Anlayan insan ile anlamlandıran insan arasındaki fark

08 Mart 2024 Cuma
Anlayan insan ile anlamlandıran insan arasındaki fark
Anlayan insan ile anlamlandıran insan arasındaki fark

Anlayana... anladığım ve anladığı kadarı ile! 

Anlama; var olanın veya var olduğu hissi uyandıran her şeyi algılama,  varlığının kapsadığı alanı ve durduğu yeri kavrama eylemdir...  Algı ve bilgi sistemleri gerektirir... Bu sistemlerin güç ve kapasiteleri anlama eyleminin sağlığını doğrudan etkiler... 

Anlamanın bir adım ötesi yani onların algı ve varlık nedenlerine erme noktası ise hikmettir... 

Anlam var olan veya var olduğu hissi veren olgu ve eylemlerden algılanan, algılandığı sanılan veya onların anımsatması ile ulaşılan tanım, his ve bilgilerdir... Algı ve bilgi sistemi gerektirmez. Duyargaç ve o ana dek ulaşılmış bilgi yığını yeterlidir... Ancak anlam için en az iki bilgi gereklidir. Öncül bilgi olmadan anlam bilgisi mümkün olmaz... 

Anlamlandırma ise anlamı yorumlama eylemidir. Bilinçli ve bilinçsiz olmak üzere ikiye ayrılır.

Bilinçsiz anlamlandırmayı cahil anlamlandırması olarak yorumlayabiliriz. Mevcut akıl ve bilgi sisteminin genellikle düz mantık ya da rastgele kullanımıyla gerçekleşir...

Bilinçli anlamlandırma ise algı ve bilgi sistemlerinin yardımı ile ulaşılan anlamlandırma biçimidir...

Bilinçli anlamlandırma iki şekilde gerçekleştirilir: 

  • Amaca (veya ihtiyaca) yönelik anlamlandırma
  • Anlamaya yönelik anlamlandırma

Amaca yönelik anlamlandırma, anlamlandıranın niyetine göre, algı ve bilgi sistemlerinin pragmatist araç veya silah olarak kullanımı ile oluşur. Anlamlandırılan olgu ve bilginin ve anlamlandırmanın doğruluğu ve yanlışlığı değil, işe yarayıp, yaramaması önemsenir.Bir noktadan sonra amacın gerektirdiği hedefler doğrultusunda anlamlandırma mekanizması bir kıyma makinesi gibi çalışmaya başlar ve içine atılan her olgu ve bilgiyi aynı şekle dönüştürmeye gayret eder...

Anlamaya yönelik anlamlandırma ise özü kavrama yani hikmeti bulma niyetiyle yapılır...

Anlamlandırma her canlı için yaşamsal bir ihtiyaçtır... Bilinçli ya da bilinçsiz anlamdırmalarınız hayata tutunma noktalarınızı belirler...

Amaca yönelik düşünen insanlar için kimin ne düşündüğünün nihai noktada bir anlamı yoktur. O her düşünce şeklini kendi anlamlandırma mekanizmasında öğütebilmenin telaşındadır.

Anlamaya yönelik düşünen ve hayata tutunma noktalarını ona göre şekillendiren insan ise anlamaya yönelik düşünen ve hayata tutunma noktalarını ona göre şekillendiren insanları bulmayı arzular ve onlara ulaşmaya çalışır... Amaca yönelik anlamlandırma yapanların nazarında en zayıf noktaları da budur. Çünkü amaca yönelik anlamlandırma yapanlar, anlamaya yönelik anlamlandırma yapan insan taklidi yaparak onları kendilerine çekebilirler.. ,

İşte bu noktada anlayan insan ile anlamlandıran insan arasındaki bazı temel farkların iyi süzülmesi gerekir..

Anlamlandıran insan; çok şey bilir ve bilgilerinin önem ve anlamını vurgulama ihtiyacı hisseder. Çünkü onun varlığını hissettirmesi önemlidir, varlığı uzun süre hissedilmediğinde rahatsız olur..  Bu nedenle dil organına bağımlıdır. Fikirden ziyade zikre meyilldir. Zikir ise beslendiği yerden seslenir...

Anlayan insan; Yeteri kadar bilir ve susmayı sever. Dile ihtiyacı yoktur. Dili genellikle talebe göre ve talep edenin kap hacmine göre kullanır.

Yaşar İliksiz - mistikalem
@yasariliksiz
www.yasariliksiz.com
yasar@yasariliksiz.com