30 Mayıs - 5 Haziran haftası astrolojik yorumu

31 Mayıs 2022 Salı
30 Mayıs - 5 Haziran haftası astrolojik yorumu
30 Mayıs - 5 Haziran haftası astrolojik yorumu

30 Mayıs-5 Haziran 2022 = “Dilimin Ucunda Kelimeler”

“Aşk, Evrenin Ruhu ’nu değiştiren ve geliştiren güçtür…
Evrenin Ruhu ’nu bizler besliyoruz ve üzerinde yaşadığımız dünya,
bizim daha iyi ya da daha kötü olmamıza göre, daha iyi ya da kötü olacaktır.
Aşk’ın gücü işte burada işe karışır, çünkü sevdiğimiz zaman,
olduğumuzdan daha iyi olmak isteriz her zaman.”
Paulo Coelho

 
2022 yılının 22. Haftası; “Kurşunu nasıl altına dönüştürebiliriz?” Sorusunun yanıtının her birimizin kişisel menkıbesinde yazılı olduğunu söylüyor, peki biz okumayı biliyor muyuz?

BİR FİL NASIL UÇABİLİR?

Değerli okurlar, geçtiğimiz hafta sizlere “Bir fil nasıl uçabilir?” sorusunu yöneltmiş ve yanıtı; analitik zekamızın ışığında, akıl kütüphanemizden damıtacağımız bilgilerin aydınlattığı detaylardaki inceliğe odaklanarak yanıtlayabileceğimize işaret eden bir Yeniay sürecine doğru merakla ilerlediğimizi aktarmıştım, Yeniay doğdu ancak Yeniay’ın ortaya koyduğu dinamikleri net olarak Şubat 2023 tarihi itibari ile görmeye, bu süreç boyunca ektiğimiz tohumların hasadını ise 27 Kasım 2023 tarihindeki İkizler burcundaki dolunay sürecinde biçiyoruz… Şimdi Yeniay’ın iletmek istediği mesajlara merakla kulak kabartalım mı? :

30 Mayıs Pazartesi günü saat 14.30'da (İstanbul iline göre), ‘An ’ın bilgisini ışıyan zeki İkizler burcunun değişken, esnek, şeffaf, neşeli, kurnaz, çok yönlü, objektif, sosyal, renkli atmosferinde doğan Yeniay’ın dinamiği akıllara  “Uçan Fil Dumbo”nun hikayesini anımsatıyor.

Dumbo; sadece kulakları diğer fillerinkine oranla büyük olduğu için sirkte alay konusu olarak bir süreliğine annesinden ayrı kalmak zorunda kalıyordu. Oysaki, bu sıra dışı büyüklükteki kulaklar; Dumbo’nun en önemli eşsiz yeteneğini sergilemesi için ona bahşedilmiş bir armağandı. Hikâyede bir tüy aracılığı ile kulaklarını birer kanat gibi kullanmayı arkadaşı fare Timothy ve kargaların yardımı/desteğiyle keşfeden ve uçan fil Dumbo, sonunda uçmak için tüye ihtiyacı olmadığının farkındalığıyla bir zamanlar canını sıkan her şeyi, şimdi kendisini başarıdan başarıya uçuracak bir içsel motivasyona dönüştürmeyi, bütünü ile kendi olmayı başarıyordu.

Şimdi sıra bizde! Varoluş dinamiğimizde bizi biz yapan o özel, biricik eşsiz yeteneğimizi merakla ayrıntılı bir boyutta araştırma, özümüzdeki kadim bilgi ile yeniden bağ kurarak, bizi sınırlayan üzerimizde baskı uygulayan güçlerin özümüzdeki cevherin ortaya çıkması için bir araçtan ibaret olduğunu görme, kendi öz gerçekliğimizin değerini bilme sürecimiz başlıyor

Mavi bir tüy; kanatlarımızı açarak
kişisel menkıbemizi keşfetmeye doğru uçmamızı işaret ediyor…

Yeniay’ın doğum anında Başak burcunun son derecelerinin yükseldiğini görmekteyiz (İstanbul iline göre). Yeniayın ışığının yönetici gezegeni Merkür ise Boğa burcunda 3 Haziran’a değin geri hareketini sürdürmekte ve Kova (Saka) burcundaki Satürn gezegeni ile uzlaşı arayışında (Merkür-Satürn kare açısı). Yeniayın ışığının dekan yöneticisi ve eş zamanlı olarak kısmi asaletinde yer alan, Koç burcundaki Jüpiter gezegeni ise, bir gün önce (29 Mayıs Pazar) Mars ile birleşti ve Yeniay’ın ışığı halen etkin olan Mars-Jüpiter birleşimi ile destekleyici nitelikte bir bağ kuruyor (Ay sekstil açısı Mars-Jüpiter birleşimi).

