NATO raporu ile Demokles’in Kılıcı'nı DIANA Projesi için sallıyor

NATO’nun 2025–2045 Bilim ve Teknoloji Trendleri Raporu’nda yer alan 6 Ana Makro Trend arasında yer alan “Kamu Güveninin Parçalanması” başlığı, yalnızca bir toplumsal risk tanımı değil, aynı zamanda dijital çağın siyasal anatomisini dönüştüren bir stratejik trend olarak okunmalıdır. (Raporla ilgili bilgilere bu linkten ulaşabilirsiniz)
Rapora göre; bilgi akışının görece kontrolsüzleştiği, deepfake'lerin gerçeklik algısını aşındırdığı ve bilimsel otoritenin sorgulandığı bir ortam söz konudur. Bu ortam aslında NATO’nun teknolojik güvenlik mimarisini yeniden tasarlamaya mecbur olduğu algısına hazırlanan zemindir.
Bu bağlamda rapor, NATO'nun geleneksel askeri ittifak kimliğinden sıyrılarak kendisini bir “teknolojik blok” olarak tanımlama çabasının somut örneği olan DIANA (Defence Innovation Accelerator for the North Atlantic) girişimini uygulamak için zemin oluşturma çabasıdır da diyebiliriz.
DIANA, NATO için Teknolojik Caydırıcılığın Yeni Üssü
DIANA, çift kullanımlı teknolojiler geliştiren girişimleri NATO’nun inovasyon ekosistemine dahil ederek; yapay zekâdan kuantuma, sensör teknolojilerinden biyoteknolojiye kadar pek çok stratejik alanda caydırıcılık kapasitesini artırmayı hedefliyor. Ancak bu hedefin gerçekliğe dönüşebilmesi için yalnızca teknik kabiliyet değil, siyasal irade, stratejik koordinasyon ve sivil sektörle güçlü bağlar gerekir.
Türkiye’nin DIANA’ya dahil olup NATO Innovation Fund’a katılmaması gibi örnekler, çok vitesli bir teknoloji bloklaşmasının işaretlerini vermektedir. Bu durum yalnızca koordinasyon sorunlarını değil, NATO içinde oluşabilecek stratejik dışlanma hissini de tetikleyebilir.
NATO RAPORLA GERİLİM ORTAMI OLUŞTURMAYA ÇALIŞIYOR
Raporun en dikkat çekici noktası, teknolojik ilerlemenin toplumsal güveni onarmada nasıl bir rol oynayabileceği ve bu rolün aynı zamanda bir ikilem içerdiğidir. NATO, kamu güvenini yeniden inşa etmek istiyor, ancak bunu “veri kontrolü”, “algı yönetimi” ve “dijital egemenlik” gibi oldukça merkeziyetçi kavramlarla yapmayı planlıyor. Bu da şeffaflıkla denetim arasında bir gerilim yaratıyor.
Bu noktada DIANA’nın “etik inovasyon” vizyonu kilit önemde. Girişimlerin yalnızca teknik olarak değil, etik normlar bağlamında da denetlenmesi; kamu güveninin yeniden inşasında hayati bir rol oynayabilir. Aksi halde geliştirilen çözümler, şeffaflık kaygılarının tam tersine, denetim araçlarına dönüşebilir.
DIANA küreselleşen dünyada sadece NATO’nun geleceğe dair vaadi hükmünde bir proje değil aynı zamanda kurgulanan gelecek zeminine açılan bir anayol hükmündedir. Bu vaat yerine getirilemezse, yalnızca teknolojik rekabet gücü değil, kurumsal güvenilirlik de zarar görür.
DIANA, NATO’nun 21. yüzyılda yalnızca askerî değil teknolojik bir ittifak olma yönünde attığı stratejik bir adım. Projenin başarıya ulaşması için; siyasi irade, üye ülkeler arası stratejik uyum, Sivil sektörle etkili işbirliği, hızlı karar alma mekanizmaları gerekli. Eğer bu unsurlar sağlanırsa, DIANA, NATO’nun hem caydırıcılık gücünü artırır, hem de Avrupa merkezli teknolojik üstünlüğe giden yolu açabilir.
