Türkçe güncel sözlük astronotu "uzay adamı" diye yuvarlak bir tanımla açıklamış ancak "TDK Yabancı Sözlere Karşılıklar Kılavuzunda" uzay adamının yanı sıra "Uzay gemisini uzayda yöneten kimse" tanımı da eklenmiş...
İşin özü açık, astronotluk bir meslektir ve o mesleği yapana da astronot denilir.... Bu anlamda Alper Gezaravcı'ya şimdilik astronot diyemeyiz. Ama uzaya çıkma görevi üstlendiği ve uzayla ilgili konularda görev aldığı işin ona astronot diyebileceğiz.... Mesleki anlamda ileride onun bir astronot olarak tanımlanmasına engel yoktur... Hatta profesyonel olarak uzayla ilgili bir mesleki görev aldığı andan itibaren de astronot statüsü kazanmış da sayılabilir... Hem bu nedenle hem de uzaya çıkma niyeti eyleme dönüştüğü için Alper Gezeravcı astronot sayılacaksa buna itiraz edilemez. Ama işin teknik ve bilimsel kısmı ile ne meslek olarak ne de eğitim yeterliliği açısından şimdilik ona astronot denilemez.
Bu noktada birileri hemen propagandanın baskın etkisi nedeniyle "ama eğitim aldı" diye çıkıntılık edecektir. Cevap verelim. Hayır, Alper Gezeravcı astronotluk eğitimi almadı. Uzaya çıkmasında sakınca olup olmadığına dair testlerden geçti sadece ki zaten uzaya çıkmak isteyen herkese o testleri yaptırmak zorundadır...
Hatta onun şu ana dek astronotlukla uzaktan yakından ilgisi yoktu. Esasen pilot olan Alper Gezeravcı'nın uzay araştırmaları ile ilgisi bile görev kendisine verildiği anda başlamıştır. Bu konuyu size hükümetin resmi yayın organı olan TRT'de yayınlanan söyleşinde sarf ettiği kendi sözleri ile kapatmak yeterli: " Benim uzayla ilgili bir hayalim yoktu. Hayalim gökyüzü ile limitliydi. Türkiye’nin insanlı ilk uzay projesi için başvuru çağrısı haberlerini gördükten sonra gerekli kriterleri gözden geçirdim, daha sonra astronotların biyografilerini inceledim ve yapabileceğime kanaat getirdikten sonra başvurmaya karar verdim".
'Üst Akıl', "Alper Gezeravcı ilk Türk Astronotu" propagandası ile neyin peşinde?
Bu propagandayı iktidardakilere yaptıran "üst akıl", ileride " Türkiye Cumhuriyeti'nin uzayla ilgili yapacağı bu kadardır, kendi astronotunu bile uzaya başkasının aracı ile turist olarak gönderdi" diye olayı itibarsızlaştırmanın hesabı yapıyorsa, aslında çok daha uzun yıllar önce yakılmış bir "kızılelma ateşi"ni söndürme telaşına düştüğünü de açığa vermektedir.... Telaşlanmakta haklıdır. Çünkü bu milletin kafasına koyduğu hedefe öyle ya da böyle erişme kudreti olduğunu bilmektedir. Diğer bir açıdan bakarsak "Türk dediğin Türkiye Türküdür, diğer Türklerin Türklüğü laftan ibarettir" algısını uyandırmak hesaplanıyorsa, "üst akıl" unutmuş olduğu "acıdır Türk'ün gücü, alınır öcü" gerçeğini de bir gün hatırlar... Bir de Türk-İslam meselesi var ama bu yazıda o ihtimali sadece zikretmekle yetinelim...
Şu an bu propagandayı dillendiren ve "üst akıl"ın tuzağına düşenler ise kimsenin eleştirisini kaale almadan kendi bildiğini okumanın pişmanlığını eninde sonunda tadacaktır... Yol yakınken hatadan dönmeleri en büyük dileğimizdir...
Henüz vaka Netflix'in Space Force dizisindeki gelişmeler kadar çığırından çıkmamıştır ama propagandanın gücünün nelere kadir olduğunu hatırlamak açısından da o dizinin ilk bölümlerini izlemekte yarar vardır...