Yeniayın dinamiği öz olarak; içimizdeki “Simyacı” arketipini uyanışa davet etmekte.  İçsel diyaloglarımızı ve nefes ritmimizi bilinçli bir farkındalıkla gözlemlememizin, kâinatın ses döngüsündeki biricik yerimizi keşfetmemize destek olabileceği aklın ve kalbin birleştiği zeminde kendi kendimizi merakın ritmi ile araştırarak, var olduğumuz an’dan itibaren içimizde olan öz niteliklerimizi göreceğimiz bir yolculuğa başlıyoruz...

Nerden nasıl başlayacağımızı, ilk adımı hangi yöne doğru atacağımızı henüz bilemiyor olmamız söz konusu olabilir nitekim Yeniayın ışığının yönetici gezegeni geri hareketini sürdürüyor ve Merkür’ün Satürn gezegeni ile kare açısı; aklımızda kelebek misali uçuşan düşüncelerimizi belirli bir düzlemde somut forma  dönüştürmemiz hususunda biraz baskı kuruyor ancak 4 Haziran Cumartesi günü itibari ile dilimizin ucundaki kelimeler, akıl süzgecimizden ağır ağır verimli ve özgün bir tonda süzülmeye başlıyor… Sonunda zihnimizdeki baklayı çıkarıyoruz!

“Ses; zihnin kendi ortaya koydukları için kullandığı araçtır.
O fikir tohumuna gebe olan rahimdir.”
-Laurel Elizabeth Keyes-

 

Haftanın son günü (5 Haziran Pazar), ruh sağlığımızı en çok gözeten gezegen; Satürn, Kova (Saka) burcunda, 23 Ekim 2022 tarihinde nihayete erecek geri hareketine başlıyor ve böylece yeni bir Retro döngüsü de başlamış oluyor nitekim;
28 Temmuz-24 Kasım 2022 tarih aralığında Jüpiter gezegeni,
30 Ekim- -12 Ocak 2023 tarihinde ise Mars gezegeni geri harekette ilerliyor tabi bir de 10 Eylül-       2 Ekim 2022 tarih aralığında yılın  3. Merkür geri hareketi söz konusu.

Bu açıdan baktığımızda yılın herhangi bir gezegenin geri harekette olmadığı 4 Haziran Cumartesi gününü, Ay Aslan burcunda hilal fazında ve Jüpiter gezegenine lütufkar bir tonda dokunurken (Ay-Jüpiter üçgen açısı), günü bir Simyacı bilincinin ışığında akıllıca değerlendirmek işlevsel olabilir.

Ignotum per ignotius, obscurum per obscurius”
“Bilinmeyen daha bilinmeyen sayesinde, Belirsiz daha belirsiz sayesinde”

Simya Özdeyişi

Haftanın başlangıç günü (30 Mayıs Pazartesi): Öğle saatlerinde İkizler burcunun sıcak ve nemli atmosferinde esnek, çok yönlü zemininde keskin bir zekanın ışığında doğan Yeniayın, güzelliği anlayışla birleştiren ışığının izinde (14.30), yepyeni, tazeleyici bir nefes ile hafifleyerek yeni başlangıçlara yönelik, bir “Simyacı” bilinciyle meraklı adımlar atmak için heyecanlı hissedebiliriz ancak Yeniayın ışığının yönetici gezegeni Merkür’ün geri hareketini tamamlamasını beklemek (3 Haziran Cuma/11.01) akıllıca olabilir.

Sarı ışıkta beklerken, zihnimizdeki diyalogları gözlemlemek, özümüzdeki eril(yang)-dişil (yin) dengesinin ahengini duyumsayabileceğimiz uygulamalara yönelmek, ılımlı ve sebatkar bir ritimde öz yaşam enerjimizi neye nasıl odakladığımızı net bir tonda fark etmek, köklü değişiklikler yerine iç sesimizin ritminin izinde orta yolda olmayı seçmek, içsel dengemizi ve huzurumuzu beslemeye yönelmek işlevsel olabilir.