DIANA PROJESİ BAŞARISIZ OLURSA NE OLUR?
Eğer DIANA projesi için gerekli olan siyasi irade, üyeler arası stratejik uyum, sivil sektörle etkili işbirliği ve hızlı karar alma mekanizmaları sağlanmazsa, hem DIANA’nın kendi başarısı tehlikeye girer hem de NATO’nun uzun vadeli teknolojik rekabet gücü ciddi zarar görebilir.
DIANA’nın “kağıt üzerinde kalan” bir platforma dönüşmesi onu vitrinlik bir girişim olarak bırakır, bürokratik yükler ve müttefikler arası uyumsuzluklar nedeniyle aktif, etkili ve hızlı bir inovasyon merkezi oluşturulamaz. Girişimciler için cazibesini yitirir, başvurular beklenin altında kalır ve projelere fon sağlamakta sıkıntı çekilir.
NATO’nun teknolojik caydırıcılığı zayıflar, yapay zekâ, kuantum, hipersonik sistemler gibi alanlarda Çin ve Rusya gibi rakip aktörlerle yarışta mesafe daha da açılır. Bu da NATO’nun “geleneksel askeri üstünlüğünü” koruma kapasitesini erozyona uğratır. Özellikle siber harp, otonom sistemler ve uzay teknolojilerinde asimetri derinleşebilir.
NATO açısında daha da vahimi parçalanma tehlikesi baş göstermesidir. Bazı ülkeler DIANA’yı desteklerken diğerleri dışarıda kalırsa, NATO içinde “çok vitesli teknoloji bloğu” oluşur. Bu da birlikte çalışabilirlik (interoperability) ilkesini zedeler. Türkiye gibi DIANA’ya dahil ama Innovation Fund’a katılmayan ülkeler için stratejik dışlanma hissi artabillir.
Yeterli destek ve etki alanı oluşturulamazsa, Avrupa ve NATO ülkelerindeki genç girişimciler ve araştırmacılar ABD, Çin gibi inovasyon merkezlerine kayabilir. Bu da uzun vadede insan kaynağı zayıflığına yol açar.
Girişimciler ve teknoloji firmaları, NATO’nun yavaş ve karmaşık yapısı nedeniyle savunma alanındaki inovasyon fırsatlarına mesafeli kalır. Bu da savunma sanayiinin sivil yeniliklerden beslenmesini engeller; teknolojik “kan kaybı” yaşanır.
NATO ülkeleri, hem sivil hem askeri kullanım potansiyeli olan yapay zekâ, sensör teknolojisi, kuantum bilgi sistemleri gibi alanlarda ABD, Çin, İsrail gibi dış kaynaklara bağımlı hale gelir. Bu da kriz anlarında tedarik güvenliğini riske atar.
DIANA’nın başarısız olması, NATO’nun sadece askerî değil kurumsal inovasyon kapasitesinin de sınırlı olduğunu gösterir. Bu durum, NATO karşıtı propaganda yapan aktörlerce "NATO yaşlanıyor", "Batı ittifakı çöküyor" gibi söylemlerle kullanılabilir.
Demokles’in Modern Kılıcı ve Kontrollü Kaos Stratejisi
DIANA projesi sadece bir teknoloji hızlandırıcı değil; NATO'nun 21. yüzyıldaki varlık nedeni ve etkisini sürdürüp sürdüremeyeceğinin bir testi olarak görülebilir. Bu yüzden de söz konusu rapordaki tespitlerin bir amacı NATO ülkerinin başında sallanacak modern Demokles'in Kılıcı vazifesi görmesidir.
NATO'nun bu rapordaki tespitleri ile amacı gerçekten güven inşa edecek ortam yaratmak mı, yoksa kriz algısıyla üyeleri hizaya çekmek mi?
