Göbeklitepe'de hissettiğim algılar ve bir garip rüya

10 Ocak 2020 Cuma
Göbeklitepe'de hissettiğim algılar ve bir garip rüya
Göbeklitepe'de hissettiğim algılar ve bir garip rüya

23 Aralık Cuma günü Şanlıurfa’da konakladığımız otelden Göbeklitepe’ye gitmek üzere yola çıktık. O güne kadar burası benim için heyecan verici bir yerdi; zira henüz yayınlanmamış bir kitabımda, daha Atiye dizisi ile popüler hale gelmemişken ana mekân olarak kullandığım, lakin yakınından bile geçmediğim kurgumdu.

22 Aralıkta henüz gezimiz başlamadan önce rüyamda Göbeklitepe’deydim.

Esasında ben çok daha büyük bir yer olduğunu zannederken (ki zaten kazılarda çok az bir kısmı ortaya çıkarılmış.) hayalimdeki alandan daha küçük olarak gördüm. Rüyamda T şekilli dikilitaşların etrafından çıkan enerjisel ahtapot kollarına benzettiğim kollar insanları tutup alıyordu.

Bu rüya kendime “Hayırdır? Nereye gidiyorsun? Senin hayallerindeki güzellikler yeri değil burası.” diyerek endişelenmeme sebep olmuştu. Bu kaygılar içerisinde, artık beni ne beklediğini de bilmeden bir yolculuğa çıkmış oldum.

Göbeklitepe Urfa’ın Kuzey doğusunda şehir merkezine yaklaşık 20 km. mesafede bulunuyor. Yarım saatlik bir yolculuk sonunda Göbeklitepe’ye vardık. Araçtan indikten sonra tahta ile döşenmiş patika yol üzerinden tepeye doğru yürüdük. Çok güzel bir yol yapılmış, yağmurlu havalarda da işe yaramakla birlikte çevre düzenlemesiyle bütünlük arz ediyordu. Göbeklitepe’ye yaklaşırken rehberimiz sağ tarafımızda bulunan oyulmuş noktalardan oluşan bir kayayı işaret ederek bu şeklin Orion takım yıldızını sembolize ettiğinin düşünüldüğünü söyledi. Yine Sirius yıldızının bu tapınak üzerine doğduğu düşünülüyormuş. Sirius astrolojide inançlar ve inanmak ile de ilgilidir. Haritalar üzerinden ele alındığında haritasında Sirius doğan insanların daha inançlı olduklarını görmek mümkündür. Ve yine bize öğretilenlerden yola çıkar isek belki de peygamber doğumlarını tahmin eden bir çok müneccimin takip ettiği yıldız neden Sirius olmasın sorusunu da sormamız mümkün?

Konuyu fazla uzatmadan yine bu sembolün yanında devasa bir kuyu bulunuyor; bira kuyusu olduğu düşünülüyor, zira bira eskiler için sıvı ekmek olarak anılır, besleyicidir. Tabi bugünün birası olduğunu söylemek doğru olmayabilir. İlk insanların tahılları bu içki için kullanmış olabilir.

Bir müddet tepeye doğru yürüdükten sonra, Göbeklitepe’nin etrafını rahatça gezebileceğiniz bir platform halini alan yol taşların etrafını dolanarak görmenize destek oluyor. Arkeolojik alanda boyları 6 metreyi ağırlığı 40 tonu bulan bu taşların neden yapıldıklarını sormadan edemiyor insan? 10- 12 adet taş dairesel planla dizilerek araları taş duvarlar ile örülmüş, ortada ise birbirine karşılıklı duran iki büyük dikili taş bulunuyor. Farklı bir bakış açısı ile düşünüldüğünde bu iki taş bana Sirius yıldızınız iki yıldızdan oluşmasını çağrıştırmakla birlikte astroloji astrolojideki Yengeç-Oğlak aksını yani en uzun gece ve en uzun gündüz zamanlarını anımsattı. Yine sembollerin dünyaya ait aslında temsilen eril oluşuda maddi tezahürün ortaya çıkısından başka bir şey değildi. Çünkü eril olan maddeyi temsil ediyordu. Fakat rehberimizin söylediğine göre buradaki taşlardan küçük bir bölümü 3000 yıl sonra buraya eklenmişti. Yani 3000 yıl öğretileri değişmeden yaşamışlar bu muazzam bir olay; bizler 100 yıl bir konuda istikrar sağlayamazken.

