Yaşam

Türkiye çölleşme tehlikesinde: Akdeniz Havzası Risk Altında

Türkiye'nin Geleceği Tehlikede: Çölleşme ve Kuraklık Alarmı her geçen gün artıyor.

Türkiye çölleşme tehlikesinde: Akdeniz Havzası Risk Altında

Birleşmiş Milletler'in son raporuna göre, Akdeniz Havzası küresel ısınma kaynaklı kuraklık ve çölleşme tehdidi altında. Raporda, Türkiye topraklarının %88'inin çölleşme riskiyle karşı karşıya olduğu ve yüzyıl sonunda yağışların %30 azalacağı öngörülüyor. Ancak, İTÜ öğretim üyesi Doç. Dr. İsmail Dabanlı, farklı bir araştırmaya işaret ederek, riskin daha düşük olduğunu belirtiyor.

Küresel ısınmanın yarattığı iklim değişikliği, artık sadece uzak bir tehdit olmaktan çıkıp hayatımızın her alanını etkileyen acı bir gerçek haline geldi. Son yıllarda tüm dünyada artan iklim felaketleri, aşırı hava olayları ve azalan su kaynakları, bilim insanlarını ve kamuoyunu endişelendiriyor. Bu endişe verici tablo, geçtiğimiz günlerde yayınlanan Birleşmiş Milletler'in (BM) "Dünyadaki Kuraklık Noktaları 2023-2025 Raporu" ile bir kez daha gündeme geldi. Rapor, Türkiye'nin de içinde bulunduğu Akdeniz Havzası'ndaki kuraklık ve çölleşme riskine dikkat çekerek, geleceğimiz için ciddi uyarılar yapıyor.

Rapora göre, Türkiye topraklarının yüzde 88'i çölleşme tehdidi altında. Bu, neredeyse tüm ülkemizin çölleşme riski taşıdığı anlamına geliyor. Ayrıca, 21. yüzyılın sonuna kadar Türkiye'deki yağışların yüzde 30 oranında azalacağı öngörüsü de raporun en çarpıcı bulgularından biri. Bu tahminler, tarım, su yönetimi ve ekosistemler üzerinde yıkıcı etkiler yaratabilecek bir geleceğe işaret ediyor.

Ancak, BM raporundaki bu yüzde 88'lik oranın kaynağı ve doğruluğu üzerine tartışmalar da devam ediyor. Konuyla ilgili hem BM raporunu hem de kendi araştırmalarını değerlendiren İTÜ İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Dabanlı, bu oranın 2020 yılında Türkiye'de yapılan bir çalışmaya atıfta bulunduğunu belirtiyor. Dabanlı, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü'nün risk haritasının daha kapsamlı verilerle hazırlandığına dikkat çekerek, bu haritaya göre Türkiye'nin çölleşme riskinin yüzde 10'unun zayıf, yüzde 20-22'sinin ise yüksek risk grubunda olduğunu ifade ediyor. Dabanlı, bu nedenle BM raporundaki oranın temkinli bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor.

Doç. Dr. Dabanlı, kendi de içinde bulunduğu uluslararası bir araştırma ekibiyle UNESCO desteğiyle Akdeniz Havzası'ndaki iklim dinamiklerini ve yağış rejimini mercek altına aldı. Bu çalışma kapsamında, 1871 ile 2020 yılları arasındaki 150 yıllık yağış verileri detaylı bir şekilde incelendi. 27 ülkeden 68 bilim insanının katıldığı bu araştırmada, 23 binden fazla meteoroloji istasyonundan elde edilen veriler analiz edildi.

Araştırma, genel toplamda yağış miktarlarının çok fazla değişmediğini, ancak sıcaklıkların Akdeniz ülkelerinin tamamında arttığını ortaya koydu. Doç. Dr. Dabanlı, bu sıcaklık artışının sonuçlarını şöyle açıklıyor: "Sıcaklık artışından dolayı topraktaki nem azalacak, yer altı sularının seviyesi düşecek ve su kaynaklarımız buharlaşma nedeniyle daha fazla kaybolacak gibi duruyor." Bu durum, doğrudan çölleşmeye ve su kıtlığına yol açacak bir zincirleme reaksiyonu tetikliyor.

Peki Türkiye'de hangi bölgeler bu riskten daha fazla etkileniyor? Doç. Dr. Dabanlı'ya göre, sıcaklık artışı, kuraklık ve çölleşme riski birlikte değerlendirildiğinde Güney ve Ege kıyıları daha riskli bölgeler olarak öne çıkıyor. Bu bölgeler, Karadeniz'e göre daha az yağış alması ve yaz aylarında aşırı sıcağa maruz kalması nedeniyle daha hassas durumda. Dabanlı, "Marmara'dan Hakkari'ye uzanan bir çizginin altında kalan bölgenin biraz daha bu süreçten etkileneceğini söylemek mümkün" diyerek, özellikle tarım arazilerinin çölleşme riskinin bu bölgelerde daha yüksek olduğunu belirtiyor.

Doç. Dr. Dabanlı, konuşmasında kuraklık ve çölleşme kavramlarının sıklıkla karıştırıldığına da değiniyor. Kuraklık, kısa süreli ve mevsimsel bir olayken, çölleşme daha uzun vadeli, geri dönüşü zor bir süreci ifade ediyor. İklim değişikliğiyle birlikte artan sıcaklıklar ve azalan yağışlar, kuraklık olaylarını sıklaştırırken, bu durumun kalıcı hale gelmesi çölleşme riskini artırıyor.

Türkiye, iklim değişikliğinin etkilerini en çok hissedecek ülkelerden biri. Bu nedenle, su kaynaklarının korunması, sürdürülebilir tarım politikalarının uygulanması ve erozyonla mücadele, ülkemizin geleceği için hayati önem taşıyor. BM ve yerel kurumların raporları arasındaki farklılıklar, konunun ne kadar karmaşık ve çok boyutlu olduğunu gösteriyor. Ancak, ortak payda, küresel ısınmanın ve iklim değişikliğinin yarattığı çölleşme tehdidinin ciddiyetidir. Bu tehdide karşı ulusal ve uluslararası düzeyde iş birliği ve etkili politikalar geliştirilmesi, Türkiye'nin ve Akdeniz Havzası'nın geleceği için kaçınılmaz görünüyor.

Kaynak:  Mine Yagıcı Çiftci - TRT Haber

Yorumlar