İnternet bağımlısı kocalar için öneriler

20 Aralık 2018 Perşembe
İnternet bağımlısı kocalar için öneriler
İnternet bağımlısı kocalar için öneriler

İnternet, yaşam üçgenimizin bir köşesi haline gelmeye başladı.

İnternet iyi de, internet ve oyun bağımlısı kocalardan muzdarip kadınların yazdığı mailler fena! Gelen elektronik postalara bakarak ülkenin evlilik grafiğini çıkarmaya kalksak, memlekette evli çift kalmayacak gibi kara bir tabloyla karşılaşabiliriz.

"Eşim evde bilgisayar başından kalkmıyor, oyun bağımlısı oldu..." özet cümlesiyle gelen ilişki sorunları artmaya başladı.

Boşanma başvurularında eşlerin internet ve oyun bağımlılığı şikayeti üst sıraları almaya başladı bile. Hatta sadece erkeklerin oyun bağımlılığı değil, kadınların da kendi aralarında veya sosyal paylaşım siteleri üzerinde oynadıkları, başından saatlerce kalkmadıkları oyunlar var. Evin genel düzenini bozacak ve günlük işleyişi zora sokacak düzeyde oynanan çiftlik veya kağıt oyunu gibi masum(!) heveslerle başlayan, ardından saplantıya dönüşen oyun tutkusu!

Anlayacağınız oyun bağımlılığı/internet bağımlılığı sorunları sadece kadınlardan gelmiyor. Beyler de buna benzer sorular gönderiyor. Eşinin ev işlerini ihmal ettiği, gece sabaha kadar bilgisayar başında oturduğunu, sabahtan akşama kadar uyuduğunu, çocuğun okuldan alınma saatini bile kaçırdığını, evde düzen kalmadığını vb anlatan mailler.

"Bağımlılık = Meşguliyet"tir.

Bağımlılık dediğimizde, bizi gün içinde en fazla ne meşgul ediyorsa, o şeyi adres göstermiş oluruz. Dolayısıyla bir kişinin herhangi bir nesneye gereğinden fazla zaman ayırması, onun farklı bir nesneyle meşgul olmaması anlamına gelir.

Bağımlılık öyle ilginç bir durumdur ki; bağlandığınız "şey"e karşı "algıda seçicilik" geliştirmenize vesile olur. Algıda seçicilik, bir kimsenin baktığı, gördüğü, duyduğu, eğlendiği, dikkatini verdiği her şeyin hep aynı nesne üzerinden algılanması ve her ortamda o nesneyi ve çağrışımlarını bulup çıkarması demektir.

Algıda seçiciliğin tehlikeli yanı ne biliyor musunuz?

Her seçicilik, seçtiği nesnenin dışındaki tüm uyaranlara karşı -zaman içinde- "algıda körlük" oluşturur. Yani eşiniz eve gelince bilgisayar başına oturduğunda, algısının seçtiği eylemi gerçekleştirirken, sizin sinirlenip üzüldüğünüz ve ihmale uğradığınız alanların tamamına karşı körlük geliştirmiş olabilir. Sıkıntı burada!

İnternet bağımlısı olduğunu düşündüğünüz eşleriniz için yapabileceğiniz, uygun olduğunu düşündüğüm önerileri sıralayayım ne dersiniz?

1. Gereğinden fazla internet kullanımı varsa, size göre fazla olan o kullanımın ona göre de fazla olmasını anlaması gerekir. Eşinize göre normal, size göre fazlaysa aranızda anlaşmanız zor görünüyor. Bununla birlikte, günlük pratiğindeki olumsuz etkilerini anlamasına yardımcı olmanız işe yarayabilir. Bilgisayar başında zaman geçiren çoğu kişi "Ee kalk diyorsun da, ne yapacağım buradan kalkınca? Canım sıkılıyor, eğleniyorum, sen kendi işine bak!" gibi bir tepki içinde oyununa devam edebiliyor. Siz, kalk demek veya oyununa engel olmak yerine "olmak istediği kişi"yi anlamasına destek olabilirsiniz. Bunun için oyun başından kalkmasına çabalamak yerine, oyun dışındaki zamanları keyifli hale getirmek işe yarıyor.

Bir de kadınların teknik bir hata yaptığını düşünüyorum. Adam konuşmaktan hoşlanmıyor, zihni oyununda! Kadın, eşinin bilgisayarı kapatmasını, kendisiyle yarım saat veya bir saat gözgöze bakarak sohbet edilmesini istiyor! Şaka gibi! Adamın fersah fersah kaçtığı bir şeyi, hem de en fazla haz aldığı duruma alternatif olarak sunuyorsunuz! Böyle yöntem olur mu?

Bulduğunuz yöntem, sizi ve sizinle sohbeti "Zindan Adası"na çevirmemeli.

Doğal paylaşımlar, doğal ilişkiler en iyi alternatiftir.

2. Bağımlı olduğu şey hakkında eşinizle tartışmayın. Zira her tartışma, karşı tarafça savunma oluşturur. Siz tartıştıkça o yanlışına sarılır. Savunulan davranış değiştirilemez. Eşinizin saldırıya uğradığını düşünmemesi gerekir. Aslında onun cephesinden bakınca haklı! Kendisini çok iyi hissettiği bir işle uğraşıyor, siz ona olanca gücünüzle saldırıyorsunuz!

