Yaşam

Dünyayı tehdit eden çevresel riskler

Su kaynakları hızla azalıyor, kanımızda bile rastlanan mikroplastikler hızla yayılıyor.

Dünyayı tehdit eden çevresel riskler

ÇEVRE KIYAMETİ KAPIDA: GELECEĞİ BEKLEMEYE VAKİT YOK


Çevre sağlığının yıllardır gündemde olmasına rağmen, kirlilik ve su kıtlığı gibi sorunların derinleştiğine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, “Bugün attığımız her adım, yarının çevresel krizini belirliyor. Geleceği kurtarmak için artık yarını bekleme lüksümüz yok.” dedi.

Üçlü çevresel tehdit: Hava, su ve toprak kirliliğ

Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, çevre sağlığının teknolojik ilerlemelere rağmen halen hassas bir konu olduğunu belirterek, “Atık suların arıtılması, suyun dezenfeksiyonu, atık yönetimi ve kirlilik izleme sistemlerinde önemli gelişmeler yaşansa da, dünya nüfusu ve üretim artışı doğayı taşıma kapasitesinin ötesine zorluyor.” dedi.

Sanayi bölgeleri ve yoğun şehirlerde hava ve su kirliliği, kırsal alanlarda ise toprak kirliliğinin öne çıktığını vurgulayan Adiller, “İklim değişikliği bu üçlü tehdidin ortak paydasını oluşturuyor; doğal kaynaklarımız her geçen yıl daha fazla baskı altında kalıyor.” ifadelerini kullandı.

Bir kot pantolon için 3.781 litre su harcanıyor

Dr. Adiller, tüketim alışkanlıklarının çevresel yıkımda kritik rol oynadığına dikkat çekerek, “Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) verilerine göre, bir kot pantolon üretimi 3.781 litre su tüketiyor. Bu da bir insanın yaklaşık 19 günlük su ihtiyacına denk geliyor.” dedi.

Türkiye’nin hızla “su fakiri ülke” olma yolunda ilerlediğini belirten Adiller, “Ülkemiz halihazırda su stresi yaşayan ülkeler arasında. Dolaylı su kullanımı çoğu zaman fark edilmiyor; oysa sadece bir akıllı telefonun üretimi 12 bin litre su gerektiriyor.” ifadelerini kullandı.

Mikroplastikler insan vücudunda dolaşıyor

Atık yönetiminin çevre kadar insan sağlığı için de bir tehdit oluşturduğunu vurgulayan Dr. Adiller, “Plastik tüketimi kontrol altına alınmadığı için okyanuslarda Türkiye yüzölçümünden büyük atık adaları oluştu. Bilimsel araştırmalar, artık kanımızda bile mikroplastik kalıntıları bulunduğunu gösteriyor.” dedi.

Üretim süreçlerinde kullanılan her hammaddenin doğadan alındığını hatırlatan Adiller, geri dönüşümün çevresel rezervleri korumanın en etkili yollarından biri olduğunu vurguladı.

Enerji tasarrufu olmadan sürdürülebilirlik mümkün değil

Enerji kaynaklarının çoğunun hâlâ fosil yakıtlara dayandığını belirten Adiller, “Doğalgaz ve kömürle üretilen enerji, ne kadar önlem alınsa da karbon emisyonu ve asit yağmurları gibi geri dönülmez sonuçlar doğuruyor. Bu sadece ekolojik değil, ekonomik bir kriz de yaratıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Devlet, yerel yönetimler ve halkın çevre koruma konusunda birlikte hareket etmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Adiller, “Sürdürülebilir bir çevre politikası, yalnızca çevre mühendislerinin ve çevre sağlığı uzmanlarının karar mekanizmalarında etkin rol almasıyla mümkün olabilir.” dedi.

Son olarak, “Su, toprak ve hava kirliliği yalnızca ekolojik değil, toplumsal ve ekonomik bir tehdittir. Geleceği kurtarmak için yarını değil bugünü hedeflemeliyiz.” sözleriyle çağrısını yineledi.

,

Yorumlar