Sessiz Figürler, Konuşan Zamanlar: Arkeolojik Eserlerin Popüler Yüzü

Şu günlerde 6 Bin yıllık bir kehribar ayı figürini sosyal medyada Taş Devrinden kalma “jelibon ayıcık” diye dolaşıyor. "Ciddiyeti bozmayalım abiler" modundaki bazı akademisyenlere göre jelibon ayıcık esprisi bu tür eserlerin kültürel ve arkeolojik önemini gölgeliyor! Bence bu itirazların ardında bir parça da kıskançlık var gibi! (Cemil Meriç'e selam, yazıya devam) Yıllarca çalışıp emek verdiği çalışmalarına ailesi ve yakınları bile pek ilgi göstermezken, belki de bağlamından kopartılmış bir obje ile bu kadar çok ilgilenilmesi hazmedilmiyor olabilir.
Ama bana sorarsanız her ciddi insanı bile gülümsetebilecek bu hoş benzetme, geçmişle bugünü ironik olduğu kadar güçlü bir şekilde birbirine bağlıyor.
Tarih öncesi toplumların dili yok ki ne olduklarını anlatsalar dediğimiz sessiz figürinleri — bazen bir ayı, bazen emojiyi andıran şekillerle bezeli çömlekler, bazen bir tanrıça figürini, bazen de soyut bir kucaklaşma — sadece taş ya da kemik değil, aynı zamanda anlamın maddi taşıyıcılarıdır.
Słupsk’ta bulunan 6.000 yıllık kehribar ayı figürü, günümüz gözleriyle bir jelibonu andırsa da, Neolitik insan için muhtemelen doğayla bağ kurmanın, koruma arzusunun ya da kimlik ifadesinin somut bir biçimiydi.
Bugün bu tür figürinler sosyal medyada “tatlı” ya da “minik” etiketleriyle anılsa da, arkeolojik bağlamdan koparıldıklarında anlam kaybına uğrarlar. Ancak bu durum aynı zamanda, geçmişle çağdaş zihin arasında kurulan yeni bir köprüye de işaret eder. “Jelibon ayıcık” benzetmesi, belki de tarihin ilk tılsımına, 21. yüzyıldan bakan ironik ama dikkat çekici bir yorumdur.
Tarih öncesi sanatın kalbinde, kutsal ve gündelik, soyut ve somut, insan ve hayvan arasında belirsiz çizgiler vardır. Bugünün arkeologları ve sanat tarihçileri bu objeleri sadece nesne olarak değil, ritüel pratiklerin, toplumsal aidiyetlerin ve inanç sistemlerinin tanıkları olarak okuyor.
Popüler kültürle kurulan bu yeni anlatı dili — kimi zaman bir emojiye, kimi zaman bir çocuğun oyuncağına benzetilen bu imgeler — aslında antik sessizliklere ses vermenin alternatif bir yolu olabilir.
Bu alternaif yöntemle müzelerin ziyaretçi sayısını artırma çabası, arkeolojik alanların ve potansiyelin bilgi kaynaklarının turizm geliri umuduyla göz göre talan edilmesinden daha iyidir.
Yasar İliksiz - mistikalem.com
@yasariliksiz
- 13 Nisan 2025
- 16 Aralık 2024
-
14 Kasım 2024
Urfa Kalesi - Hz. İbrahim, Balıklıgöl - Tanrıça Atargatis, Taş Tepeler - ???
- 24 Eylül 2024
- 17 Eylül 2024
- 13 Nisan 2024
-
27 Mart 2024
Allah'a inanmak ile Tanrı'ya inanmak arasındaki farklara giriş
- 08 Mart 2024
-
17 Ocak 2024
Uzaya çıkan ilk Türk kimdi? Türklerin Uzay Gücü: Propaganda ve gerçek!
- 03 Ocak 2024
- 12 Mart 2022
- 05 Kasım 2021