6-12 Haziran haftasına astrolojik bakış

06 Haziran 2022 Pazartesi
6-12 Haziran haftasına astrolojik bakış
6-12 Haziran haftasına astrolojik bakış

6-12 Haziran 2022 = “Değer mi Hiç?”

“Söylediklerinize dikkat edin, düşüncelerinize dönüşür,

Düşüncelerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür,

Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür,

Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınıza dönüşür,

Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür,

Değerlerinize dikkat edin, karakterinize dönüşür,

Karakterinize dikkat edin, kaderinize dönüşür.’’
Mohandas Karamchand Gandhi

2022 yılının 23. Haftası bizleri, özümüzdeki “Ab-ı Hayat” ın tadına bakmak adına içsel dünyamızın derinliklerine doğru gerçekleştireceğimiz eşsiz bir serüvene davet ediyor. Haftanın akışı öz olarak; beden laboratuvarımızda, Dane Rudhyar’ın “Olaylar bizim başımıza gelmez, biz onların başına geliriz.” söylemini sezgisel ve gerçekçi bir ritimde deneyimleyeceğimiz bir süreci işaret etmekte.

Hafta boyunca Ay ışığını, sırasıyla özümüzdeki anne- simyacı- bilge arketiplerini uyanışa davet ederek büyütüyor. 7 Haziran Salı günü Başak burcunda tezahür eden ilk dördün fazı (17.49) ile yaşamımızın ritmi ivme kazanıyor, gelecek planlarımıza dair ilk adımlarımızı belirgin kılmaya başlıyoruz.

Hafta boyunca düşüncelerimizin yaratıcı gücünden hem beslenebileceğimiz hem de besleyeceğimiz bir döngüdeyiz bu süreçte “Öz’ü tutan kap” anlamına gelen, bir simya ve meditasyon aracı olan mandalaların tılsımlı dünyasını keşfetmenizi öneriyorum. Böylece yaşam enerjimizi nereye, nasıl yönlendirdiğimizi daha somut bir tonda gözlemleyebilir, içsel sesimizi daha net bir tonda duyumsayabiliriz. Meditasyon uygulamalarında da derinleşmek adına güzel açılımlar deneyimleyebiliriz. Meditasyon süreçlerimize mantraları entegre etmek daha işlevsel olacaktır (Özellikle “Ra Ma Da Sa Say So Hungmantrası ile çalışılabilir).

Çarşamba günü (8 Haziran) öğle saatlerinden itibaren düşüncelerimizin somut boyutta kolaylıkla tezahür ettiğini gözlemleyebiliriz, bu süreçte zihnimizde tasavvur ettiğimiz başlangıçlar, niyetlerimizi gerçek kılmak adına harekete geçmemiz, akıllıca olabilir.

Haftanın son günü (12 Haziran), değerlendirme fonksiyonumuz
öz değer bilincimizi ışıyan Venüs gezegeni, biricik eşsiz dehamızın devrimsel boyutunu ışıyan Uranüs gezegeniyle “Jüpiter” gezegeninin kısmi asalet ışığında Boğa burcunun verimli topraklarında birleşiyorlar. Öz değer bilincimizin kök saldığı zeminde sarsıcı bir uyanış deneyimiyle, yaşam senaryomuzun baş kahramanı olarak mı yolculuğumuza devam ediyoruz yoksa bir figüran rolü mü üstelenmişiz? Sorunun yanıtını gerçekçi bir tonda duyumsayarak içgörü patlamalarıyla geçmişin izlerini zihinsel boyuttaki stilimizi yenileyerek köklü bir tonda dönüştürebiliriz. Kalbimizin eşsiz ritmiyle yaşamımızın anlamını dokumayı seçtiğimizde gümüş tondaki refah kapısı bizlere kendisini gösterecektir.