Destek olmak için, nesnenin kendisini baz alan konuşmalar yapmak, saldırmak, kötülemek, o konuda vicdan azabı çektirmeye çalışmak hiç işe yaramaz benden söylemesi. Siz, bilgisayar dışında farklı paylaşım alanları oluşturmaya bakın derim.

3. Bağımlılıkların tamamına göz attığımızda ilginç bir durumla karşılaşıyoruz. Bence bağımlı insanların çoğunda vicdan mekanizması var. Vicdanları onları yanlış yönlendirebiliyor. Ve gereksiz vicdan azabı kişide yalnızlık ve anlaşılmamışlık duygusu oluşturuyor. Siz, eşiniz bilgisayar oynadığında, onu ailesini ihmal etmekle, sorumluluklarını kollamamakla ilgili suçladığınızda vicdan azabı çeker. Azap çektikçe yalnızlaşır, yalnızlaştıkça bağımlılık maddesine yapışır! Sarmak döngü yani.

Her eylemin -biz anlasak da anlamasak da, bize ters de gelse- kendi içinde makul bir nedeni vardır. Önemli olan o nedeni anlamaya çalışmamız, nedene takılmadan olana eşlik etmeyi başarmamızdır. Siz içten ve samimi olarak eşinize eşlik ederseniz, onun yalnızlık ve anlaşılmazlık duyguları eksilir, bağımlılık nesnesine olan ihtiyacı azalır. Merak etmeyin!

4. Eşinizi etiketlemeyin. Günümüzün hatalı tutumlarından birisi bu maalesef, eşler birbirini kolaylıkla etiketliyor. "Sen bağımlısın, bilgisayar tutkunusun, bize zaman ayırmıyorsun, oyunlarınla yatıp oyunlarınla kalkıyorsun...vb." cümlelerin hiçbirisinin işe yaradığını görmedim. Bu tutum işi inada götürüyor ve kişi devam etmeyecekse bile inadına devam ediyor.

Bir insanın bir insana etiket yapıştırması gerekiyorsa, o etiket mutlaka iyi ve yapıcı nitelikte olmalı. Hatta kişi durumunun farkındaysa ve zaten o konuda sıkıntı çekiyorsa, ona destek olun. Kendisine haksızlık yapmamasını, zamanla her şeyin düzeleceğini, onun için yapabileceğiniz bir şey varsa sizden yardım alabileceğini hissettirin. Barışçıl ve dostça uzatılan ele en çok eşlerin ihtiyacı var bence.

5. Her insanda -eğer isterse- her türlü değişikliği yapabilecek güç vardır. Kişi ya değiştirmesi gerektiğini bilmiyordur, biliyorsa cesareti yoktur, cesareti varsa hevesi yoktur, hevesi varsa nasıl yapacağını bilmiyordur. Birinin ona destek olması gerekir. Karşılıklı iyi ilişki, her türlü zorluğun üstesinden gelir. İncitmeyen, hakaret etmeyen, kavgacı olmayan ilişki, zorlukların üstesinden gelir.

Sizler farkında olmadan "olaya" odaklanıyorsunuz!

Ben "ilişkinin kendisine" odaklanın diyorum!

Olaya odaklandığınızda, işler sizin istediğiniz gibi gitmediğinde sinirlenirsiniz. İlişkinin kendisine odaklandığınızda, aranızda kaliteli bir süreç olsun diye aklı başında davranırsınız.

Pek çok kadın, kocasının oyun bağımlılığına odaklandığı için evliliği toparlayamıyor. Oysa ilişkinize odaklansanız, oyundu bağımlılıktı gibi hallerin çoğu evinizden uzaklaşır. Zira her bağımlılık alttaki başka bir ihtiyacın doyurulmamasından yani duygusal boşluktan kaynaklanır.

6. Son olarak önemsediğim bir uyarıyı yapayım. Bağımlılıklar dahil pek çok konuda, evlilik ilişkisinde kadınların eşlerine çocuk muamelesi yaptığını görüyorum. Sanki kocası ilk çocuğu ve öğretmencilik oynar gibi kocasını eğitmeye çalışan ilginç bir kadın nesli ortaya çıktı.

Evlilik, eşle senkronize olunan bir ilişkidir. Evlilikte birlikte gelişmek güzeldir. Bunun yanında evlilik ilişkisinde birinin diğerini terbiye etmeye çalışması bir o kadar iticidir. Çocuk terbiye eder gibi koca terbiye edilmez! Kişinin yanlışı, size ters gelen davranışları olabilir elbet. Konuşarak, sadece kendi zorluğunuzu dile getirip geri çekilerek ve bu konudaki kontrollü sorumluluğu kişinin kendisine bırakarak sorun çözmeyi öğrenmelisiniz.

Klinik Psikolog Mehtap Kayaoğlu - mistikalem.com

02125830022-05334880600
mehtap.kayaoglu@yuzlesme.tv
mehtapkayaoglu@gmail.com