Mantra ve mudra tekniklerini entegre edeceğimiz meditasyon uygulamalarından, dengeleyici ve enerji verici nitelikteki nefes tekniklerini uygulamak (Nadi Shodhana Pranayama & Chandra Bhedana Pranayama) işlevsel olabilir.

Mantra olarak: “Aad Such” ve “Har Haray” mantraları ile çalışmak işlevsel olabilir. Mudra (el mührü) önerilerimi yazının ilerleyen bölümünde okuyabilirsiniz.

“İçimde tek bir gerçeklik buldum: Nefes alıp vermek.
Öyleyse böyle yapan her şey gerçekliktir.
Bunun herkeste var olduğunu anladığımda,
kendimi herkeste ve herkesi kendimde buldum.”
                                                     Harbhajan Singh Puri
                                                        (Yogi Bhajan)

 Haftanın ikinci günü (31 Mayıs Salı): Mayıs ayının son gününü neşeli bir ritimle güçlü bir farkındalık zemininde nihayete erdiriyoruz. Bugün Emerson’ın şu sözünü kulağımıza küpe etmemiz faydalı olabilir: “Her davranışın atası bir düşüncedir.”
Hissetme fonksiyonumuz Ay, İkizler burcunda Yeniay fazında, ışığını öncelikle destekleyici bir ritimle “bilen kişi “ya da Melanie Reinhart’ın deyimiyle “Gökyüzünün Şamanı”; Kiron ile buluşturuyor (Ay-Kiron sekstil açısı).  Sabahın ilk ışıklarıyla özgür doğal akan nefesimizin ışığında nefes döngümüzü gözlemlemek ve bilinçli bir ritimle bu döngüye yeni bir form vermek için yeni bir başlangıç gerçekleştirerek kendimizi desteklemeye yönelebiliriz. Hatırlayalım ki; sinir sistemimizde (otonom sinir sistemi), bilinçli bir farkındalıkla yeniden düzenleyebileceğimiz tek sistem; “Solunum Sistemi’mizdir. Bu bağlamda, solunum ritmi= yaşamın ritmi, deyimini de hatırlayalım ve hayatı yeni bir perspektiften görmek daha doğrusu öz benliğimizi görmek ve bütünüyle öz doğamızı duyumsamak adına cesur bir adım atabiliriz.  Bu süreçte öz benliğimizin ana gıdası “meditasyon” öğününü de atlamayalım. Öz mutluluğa giden en kısa yol olarak tabir edebileceğimiz el mühürlerini (mudra) (Özellikle, /Matangi Mudra- Shakti Mudra-Uttarabodhi Mudra- Kubera Mudra- Kalesvra Mudra/ bu mudralardan sadece birisi ile çalışmayı seçebilirsiniz) meditasyon uygulamalarımıza entegre edebiliriz.
 Ay-Kiron sekstil açısının ardından Ay’ın ışığı kozmik antenimiz Neptün ile uzlaşı arayışında iken; idealize ettiğimiz dünyamız, hayallerimiz için dünyevi tecrübelerimizin ışığında sorumluluk üstlenmeye net bir tonda merakla yönelebiliriz nitekim Ay’ın ışığı hemen akabinde enerjiyi kristalize eden, Satürn gezegenine lütufkar bir tonda dokunuyor (Ay-Satürn üçgen açısı).
Mayıs ayının son gününü, duyusal doğamızla saf bir farkındalık bilinci ile yeniden bağ kurabilmek adına; “farkındalığın alevi” olarak nitelendirebileceğimiz “Yoga Nidra” uygulaması ile taçlandırabiliriz.
(Gecenin ilerleyen saatlerinde (23.09) İkizler burcunda boşlukta ilerleyen Ay’ın ışığında, bu uygulamayı ya da derin dinlenme uygulamaları gerçekleştirebiliriz).