“Her birimiz örülmüşüz ilmek ilmek sevginin ipleriyle,
Her zaman var olmak ve sevginin rahminde çoğalmak üzere.”
 Özge Genlik

Haftanın başlangıç günü (6 Haziran Pazartesi): Bizleri içsel ışığımıza doğru sessiz ve derin bir yolculuğa davet ediyor. Pazartesi günü başladığı an, gece saat 12’de akrep ile yelkovan birleştiğinde, gökyüzünde sabit nitelikteki burçlar arasında bir T-kare açı dinamiği var oluyor (Ay- Satürn (geri harekette) karşıt açısı/ Ay-Merkür kare açısı/Merkür-Satürn kare açısı/ Fokal (Apex) gezegen= Merkür).
Bilinçdışımızın ritmini ışıyan Ay ışığını, ateş elementinin sabit nitelikteki burcu Aslan’ın yaratıcı, cömert, samimi, asil, öz’e güvenen zemininde
 (Ay, Aslan burcunun 3. dekanında: Mars gezegeni yönetiminde); cesurca, öz sevginin ritmiyle büyütüyor (02.11-09.21 arası boşlukta/ 09.21 itibariyle Başak burcundaki yolculuğuna başlıyor).
Tek ısı ve ışık kaynağımız Güneş ise; Kiron ile el ele vermiş durumda (Güneş-Kiron sekstil açısı). Bu bağlamda; sabit nitelikteki T kare açı dinamiğinin kilit/fokal gezegeninin Merkür’ün, Mars gezegeni ile yarım kare, Neptün gezegeni ile sekstil ve Plüton gezegeni ile üçgen açı dinamiğini de göz önüne aldığımızda:
Düşüncelerimizin form kazandığı vitraylı penceremizin öz doğasını anlamaya yönelebilirsek, öz özlemini duyumsadığımız her şeyi yaratma gücünün ilk soluğumuzdan itibaren kalbimizin derinliklerinde var olduğunu net bir tonda görebiliriz. Hayat oyununun bu aşamasında, düşüncelerimizi eyleme dönüştürürken hissiyatlarımızla münazara gerçekleştirmemiz işlevsel olabilir. Nitekim hareketlerin / eylemlerin sözlerden daha çok vurgulandığı bir süreçteyiz lakin her sözün de bir eylem olduğu gerçekliğini ve her daim kalemin kılıçtan üstün olduğu hakikatini göz etmek yararlı olabilir. Deneyimlediğimiz, her eylemi olduğu hali ile büyümemiz, olgunlaşmamız ve öz ihtişamımız ile /gerçek benliğimiz ile birleşmeye yönelten bir araç olarak düşünürsek bugüne değin fark etmediğimiz neleri farkındalık zeminimizde aydınlatabiliriz? Bu sorunun yanıtını Ay Aslan burcunda 02.11-09.21’e değin boşlukta yol alırken içsel dünyamızda araştırabiliriz.
Ay’ın 09.21 itibari ile sağlık bilincini ışıyan, marifetli Başak burcunun değişken, soğuk ve kuru atmosferine adım atmasıyla beraber öz misyonumuz, bireysel doğum haritalarımızdaki Mars gezegeninin ışıdığı yolun gayesi üzerine biraz tefekkür etmek, faydalı olabilir.

“Belki de seni nazikçe kendine doğru yönlendirdiğim bu süreç; Sevgidir.
Olmanı istediğim kişiye değil, gerçekte olduğun kişiye.”
Antoine de Saint-Exupery

Haftanın ikinci günü (7 Haziran Salı): Çarkıfelek ahenkli bir tonda dönüyor, dönüyor… Size isabet eden soru şu: kendinizi seviyor musunuz? Lütfen kendinize dürüst olmaya özen gösteriniz.
Günün akışında öz değer bilincimizin yansımalarıyla nasıl bir tonda temas ettiğimizi, kendimize nasıl bakım sunduğumuzu gerçekçi bir tonda gözlemleyebiliriz.
Ay, on parmağında on marifet olan, hizmet, sağlık, düzen bilincini ışıyan Başak burcunun eleştirel topraklarında ‘ilk dördün’ fazında (Ay-Güneş kare açısı/17.49-İstanbul iline göre). Güneş’in, İkizler burcunun meraklı doğasındaki yoculuğunu; bir yazar arketipi ile ilişkilendirirsek, Başak burcunu  da bir editör arketipi olarak değerlendirdiğimizde:
Yaşam senaryomuzu editlemenin tam zamanı!

