Zinciriye Medresesi ve Mor Gabriel Manastırı

14 Ağustos 2020 Cuma
Zinciriye Medresesi  ve  Mor Gabriel Manastırı
Zinciriye Medresesi ve Mor Gabriel Manastırı

Şanlı Urfa’dan ayrılarak mimarisiyle oldukça ilgi gören Mardin ilimize doğru yola çıktık. Bir çok dinin ve mensuplarının birlikte yaşam sürdükleri bu yer kireç taşından yapılan eski yapıları ile binbirgece masalları çizimi gibi dersek abartmış olmayız.

Mardin’den üç yapıdan bahsetmek istiyorum birisi Kasımiye Medresesi, diğeri Zinciriye ( İsa Bey) Medresesi ve diğeri ise eski bir Mihtras tapınağı üzerine yapılmış Mor Gabriel Manastırı. 

Zinciriye Medresesi

İsa Bey Medresesi olarak da bilinen Zinciriye Medresesi Mardin’de hüküm süren son Artuklu Sultanı Melik Necmettin İsa bin Muzaffer Davud bin El Melik Salih tarafından 1385 yılında yaptırılmıştır. İlk defa Mardin’de Timur ve ordusu ile savaşmış kısa bir sürede bu medresede hapsedilmiştir.  Doğu ve batı uçlarındaki dilimli kubbeleri ve doğu tarafına rastlayan yüksek anıtsal portali ile çok uzaklardan dahi fark edilebiliyor. Dikdörtgen ve geniş bir alanı kaplamakta olan yapı, iki kat üzerinde avlu, cami, türbe ve çeşitli ek mekanlardan oluşuyor.

Bahçesinde bulunan bir çeşme  ve bu çeşmenin ise ilginç bir felsefesi bulunuyor. Çeşme suyunun akışı medreseyi ikiye bölüyor. Suyun durmadan çıkarmadığı ses, iki ayrı bölümde verilen derslerin birbirleri tarafından duyulmasını engelliyordu.  Sağdaki derslik, soldakiler ise sağdakileri asla duymuyorlardı. 

Burada astronomi, tıp, fıkıh, dini konular vb. birçok konuda dersler veriliyordu.  Yine bu derslerde çeşmenin havuz kısmına gökyüzünün yapmış olduğu yansıma ile astronomi dersleri gerçekleştiriliyordu.

Şimdi gelelim felsefesine suyun aktığı çeşme anne karnını simgeler, yere ilk döküldüğü yer ise hayata doğuşu ve bebeklik dönemini bu  bölümdeki su oldukça hareketlidir. Su gittikçe durağanlaşır böylece insan büyüyerek olgunlaşır ve karakteri oturmaya başlar.

Daha sonraki  uzun havuzda ise gençliği ve orta yaşı simgeler artık su iyice durgunlaşır, zamanın nasıl akıp geçtiğini anlamadan saçlarımız ağarır ve cildimiz kırışır.

Bir sonraki havuz ise artık yaşlılıktır ve dar bir oluktan su akar çünkü artık geriye dönüş yoktur ve bir ve bütün olana akarız.  Burada öğrenci olmak hayatı anlamak için kim bilir, kimlere nasıl katkılar sağlamıştır. 

İnanılmaz güzelliği ile bu yapıdan güzel anılar ile ayrılarak Mor Gabriel Manastırına doğru yola çıktık. 

Mor Gabriel Manastırı

Mor Gabriel Manastırı; Midyat ilçesinin 23 km. Güney Doğusunda bulunuyor. Süryani Kadim Cemaati’nin ünlü ve büyük yapıtlarından birisidir.  Meşe ağaçları ile kaplı yüksekçe bir tepede inşa edilmiştir. Manastırın temelleri Mor (aziz) Şmuel  ile Mor (aziz) Şemun tarafından 397 yılında başlatılarak tamamlanmıştır. Değişik tarihlerde ise genişletilmiştir. 

615 ve 1049 yıllarında Metropolitlik Merkezi olan manastırda, Kral Arcadius zamanında barınma ve dua yerleri  daha sonra Kral Theodosius çağında ise lahitlerin koyulacağı abide evi burada görev yaparak burada vefat eden görevliler bu odaya defnediliyor. Bu defin işleminin en ilginç kısmı din adamlarının Hz. İsa’nın gelişine hazır bulunmaları için oturur vaziyette kıyafetleriyle Gün doğumuna karşı manastır duvarlarına defnedilmiş olmaları diye düşünüyorum.

Ayrıca İki görevlinin ise manastır girişinde merdivenlere defnedilme vasiyeti yerine getirilmiş, zira onlar kendilerini lahitlere defnedilecek aşkınlığa ulaşmadıklarını burada hizmetlerini sürdüreceklerini inancındalarmış. 

Manastırın sadece bahçesinde yürürken dahi inanılmaz bir huzur sizi kaplıyor ve içinize işliyor. Manastırın yoğunluğuna göre beklemeniz gerektiğinde çay satışı yapılan küçük bir kafeleri mevcut burada beklerken aromatik, kahve ve çayları denemenizi tavsiye ederim. 

Manastıra girdiğinizde bahçeden yürüyerek merdivenlerden yukarı çıkarak kilise kısmını ziyaret edebilirsiniz.  Burada birazcık Süryanilik inancından bahsetmek istiyorum. Öncelikli olarak Hristiyanlığın bir mezhebidir ve Hz. İsa’nın konuşmuş olduğu Süryanice dil ile ibadet etmektedirler. Süryani Kiliseleri Hz. İsa’da hem tanrısal hem de insani tabiatın birleşerek yeni bir tabiat ortaya çıktığına inanırlar.