Velhasıl, Türklerin uzay Macerası, hatalı ve eksik 100. Yıl Propagandalarının kurbanı olmuş, Uluğ Beylerin, Ali Kuşçuların önderliğini yaptığı astronomi maceramız, geçmişte olduğu gibi bugünde de siyasi emellerin darbesini yemiştir.
Bu hale nasıl düştük, elbirliği ile övünülecek bir konuda dahi nasıl kutuplaştık? Bunun iyi sorgulanması gerekiyor...
Bırakın temel astronomi kitaplarını, uzayla ilgili bilimsel makale ve araştırmaları okumayı, Uzay Projelerinin tanıtımı ile uğraşanlar hiç değilse uzayla ilgili bilimkurgu eserlerini okuyabilselerdi, iş bu kadar çığırından çıkmazdı! "Hadi onu da geçtik bu adamların çizgi roman kültüründe bile uzay maceraları yok mu?" sormak bile içimizi acıtıyor sorarken!
Şimdi hükümetin uzay stratejilerini pazarlaya(maya)nların bilim kurgu ve çizgi roman kültürüne sahip insanların nazarında neden komik hallere düştüklerini düşünme zamanıdır. Ama seçim atmosferinde umurlarında olduğunu bile sanmıyorum çünkü "onların kaç oyu var ki!"
Hayallerde uzaya çıkan ilk Türk Yüzbaşı Volkan'dı peki gerçekte kimdi?
Ne yazık ki Türk Uzay Ajansı'nın sunumu, çalışmaları ve girişimleri şu ana dek propagandaların, üstelik Türk'ün Türkiye Türklerine yönelik politikaları arasında gürültüye gitmiş ve halk nazarındaki etkisi rahmetli yazar Ali Recan'ın hayali çizgi roman kahramanı Yüzbaşı Volkan'ın uzay maceraları kadar bile heyecan uyandıramamıştır. Tam bu noktada başlığımıza dönersek, Türk'ten kastımız Türkiyeliler ise ve ilk Türkiyeli Astronottan söz ediyorsak; sorulması gereken mizahi soru "uzaya çıkan ilk Türk astronotu kimdi Yüzbaşı Volkan mı, Alper Gezaravcı mı?" olmalıdır....
Olayı mizahtan kurtarır ve "uzaya çıkan ilk Türk kimdir" sorarsak cevap bellidir: Lagari Hasan Çelebi!
Ne yazık ki onun da gerçek bir insan mı hayali bir kahraman mı olduğu tartışma konusudur. Ama Evliya Çelebi'nin anlatımı ile hikayesi şöyledir: "IV. Murad’ın kızı Kaya Sultan’ın doğumu nedeniyle yapılan şenlikler sırasında 50 okka barut macunundan yedi kollu bir fişek icat etmiş ve "Padişah'ım, seni Hüdâ'ya ısmarladım. İsa Peygamber ile konuşmaya gidiyorum." diyerek Sarayburnu’nda IV. Murad’ın huzurunda fişeğe binmiş, yardımcılarının fişeği ateşlemesiyle havaya yükselmiştir. Havada iken yanındaki fişekleri ateşleyince denizin yüzü aydınlanmış, büyük fişeğinin barutu kalmayıp yere doğru düşerken de ellerindeki kartal kanatlarını açıp Sinan Paşa Köşkü önünde denize inmiştir. Oradan da yüzerek Padişah'ın huzuruna gelmiş ve “Padişah'ım, İsa Peygamber sana selam etti.” şakasını yapmıştır. Sultan Murad bu başarısından ötürü onu sipahilikle ödüllendirmiştir!...
Yaşar İliksiz - mistikalem
@yasariliksiz
www.yasariliksiz.com
[email protected]
- 16 Aralık 2024
-
14 Kasım 2024
Urfa Kalesi - Hz. İbrahim, Balıklıgöl - Tanrıça Atargatis, Taş Tepeler - ???
- 24 Eylül 2024
- 17 Eylül 2024
- 13 Nisan 2024
-
27 Mart 2024
Allah'a inanmak ile Tanrı'ya inanmak arasındaki farklara giriş
- 08 Mart 2024
- 03 Ocak 2024
- 12 Mart 2022
- 05 Kasım 2021
- 19 Ekim 2021
- 16 Haziran 2021