Günün ilk bölümünde içsel olarak duyumsadığımız; huzur, uyum zemininde kendi merkezimizde olmaya özen göstererek yaratıcı enerjimizi besleyici nitelikte somut eylemlere yönelik iştahımız kabarırken (Ay-Venüs üçgen açısı). Akşamüzeri itibariyle Ay’ın Güneş ile uzlaşı arayışı (Ay-Güneş kare açısı) ve eş zamanlı olarak Uranüs gezegenine lütufkar bir tonda dokunuşu (Ay-Uranüs üçgen açısı); biraz içsel gerginlik duyumsamamıza vesile olabilir. O zaman; cha cha cha dansını seyretmeye hatta ritme eşlik edici yeni adımlar belki yepyeni bir koreografi var etmeye yönelik çağrıya yanıt vermeye hazır mısınız?

Haftanın ortasına vardığımızda (8 Haziran Çarşamba): Oluşturduğumuz yeni koreografiyi enine boyuna zihnimizde damıtma vakti! Beğendik mi? Şimdi biraz adaletli bir tonda öz-eleştiri gerçekleştirmek yerinde olabilir. Günün akışında aklımızın kılıcının ışığında özellikle iletişim boyutunda detaylara yönelik pür dikkat adım adım yol almak verimli olabilir. Ay, Başak burcunun mükemmeliyetçi doğasında ilk dördün fazında, eyleme geçme motivasyonumuz tetikleniyor ancak kararlarımız doğrultusunda eyleme geçerken içsel dengemizi gözetmemiz faydalı olabilir. Ay, ilk olarak kozmik antenimiz Neptün gezegeni ile karşı karşıya gelirken görmezden, duymazdan geldiği Kova (Saka) burcunda geri hareketini sürdüren Satürn gezegeninin baskısından rahatsızlık duyumsamakta (Ay-Neptün karşıt & Ay-Satürn Quincunx (150 °) açı dinamikleri). Yaşam senaryomuzun koreografisinde bir ritim eksikliği söz konusu acaba hangi bölümünde? Her hikâyenin bir görünen bir de görünmeyen yüzü olduğunu hatırlamak yeniden organize olmak için gereksinim hissettiğimiz bilginin aklımızda çözülmesini sağlayabilir.
Öğle saatleri (13.00 civarı) toprak elementi niteliğinde oluşan ‘Büyük Üçgen’ açı kalıbı; (Ay-Başak burcu/ Merkür-Boğa burcu/ Plüton-Oğlak burcu) özellikle dünyevi, maddi-somut boyuttaki işlerimizde istikrarla, pratik bir ritimde sakince yol almamızı destekliyor. Maddi kaynaklarımıza daha rahat konsantre olabiliriz ve etkin olma isteğimiz ön plana çıkıyor. İhtişamımızı, herhangi bir boyutta bilinçli bir çaba göstermeksizin içsel uyum ve motivasyonla rahatlıkla kendi kapasitemizin sınırlarında güvenle ışıyabileceğimiz bu süreci verimli değerlendirmek bizim elimizde!
Ay, 15.08-18.22 zaman diliminde Başak burcunun ışıkları birbirine aktarma sürecine arındırıcı bir tonda mola derken (Ay boşlukta) bizler de kendimiz üzerine çalışmak, içsel doğamızın detaylarını araştırarak içgörü geliştirmek için bu zaman dilimini derin dinlenme-derin dinleme ve meditasyon uygulamaları ile organize edebiliriz.
18.22 de Terazi burcunun doğasının ılımlı rüzgarlarının eşliğinde yaşam enerjimizin dingin, barışçıl, huzurlu, objektif, diplomatik tonu ön plana çıkmaya başlıyor.