Bu noktada Katolik, Ortodoks, Protestan gibi kiliselerdeki Hz. İsa’da iki tane tabiatın birbirine birleşmeden ve karışmadan aynı anda bulunduğu şeklindeki iki tabiat bulunduğu öğretisini kabul etmezler. Süryanilerin ana merkezi, 1293’ten 1932 yılına kadar Mor Gabriel Manastırıdır. Diğer adı ise Deyru’z- Zeferan manastırı olarak bilinir. 1932 yılında ise merkezleri Önce Suriye’de Humus’a ardından da Şam’a taşınmıştır. Ruhban sınıfı, rahip yardımcısı, rahip, piskopos ve patriktir. Rahipler evlenebilir fakat üst sınıfta bekarlık esastır.  Ritüeller Süryanice yapılır. Secdenin de bulunduğu günde üç vakit namazları vardır ve doğuya dönerek kılınır. Zina veya tıbbi zorunluluk durumlar olmadıkça boşanmak yasaktır. Ayin sırasında erkekler önde kadınlar arkada ve başörtülü olmalıdır

.Bu yapının alt katına inilen bir merdiven var bu merdivenden ise eski Mithras tapınağına iniyoruz.  Bu inançta ise mabetler yer altına, penceresiz, duvarları ve tavanları yıldızları süslü olarak inşa edilmiştir. Fakat burada bu işaretlerin hiç birisi yok sadece minicik bir pencere var doğuya bakan böylece güneş yani Helios ile ilgili ritüellerini yapabiliyorlardı. 

Aralık sonu ve haziran sonu kutsal günler olarak kabul edilir. 12 takım yıldızını temsil eden 12 hayvan figürünü resmederler. Bu 12 yıldız gruplarının her iki bin yılda bir 12’de bir dönüyor olması, bazı resimlerde ise kullanılan X simgesinin ekvatorla burç yıldız grupları dairesinin birbirleriyle kesişimlerini simgelediği idda ediliyor. Diğer gizem dinlerinin aksine, Mithras’çılık yalnızca erkeklere açıktı. Bu nedenle de evrensel bir inanç olamamıştır.  Hiçbir zaman  yenilmeyecek olan güneşi temsil etmekte ve askerlerin, cesaret, başarı ve özgüvenini simgelemekteydi. Genellikle askerler için gerekli erdemleri temsil etmekteydi.  

Tanrısal bilginin yeti derecede düzenlendiğini kabul ediyor, üyelerin bir dereceden diğerine geçmesi  için her dereceye özel inisiyasyon törenleri ve sınavları düzenlenmesi gerekiyordu.  Bu yedi bilgelik derecesi yedi gezegene karşılık geliyordu.  Dereceleri aşmak ruhun gezegen katmanlarını aşarak cennete doğru yükselmesini temsil ediyordu.  En düşük inisiyasyon yeni üyelerin sembolik ölümü  ve yeniden doğumunu temsil ediyordu.  Hermetik Gnostizm etkisindeki bir metin de “ Bugün, senden yeniden doğan kişi, ölümsüzlüğe kavuşan sayısız kişilerden biridir.”  İfadesi yer alır.  Yine gezegenlere dönecek olursak Kuzgun (Merkür), Gelin (Venüs), Asker (Mars), Aslan (Jüpiter),  Pers (Ay), Güneş’in habercisi (Güneş) ve baba (Satürn). En son kozmosun tüm düzeylerini aşmak ve durağan yıldızlara, sonsuzluğa ulaşmaktı. Bu yer altı mabetlerinde gizli düzenlenen bu ayinlerde her bir derece için farkıl kıyafetler ve maskeler giyilirdi. Adaylar 12 ayrı Mithra  sınavını geçebilirlerse kabul edilirlerdi. Bu sınavlar arasında, ateş, su, açlık, soğuk, kırbaçlanma, dağlanma, kan akıtılması söz konusuydu. Bu sınavlar 7 hafta sürer, sonrasında yemin ederler sonrasında ise vaftiz edilirlerdi. Adaylar gizlilik andı içtikten sonra, yalnızca üyelerin bildikleri özel sözcükler öğrenirlerdi. Adaya sivri bir başlık ile üzerinde takım yıldızların resimleri bulunan bol bir tunik ve burç simgeleri ile süslü bir kemer giydirilir, göğsüne de altın bir yılan takılırdı. Hatta temsili yeniden doğuş yapılan törenlerden birisi o kadar gerçekti ki imparator Commodus, ritüel uygulanırken adayı gerçekten öldürmüştü. 

Kısacası eski Mitras inancı üzerine inşa edilen bu manastırda ortak nokta her ikisininde doğuya yüzlerini dönerek ritüellerine devam etmesidir diyebiliriz. Bir de manastırın girişinde Zinciriye Medresesine benzer bir çeşme sizi karşılar fakat daha karmaşık bir yaşam sembolize ederek bir olan ile bütünleşir. "İnsanlık dönüştüğünü sanarken dönüştürdüğü  şey aslında nedir?" diye sormadan edemiyor insan.

Havvanur İncekara - Mistikalem.com

Şifalı Taşlar Uzmanı
                                                                                                                   Karma&Spritüel Astrolog
                                                                                                             İncekarahavvanur@gmail.com
                                                                                                                   twitter : @havvanurincekar
                                                                                                 instagram: @havvanurincekara_sifali_taslar

                                                                                                   facebook: havvanurincekara.sifalitaslar