Haftanın ortasına (1 Haziran Çarşamba) vardığımızda ise rotamızı içsel rüzgarlarımızın estiği yön belirlerken “Haziran'a Merhaba” diyoruz. Doğanın ritimlerini ışıyan Ay (Yeniay fazında), 08.49’da Yengeç burcunun şefkatli sularında sezgisel bir ritimde kulaçlar atmaya başlamadan önce İkizler burcunun meraklı doğasında renkli bir tonda mola diyor! “Haziran'a Merhaba Partisi” için balonlar hazır mı?
Ay boşlukta iken; birkaç adet balon şişirebiliriz hatta bu eylemi şu şekilde gerçekleştirebiliriz; kâinata hızla yayılmasını istediğimiz duygulara odağımızı yönelterek nefesimizle birlikte bu duyguları balonların içine üfleyebiliriz. Ay, ışıkları birbirine aktarma sürecine ara/mola verdiğinde her zaman tüm enerjiyi iç dünyamızın derinliklere konsantre edebileceğimiz, içgörü geliştirebileceğimiz eylemler (derin dinlenme, derin dinleme, meditasyon, nefes teknikleri, yoga uygulamaları, vb.…) tezahür ettirmek işlevsel olacaktır. Sabah saatleri tatlı sürprizler ile günümüze lezzet katmayı seçebilir, her zamanki alışkanlık rutinimizin dışına sıradışı bir adım atabiliriz (Ay-Uranüs yarım kare açı dinamiği), Mars kısmi asaletinde ışığını büyüten Ay’ın ışığı Koç burcundaki Jüpiter gezegeni ile uzlaşı arayışında iken eş zamanlı olarak Boğa burcundaki Venüs gezegenine destekçi bir tonda dokunmakta (Ay-Jüpiter kare, Ay-Venüs sekstil açı dinamikleri); pire uğruna yorganı yakmamaya özen göstermeyi hatırlayarak öz misyonumuzu geliştirebileceğimiz yeni deneyimlere/ dünya mutfağındaki farklı lezzetleri keşfetmeye sezgilerimizin rehberliğinde yönelebiliriz.  Yengeç burcu; “yaşam veren rahmi” simgelemektedir bu bağlamda; en derin benlik hissimize odağımızı yönelterek, doğurmak istediğimiz benliklerimizi beslemek adına beslenme düzenimizden neleri çıkartmamız gerektiğine yönelik net kararlar alabileceğimiz şefkatli bir akıştayız (Ay-Mars kare açısı).

“Sular yükselince balıklar karıncaları yer.
Sular çekilince de karıncalar balıkları yer.”
Platon

 
Haftanın en lütufkar gününde (2 Haziran Perşembe): zihnimizin dalgalarında sörf yaparken kalbimizin özgün ritmine odağımızı yöneltmemiz içsel huzurumuzun zemininde dengede olma halimizi besleyebilir. Bilinçdışımızın ritmini ışıyan Ay, “insanlığın burcu” olarak nitelendirilen Yengeç burcunun 2. Dekanında (Merkür gezegeni yönetiminde), gün süresince ışığını hassas bir ritimde büyütürken hafızamızın derinliklerinden, aklımızın yüzeyine çıkan anılarımızın verdiği mesajları gerçekçi bir tonda gözlemleyebilir ve pratik yeni fikirler üretebiliriz. Ay, öğleden sonraki zaman sürecinde (16.00 civarı), Kiron ile “affetme-bağışlama” hususunda uzlaşı masasına oturuyor (Ay-Kiron kare açısı), zamanın bir döngüsünde “yara” olarak tabir etmeyi seçtiğimiz bir dinamiğin yaşamımızı nasıl bir tonda beslediğini ve bize hangi zeminlerde kendimizi bilmeye yönelik ilham verdiğini sezgisel bilişimizin ışığında yeniden bilinç yüzeyinde anımsayabiliriz.  Ardından devrimci Uranüs’e destekçi bir tonda dokunan Ay (Ay-Uranüs sekstil açısı), yaşam döngümüzdeki değişimlere yönelik, içsel tabiatımızın verdiği yanıtları duyumsamaya yönelmemizi tetikliyor. “Yeni” olanı kabuğumuzun içerisine nasıl bir tonda davet ediyoruz?

Haftanın en güzel günü (3 Haziran Cuma): Algılama, düşünme, öğrenme, iletişim kurma tonumuzu ışıyan rasyonel akıl ilkesini sembolize eden Merkür gezegeni Boğa burcundaki geri hareketini tamamlıyor (11.01 civarı). Ancak 13 Haziran tarihinde yöneticisi olduğu İkizler burcunun esnek doğasına geçinceye değin düşüncenin somut, pratik, işlevsel boyutunun ön plana çıkacağı Boğa burcunun dingin, verimli topraklarındaki seyahatini sürdürmekte. Öğle saatlerinden itibaren Ay’ın Merkür gezegenine destekçi dokunuşu (Ay-Merkür sekstil açısı); düşüncelerimizi, duygularımızla destekleyerek somut boyutta tezahür ettirme olasılığımızı arttırıyor. Hissetme fonksiyonumuzu ışıyan Ay, Hilal fazında, Yengeç burcunun şefkatli sularında ışığını usul usul büyütürken Kuzey Ay Düğümü’ne destekçi dokunuşunun ardından Neptün gezegenine lütufkar bir tonda dokunuyor (Ay-Neptün üçgen açısı); hayal gücümüzün yaratıcı yönünü ortaya koyabilir, sanatsal uygulamalarla kendimizi duyarlılıkla beslemeye yönelebiliriz. Akşamüzeri, Plüton un tam karşısına ilerleyecek olan Ay, hafızamızın derinliklerindeki henüz ete kemiğe bürünmemiş duygusal dinamiklerimizi, derin bir ritimde güçlü bir tonda ışıyor (Ay-Plüton karşıt açısı). Ay, Aslan burcunun yaratıcı doğasına adım atmadan önce dinlenmeye çekiliyor; 18.14-21.37, Ay Yengeç burcunda boşlukta.


