Parasosyal Ne demek? De Clerambault Sendromu Nedir?
Not: Bu metin Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Psikoloji Bölümü Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. M. Hakan Türkçapar'ın AA için kaleme aldığı makaleden üretilmiştir.
Parasosyal kavramı, 1956'da Amerikalı sosyologlar Horton ve Wohl tarafından, ünlüler ve hayranları arasındaki tek taraflı ilişkiyi tanımlamak için “para” (yanında, yakınında) ve “social” (sosyal) sözcüklerinin birleşiminden türetildi. Temelde, karşılıklı olmayan, ancak kişiye karşılıklıymış hissi veren bir ilişki dinamiğini ifade ediyor. Bu durumun patolojik ucu ise, kişinin tanımadığı yüksek statülü birinin kendisine aşık olduğuna dair sanrı yaşadığı “De Clerambault Sendromu” olarak biliniyor.
Parasosyal Kavramının Evrimi
Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla “parasosyal” kavramı anlam genişlemesine uğradı. Artık sadece ünlülerle değil, Instagram, YouTube veya TikTok fenomenleriyle kurduğumuz tek yönlü ancak samimiyet hissi veren tüm dijital bağları kapsıyor. Cambridge Sözlüğü’nün bu kelimeyi yılın sözcüğü seçmesi, dijital dünyanın ilişkilerimize olan egemen etkisinin bir göstergesi. Günümüzde, hiç tanışmayacağımız insanların özel hayatlarını düzenli olarak takip ediyor, onların günlük rutinlerine sanki bir tanıdığımızınkine bakar gibi dahil oluyoruz.
Sanal Yakınlık Hissi Nasıl Oluşturuluyor?
Platformlar ve içerik üreticileri, takipçilerde yakınlık ve özel hissetme duygusunu bilinçli şekilde besliyor:
- Kişisel Paylaşımlar: Günlük duygusal veya özel an paylaşımları, takipçilere “sadece onlar için” açılmış bir pencere izlenimi veriyor.
- Akıllı Algoritmalar: Kullanıcıyı platformda tutmak için ilgi alanlarına, izleme alışkanlıklarına uygun içerikleri ve fenomenleri sürekli önüne getiriyor, böylece tanıdıklık ve bağlılık hissi artıyor.
- Yapay Zeka Fenomenleri: Tamamen yapay zeka ile yaratılan ve gerçek olmayan “kişiler” bile, ulaşılamaz ideal yaşamlar sunarak takipçi bağlılığı oluşturuyor. Hatta bazı platformlar, fenomenler adına otomatik mesajlaşma özellikleriyle kullanıcıya “özelmiş” hissini yaşatıyor.
Olası Psikolojik Tehlikeler: Yalnızlık, Yetersizlik ve Bağımlılık
Parasosyal ilişkiler aidiyet ve sosyalleşme ihtiyacını kısmen karşılarken, dengeli tutulmadığında ciddi riskler doğurabiliyor:
- Gerçek Sosyal Beceriler Körelebilir: Dijital bağlara aşırı yönelmek, yüz yüze ilişki kurma ve sürdürme becerilerini zayıflatabilir.
- Kıyaslama ve Yetersizlik Hissi: Fenomenlerin kurgulanmış, “mükemmel” yaşamları, kendi hayatımızı sorgulamamıza, kendimizi eksik hissetmemize neden olabilir.
- Bağımlılık Örüntüleri: Sürekli içerik kontrol etme, yeni paylaşım beklentisi, problemli sosyal medya kullanımına ve dijital bağımlılığa yol açabilir.
- Toplumsal Güven Erozyonu: Tüm bu faktörler, zamanla insanlar arasındaki gerçek güvenin azalmasına ve toplumsal yalnızlığın artmasına zemin hazırlayabilir.
Sağlıklı Denge Nasıl Kurulur?
Parasosyal ilişkiler modern yaşamın kaçınılmaz bir parçası. Önemli olan, onları sağlıklı bir çerçevede yönetebilmek.
1. Farkındalık Geliştirin: Kurduğunuz ilişkinin tek taraflı olduğunu, karşı tarafın sizinle gerçek bir duygusal bağının bulunmadığını aklınızdan çıkarmayın.
2. Gerçek Bağlara Yatırım Yapın: Aile ve arkadaşlarınızla kaliteli, yüz yüze zaman geçirmeye öncelik verin. Gerçek sosyal destek ağınızı güçlü tutun.
3. Çeşitlilik ve Dijital Detoks: Tek bir içerik üreticisine veya platforma takılıp kalmayın. Belirli aralıklarla dijital detoks yapın, ilgi alanlarınızı kitaplar, filmler, hobiler gibi farklı kaynaklarla besleyin.
4. Sınır Koyun: Sosyal medya kullanım sürenize ve sıklığınıza bilinçli sınırlar getirin.
Sanal Ortam ve Gerçek Ortam Dengesini Korumak
Parasosyal ilişkiler dijital çağın yeni sosyalleşme biçimi. Sorun, bu ilişkilerin gerçek insan bağlarının yerini almaya başlamasıyla ortaya çıkıyor. Hiçbir algoritma veya sanal etkileşim, karşılıklı, samimi ve derin bir insan ilişkisinin yerini dolduramaz. Anahtar, ekrandaki “dijital tanıdıklarla” hoşça vakit geçirirken, gerçek yaşamdaki bağları da ihmal etmemekte yatıyor.
---
Anahtar Kelimeler:







Yorumlar