NATO, "kamu güveni parçalanıyor" diyerek, üye ülkeleri, "dijital güvenlik" adına NATO merkezli sistemlere (DIANA, Innovation Fund) daha fazla entegre olmak zorunda hissettirmeyi amaçlıyor.. Bu, bir anlamda ABD önderliğindeki teknopolitik bloklaşmaya hizmet ediyor.
NATO, "deepfake tehdidi" vurgusuyla kendi kontrol mekanizmalarını meşrulaştırabilir. Örneğin, "yalan bilgiyle mücadele" adı altında eleştirel sesleri sansürleme riski var. Bu, Soğuk Savaş dönemindeki PSYOP (Psikolojik Operasyonlar) gibi araçların dijital versiyonu olabilir.
NATO’nun Senaryosu belli: "Teknolojide geride kalırsanız, Çin/ ve Rusya sizi ezer!"
Peki, Çin ve Rusya’nın teknoloji hamleleri çok daha mı korkunç? Örneğin, Çin’in yapay zekâdaki açık kaynak kullanımı ABD'nin DIANA ile oluşturacağı ortamdan daha cazip değil mi? NATO, DIANA ile üreteceği teknolojileri açık kaynak kulalancak kadar cesur oolabilecek mi?
NATO, panik yaratıp güç toplamak istiyor. D IANA, küresel teknoloji standartlarını NATO çerçevesinde şekillendirmek için bir araç.
Türkiye Açısından Değerlendirme
Türkiye’nin teknoloji altyapısı, savunma sanayi kabiliyeti ve bölgesel inovasyon potansiyeli DIANA için önemli bir kazanım olabilir. Ancak Innovation Fund dışında kalması, bu potansiyelin merkezî pozisyonlarda kullanılamaması riskini doğuruyor. Bu durum yalnızca finansal değil, stratejik görünürlük açısından da bir geri plana düşme yaratabilir.
Ayrıca Türkiye’nin genç teknoloji girişimcilerinin, NATO’dan yeterli destek görmemesi hâlinde ABD ve Çin gibi merkezlere kayması uzun vadeli insan kaynağı zaafına yol açabilir.
Yani;
Türkiye; "DIANA’ya katılmazsanız teknolojik izolasyona düşersiniz" mesajına karku, kaygı ve endişe ile yaklaşırsa NATO'nun tuzağına düşer. Ancak, milli savunma sanayii hamleleri, Aselsan’ın kuantum çalışmaları, TB2’nin Batı’ya bağımlı olmayan yazılımı tam tersine korku duvarını aşması için kullacağı bir tramplen olabilir!
Öte yandan bu satırların yazarı, ülkesindeki söz konusu teknolojik hamlelerin iç politika malzemesi olarak kullanılmasından ve silah tüccarlarına devlet eli ile reklam imkanı sağlanmasından doğan "kamu güveni parçalanmasından" yıllardır şikayetçidir.
Yaşar İliksiz - Mistikalem.com
@yasariliksiz
www.yasariliksiz.com
-
19 Haziran 2025
Karanlık Peter Prensibi: Gayrımeşru destekli kirlenerek yükselme yasası
-
01 Haziran 2025
Mitolojinin Anatomisi: İnsanın örüntü arayışı ve gerçeğin kurgusal maskeleri
-
15 Mayıs 2025
Sessiz Figürler, Konuşan Zamanlar: Arkeolojik Eserlerin Popüler Yüzü
- 13 Nisan 2025
- 16 Aralık 2024
-
14 Kasım 2024
Urfa Kalesi - Hz. İbrahim, Balıklıgöl - Tanrıça Atargatis, Taş Tepeler - ???
- 24 Eylül 2024
- 17 Eylül 2024
- 13 Nisan 2024
-
27 Mart 2024
Allah'a inanmak ile Tanrı'ya inanmak arasındaki farklara giriş
- 08 Mart 2024
-
17 Ocak 2024
Uzaya çıkan ilk Türk kimdi? Türklerin Uzay Gücü: Propaganda ve gerçek!