“Mükemmel bir zekanın göstergesi,
Iki karşıt fikri aynı anda zihinde tutmak ve hala işlevsel olabilmektir.”
 Francis Scott Fitzgerald

 Haftanın en lütufkar günü (9 Haziran Perşembe): Ana temamız: “Denge”. Ay, Terazi burcunun birinci dekanında (Ay yönetiminde), Satürn gezegeninin kısmi asalet ışığında ilk dördün fazında.
Perşembe günün akışında Ay, tahterevallinin bir ucuna önce Tanrıların Tanrısı Zeus’u ardından, Işığın Savaşçısı Ares’i son olarak da Bilen Kişi Kiron’u oturtuyor (Ay-Jüpiter/ Mars/Kiron karşıt açı dinamikleri).
Dengeyi nasıl sağlayacağız?
Bu sorunun yanıtını bizlere Mars gezegenin kısmi asalet ışığında Balık burcunda konumlanan kozmik antenimiz Neptün gezegeninin yayın akışı sunabilir. Hatırlayalım ki; tahterevallinin her iki ucundaki dinamiklerin özündeki tohum Bir’dir.
Teslimiyet bilinciyle her şeye farklı bir perspektiften bakmak güçlü bir ritimde aklımızın egosal sınırlarını aşmamızı destekleyebilir.  Işıklar hava elementi niteliğindeki burçlarda konumlandığı (Güneş; İkizler/ Ay; Terazi) için genel olarak; yaşam döngümüzün düşünce zemininde neleri abarttığımızı, eylemlerimizde “ben bilinci” ile yol aldığımızda kendimizi neye/nasıl koruma yönünde hissiyatlar beslemekte olduğumuzu, hayat döngümüzde iz bırakan süreçlerde hissettiğimiz acının nasıl kendimizi keşfetmemize yönelik ilahi bir amaca dönüşebildiğini kalbimize tuttuğumuz aynada objektif bir ritimde gözlemleyebiliriz.

Haftanın en güzel günü (10 Haziran Cuma): Pyotr İlyiç Çaykovski’nin ölümsüz eseri; Kuğu Gölü Balesi’nin eşsiz güzellikteki melodisi ile Cuma gününe başlıyoruz. Işıkların uyumlu ritmi, özellikle sosyal boyutta daha girişken olabileceğimizi, hedeflerimiz yönünde ahenkli bir tonda inisiyatif alarak tutkuyla ilerleyebileceğimizi işaret ediyor. Bir diğerini ikna etme boyutunda öncü olan Terazi burcunun biz bilincini ışıyan sıcak ve nemli atmosferinde dingin bir ritimde ışığını büyüten Ay, yegâne aşkı Güneş’e lütufkar dokunuşunun ardından Satürn gezegenine lütufkar bir tonda dokunmaya (Ay-Satürn üçgen açısı) doğru kendinden emin bir ritimde ahenkle süzülürken günün akışı yenileyici bir zeminde dönüşüm temasını vurgulamakta. Evrensel aklın ışığında yaşam döngümüzde köklü başlangıçlar tezahür ettirmek adına, yeniye yer açmak için, bazı dinamiklerin ölmesi gerekiyor. Bu dinamikleri Perşembe gününün akışı bizlere göstermişti, hatırlıyor musunuz? Anımsayamadı iseniz de üzülmeyin akşam saatlerinde (20.35) Ay, yeraltı diyarının hükümdarı Hades ile uzlaşmak niyetinde başladığı derin ve koyu sohbet, yaşamımızda bizi beslemeyen bazı süreçlerin beklenmedik sonlarına şahit olabileceğimizi işaret etmekte (Ay-Plüton kare açısı).
Ay, 20.36-23.40 zaman diliminde Terazi burcunda boşlukta yol alırken; eril-dişil enerjimizi dengeleyebileceğimiz dinlendirici nitelikteki uygulamalar (özellikle mandala çizimi ve bu mandala görseline odaklanarak uygulanan yantra meditasyonları) işlevsel olabilir.
Saatler 23.40’ı gösterdiğinde, hava elementinin iş birliğine eğilimli, mantık çerçevesinden kim olduğumuza dair hatıralarımızla kim olabileceğimize ilişkin potansiyelimizi çerçeveleyen derin sulara sezgisel bir ritimde dalıyoruz bakalım aşk için ölmeli aşk o zaman aşk mı?

Hafta sonu; karanlıktan öz tabiatımızın ışığına doğru sezgilerimizin yol gösterici rehberliğinde, benliğimizin derin sularında sörf yapacağımız ve içimizdeki ebe arketipi aracılığıyla gebe olduğumuz doğum-ölüm döngüsüne(yaşam/hayat) kendimizi yeniden getirebileceğimiz dönüşümsel ve kıvılcımlı bir süreci işaret etmekte. Öz olarak bizleri manevi boyutta soyup soğana çevirecek böylece tohumumuzdaki öz potansiyelden yeni bir aşk’ın filizlenmesine vesile olacak derin ve sarsıcı bir hafta sonu deneyimlemeye hazır mısınız?

