Ruhsal

Reykjavik İtirafları: Guðmundur ve Geirfinnur vakası

İlginç olay , 1974 yılında İzlanda'da gerçekleşen iki gizemli kaybolma vakası ve sonrasındaki polis kovuşturmasında onları öldürdüklerini itiraf eden fakat cinayetlerini ispatlayamayan şahıslarla ilgili bir bilmece...

Reykjavik İtirafları: Guðmundur ve Geirfinnur vakası

Bu vaka, hafıza manipülasyonu ve itirafa zorlanan şahısların psikolojik halleri üzerine önemli tartışmalara yol açtı. İzlanda tarihindeki en büyük adli hatalardan biri olarak kabul ediliyor.

Ama bu vakanın ardındaki en büyük gizem;  "insanların işlemedikleri suçu neden işlediklerini kabul ettikleri?" noktası...

Guðmundur Einarsson, 18 yaşında bir işçiydi ve en son 26 Ocak 1974'te Reykjavik yakınlarında yürürken görüldü, sonra kayboldu.
Geirfinnur Einarsson, 32 yaşında bir inşaat işçisiydi ve 19 Kasım 1974'te bir telefon aldıktan sonra Keflavík'teki bir kafeye gitti, ancak bir daha kendisinden haber alınamadı. 

Bu iki kaybolma vakalarının ardından İzlanda polisi geniş çaplı araştırma başlattı.  Ancak soruşturmaları büyük baskı altında gerçekleştiriyordu. Altı kişi, uzun süren sorgulamalar ve izolasyon altında cinayetleri kabul etti ve itirafçı olduklarını iddia etti. Ancak hiç biri itiraf ettikleri sözde cinayetleri kanıtlayamadı. Ortada ne kurbanların bedenleri ne de somut deliller vardı.

Yıllar sonra, birçok İzlandalı bu kişilerin yanlış mahkum edildiğine inanmaya başladı.

2018'de İzlanda Yüksek Mahkemesi, beş sanığı beraat ettirdi, çünkü itirafların baskı altında alındığı ve güvenilir olmadığı ortaya çıktı.

Reykjavik İtirafları üzerine yapılan bilimsel ve psikolojik araştırmalar, özellikle zorla alınan itiraflar, hafıza manipülasyonu ve psikolojik baskının etkileri üzerine yoğunlaşmıştı. 

Tarihte  benzer adli hata ve psikolojik manipülasyon vakaları da yaşandı. İşte en bilinenleri: 

Central Park Beşlisi (1989, ABD) – Beş genç, yoğun medya baskısı altında yanlış bir şekilde tecavüzle suçlandı ve yıllarca hapis yattı.
Stefan Kiszko Vakası (1975, İngiltere) – Baskı altında itiraf ettirilen bir suç nedeniyle hapsedildi, ancak 16 yıl sonra masum olduğu kanıtlandı.
Bruno Hauptmann ve Lindbergh Bebek Davası (1932, ABD) – Büyük kamuoyu baskısı nedeniyle yeterli delil olmadan idam edilen Hauptmann'ın suçsuz olabileceği hâlâ tartışılıyor.
Jian Ghomeshi Skandalı (2014, Kanada) – Toplumsal ve psikolojik manipülasyon ekseninde gelişen bir medya davası, bireysel algının ve kamuoyu yönlendirmesinin gücünü gösterdi.

Bu vakalara dair tezlerde dikkat çeken bazı önemli noktalar:

Hafıza Manipülasyonu: Uzun süreli izolasyon ve yoğun sorgulamalar, sanıkların yanlış anılar üretmesine neden oldu. Psikologlar, bu tür baskı altında insanların gerçek olmayan olayları hatırlayabileceğini gösteren çalışmalar yaptı.
Zorla İtiraflar: Araştırmalar, sanıkların psikolojik baskı altında itiraf ettiklerini ve bu itirafların güvenilir olmadığını ortaya koydu.
Travma ve Psikolojik Etkiler: Uzun süreli hapis ve izolasyon, sanıkların ciddi psikolojik travmalar yaşamasına neden oldu.

Yorumlar