“Ömrün ayrıcalığı, olduğun kişi olmaktır.”
-Joseph Campbell-

Hafta sonu; harlı ateşinin dönüşümsel gücüyle neleri yaratmaya niyetliyiz?
-----“Eğer yapman gereken hiçbir şey olmasa ne yapardın?”
------_____________________________________________.

 Haftanın altıncı günü (4 Haziran Cumartesi): Ay ışığını sükûnetin güçle dengelenmiş sembolü Aslan burcunun cömert, cesur, çocuksu doğasında, yaratıcı bir ritimde büyütürken, büyük büyük riskler almaya açık bir süreçteyiz (Ay-Jüpiter üçgen açısı). Kalbimizin özgün melodisinin ışığında, yaratıcı tonda bir risk alarak yepyeni bir serüvene baş koyma motivasyonumuz oldukça yüksek! Ay’ın Koç burcundaki Mars gezegenine lütufkar dokunuşu da (Ay-Mars üçgen açısı); “Gerçekte kim olduğumuzu” sorabilme cesaretimizi, kişisel menkıbemizin arayışını tetikliyor. Öz yaşam enerjimiz, gururla bir Güneş misali etrafımızdaki her şeyi canlandırmak üzere ışıl ışıl parlarken yaşam döngümüzde öz olarak neleri aydınlatmak ve ısıtmak niyetinde olduğumuzu duyumsayabiliriz (Ay-Venüs kare açısı). Bugünü içimizdeki çocuksu neşeyi özgür bırakarak, eğlenceye odaklı değerlendirmek işlevsel olabilir.

Haftanın son gününe (5 Haziran Pazar): Işıkların (Ay ve Güneş) Samba dansının görkemli, coşkulu atmosferinin izleri halen gökyüzünde parlarken, hedeflerimiz doğrultusunda desteklendiğimizi sezdiğimiz ve eş zamanlı olarak içsel tansiyonumuzun değişken bir ritimde olacağı eksantrik bir sabaha uyanıyoruz (Ay-Güneş sekstil açısı/ Ay-Uranüs kare açı dinamiği).
Ay (Hilal fazında), ışığı fiziksel ve spiritüel boyutlarda yönlendirme yetisini simgeleyen Aslan burcunda öz sevginin zemininde ışığını gururla büyütürken, çocuksu bir masumiyetle biraz çılgınlık yapabiliriz! Günün akışında, gördüğümüz her şeyde güzel bir şey bulma oyunu oynayabiliriz.
Kendimizi gerçekleştirmemizi, bireyselliğimizin sorumluluğunu üstlenmemizi, öz doğamıza uygun sınırlar belirlememizi sağlayarak ruhsal boyuttaki sağlığımızı en çok gözeten gezegen; Satürn, Aslan burcunun karşıt burcu; evrensel kardeşliğin, evrensel aklın ve sezgisel farkındalığın simgesi Kova (Saka) ‘nın fütürist, hümanist, idealist atmosferinde, 23 Ekim tarihine değin sürecek geri hareketine başlıyor! Şimdi bireysel doğum haritalarımızda Kova (Saka) burcunun bulunduğu alanda öz disiplin (öz disiplin= öz sevgi) anlayışımızı yeniden yapılandırma vakti! Bu süreçte Kronos, “Kurşunu nasıl altına dönüştürebileceğimize” dair anlayışlı bir zeminde bizleri yeniden bir sınava tabi tutuyor, sorular daha önce deneyimlediğimiz sorular ile birebir aynı ancak yanıtlar?
Yanıtlar çoktan değişti, değil mi?

Işık Olsun

Özge Genlik - Mistikalem