Hayat süreci ruhun doğuşu olmalıdır.
Bu en kudretli simyadır ve dünyadaki varlığımızı temellendirir.
Bu bizim çağrımız ve erdemimizdir.”
Henri Frederic Amiel

 Haftanın altıncı günü (11 Haziran Cumartesi): eylem fonksiyonumuz Mars gezegeninin yoğun enerjisini hissediyoruz. Hedeflerimizin rotasında yelkenlerimizin öz enerji kaynağını nereden nasıl temin ettiğini derin bir boyutta hissedebiliriz. Yaşam döngümüzün gizemli boyutlarını aklımızın gücüyle aydınlığa çıkartabileceğimiz, benliğimizin derinliği hakkındaki bilgilerimizi sessizce uyandırabileceğimiz sezgisel bir akıştayız. Bilinçdışımızın ritmini ışıyan Ay (büyüyen ay fazında), majisyenlerin burcu olarak nitelendirilen, ölümün farkındalığını ışıyan Akrep burcunun şifalı sularında tutkulu bir ritimde ışığını büyütmekte. Merkür gezegeni Plüton’a lütufkar bir tonda dokunurken bilginin gücüne işaret etmekte. Bugün kelimelerin/sözcüklerin dönüşümsel gücüyle iletişim boyutunda kendimizi derin ve güçlü bir tonda ifade edebiliriz. Araştırmak istediğimiz bir konu hakkında derin ve uzun soluklu bir sondaj çalışmasına baş koymak adına ideal bir gündeyiz.

Haftanın son günü (12 Haziran Pazar): Venüs ve Uranüs gezegenleri “Bahar’ın Güneş’inin simgesi Boğa burcunun (2. Dekanında /Ay yönetiminde) verimli topraklarında birleşiyorlar (01.57).  Ay, büyüyen ay fazında, Akrep burcunun 2. Dekanında (Güneş yönetiminde) bu birleşime karşıdan şahitlik etmekte (Ay- Venüs/Uranüs birleşimi karşıt açısı). Heyecanlı bir ritimde güne başlıyoruz. Adeta bir şampanyanın patlaması gibi içimizde bastırdığımız hissiyatlarımız  taşkın ve sıradışı bir tonda ifade bulabilir. Özgürlük ihtiyacı duyumsayacağımız günün akışında ilişki dinamiklerimizdeki mesafe ayarını gözetmek, hissettiğimiz duyguları içsel doğamızın ritminde dürüstçe ifade etmemiz işlevsel olabilir. Venüs-Uranüs birleşiminin içsel doğamızda tetiklediği dinamiği daha iyi anlamlandırabilmek adına mitolojik öykülerini okumanızı öneriyorum. Kısaca burada vurgulamak istediğim: Afrodit (Venüs gezegeni), Uranos’un (Uranüs gezegeni) okyanusa düşen hayalarından doğmuş olduğunu anımsayalım. Zihnimizin eşsiz stilini ortaya koymak adına ruhumuzun derinliklerindeki tecrübelerden referans alabiliriz (Ay-Güney Ay Düğümü birleşimi). Akşam saatlerinde Ay, Satürn ile uzlaşmak niyetinde bu süreçte Neptün ve Plüton gezegenlerinden ilham verici güçlü destekler almakta. (Ay-Satürn kare açısı & Ay-Neptün/ Ay-Plüton sekstil açı dinamikleri).: İç dünyamızın dinamiklerini dış dünyanın akışıyla uyumlu hale dönüştürdüğümüzde, evrenin rüzgarları öz hazinemizle birleşmemizi destekleyebilir.
“Ab-ı Hayat”ın tadını nasıl buldunuz, damak zevkinize uygun mu?

“Sevenler en sonunda bir yerlerde buluşmazlar.
Onlar en başından beri birbirlerinin içindedir.”
Mevlânâ Celâleddîn-i Rumi

 Işık Olsun!