İşte bu taşlardan birinde Akrep sembolü özellikle dikkatimi çekti. Çünkü Akrep ölüm ötesi, değişim ve dönüşümü sembolize eder. Bu konuyla ilgili gruptaki arkadaşlarla istişare ederken yine aynı taştaki Turna sembolü ruh göçünü, Akbaba’nın fiziksel bedenin yok oluşunu ve şu her yerde karşımıza çıkan çanta sembolünün ise kendisi de ezoterik konularda çalışan Renan Seçkin’den karma yani burada yapıp ettiklerimiz olduğunu öğrenerek çıkarımlarımızı yaptık.

Bana göre burası kesinlikle bir tapınak ve burada yaşayanlar azımsanamayacak bir bilgiye sahipler.

Bir sürü sonra buradan peyderpey ayrılmaya başladık. Tapınağın yakınında yaşlı bir dut ağacı bulunuyordu. Tapınağın yakınında yaşlı bir dut ağacı bulunuyordu. İç güdüsel olarak ellerimi ağaca koydum. Bir kısmını paylaşmayacağım. Bazı şeyler hissetmeye başladım. Burasının daha önce Bir zeytinlik olduğunu hissediyordum. Oysa zeytin ağacı, Akdeniz ve Ege iklimine sahip Ave alçak rakımlı yörelerin bitkisidir. Yanlış hislere kapıldığımı düşünerek, akışı kesmek için ağaçtan elimi çektim. Burada zeytin ağacının ne işi olabilir ki? Yanımdaki arkadaşım Binnaz’a durumu anlattığımda çevreye yeni dikilen zeytin ağaçlarını göstererek “ Bak bunlar zeytin demek ki burada zeytin yetiyor.” dedi. Tabi bir apartman çocuğu olarak zeytin ağaçlarını tanımıyordum. Daha sonra rehberimizden de daha önceleri buraların zeytinlik olduğunu öğrendik.

Geziden döndükten sonrada tabiri caizse Göbeklitepe peşimi bırakmadı. Yine gruptaki bir arkadaşımızın bazı rüyalarını paylaştığını okuyordum. İlk rüyasını ağaçların kesilmesinde şikayet ediliyordu. Ağaçların ne olduğunu merak etmiştim fakat çok yoğundum ve ne söyleyip arayacağımı bilemedim. Daha sonrasında bir rüyasını daha yazıyordu ve toprağın doğru kullanılmadığından şikayet edildiğini yazıyordu. Bu kez arayıp ağaçları sordum uzakta olduklarını ve orta boylu ağaçlar olduklarını düşündüğünü söyledi. Sonra zihinsel bir yansımamı diye düşündük fakat bendeki bilgi yansısa zeytin ağacı olmalıydı; oysa onun için ağaçlıktı. Bir şey varsa devamı gelecektir diye düşündük.

Çok geçmeden rüyamda kendimi Göbeklitepe’de T şekilli taş dikmelerin arasında buldum. Göbeklitepe bir silindir gibi dönüyor ve kenarlarından Mardin’e özgü boncuklar dökülüyordu. Sonrasında büyük kocaman kara bulutlar doğal afet yada yaklaşan kötü bir şeyin sembolü olarak gökyüzünü kaplıyordu. İnsanlar, toprakla çukuru kapatıyorlardı. Uyanınca “ Boncukta ne alaka?” diye düşündüm. Bir iki gün sonra Mardin’de bulunan Boncuklu Tarla haberi ile karşılaştım. Tabi mavi boncuklar aramadım diyemem. Neden boncuklu diye baktığımda taş takılar ve objelerden bu ismi aldığını anladım. Benim bu rüyamla bağlantısını anlayabilmem için boncukları görmüş olmam bir işaretti, yine her hangi bir boncuk değil yöreye özgü boncuklar görmem ise Mardin bağlantısını anlayabilmek için olduğunu anladım. Bana göre Boncuklu Tarla sakinleri Göbeklitepe’nin mimarlarıdır. Ve bulduklarımız, bulacaklarımızın yüzde birlik kısmıdır.

12. 000 yıldır yaşayan enerjisiyle Göbeklitepe bize insanlığımızı hatırlatmak için bir fırsat sunuyor; umarım bunu görecek algıya sahip olabiliriz.

Havvanur İncekara - Mistikalem.com

Şifalı Taşlar Uzmanı
                                                                                                                   Karma&Spritüel Astrolog
                                                                                                             İncekarahavvanur@gmail.com
                                                                                                                   twitter : @havvanurincekar
                                                                                                 instagram: @havvanurincekara_sifali_taslar

                                                                                                   facebook: havvanurincekara.sifalitaslar