Mitoloji

La Uma: Kutsal Vadi'nin Uçan Cadı Kafası

La Uma, sadece çocukları korkutmak için anlatılan basit bir hikayenin çok ötesindedir.

La Uma: Kutsal Vadinin Uçan Cadı Kafası

Peru, And Dağları ve  Cusco çevresindeki Kutsal Vadi (Sacred Valley) bölgelerinde İnka öncesi ve İnka sonrası Andean halk inançları ile İspanyol sömürge döneminden kalma Avrupa cadılık ve şeytan figürlerinin senkretizmi (kaynaşması) ilginç mitpolojik söylenceler doğurmuştur.  Bunlarda biri de "La Uma"dır. 

Quechua dilinde "Uma" kelimesi "Baş" anlamına gelir. Efsane ise "Uçan Baş" ve "Gövdesiz Baş"ı konu edinir. Halk söylencelerinde genellikle bir ruh, cadı (bruja) veya şeytani varlık olarak kabul edilir. La Uma, temel olarak, geceleri gövdesinden ayrılma ve uçma yeteneğine sahip olan bir cadının ruhu olarak tanımlanır. Baş genellikle dağınık, uzun ve karmakarışık saçlarla, fırlamış, insan dışı, parlak kırmızı veya şişkin gözlerle ve uzaktan bile fark edilebilen iri dişlerle tasvir edilir. Görünümü, kurbanlarında büyük bir korku yaratmak için yeterlidir. La Uma, en zayıf olduğu bu haldeyken (bedeni bir köşede beklerken) vadilerde, tarlalarda ve evlerin yakınlarında uçar. Varlığının kötü şans, hastalık ve bazen ölüm getirdiğine inanılır. Amacı, kurbanlarını korkutmak ve lanetlemektir. Bazı Versiyonlarda , bir zamanlar nişanlısı tarafından ihanete uğramış genç bir cadı olarak yer alır. Bu nedenle genç erkekleri hedef alır, onları lanetler ve onlara nahoş bir son getirmek için bacaklarının arasından geçmeye çalışır.

La Uma'nın lanetli gücüne rağmen, yerel inanışlarda ona karşı korunma yolları bulunur:

La Uma'yı tuzağa düşürmenin en yaygın yolu, dikenli kaktüsler ve çalılıklardır. Kurban, onu dikenli bir çalılığın içinden geçmeye zorlarsa, uzun ve dağınık saçları takılır ve hareket edemez hale gelir. Bu, kurbanın güvenle kaçmasına olanak tanır. Bu inanış nedeniyle, And Dağları'ndaki bazı yerel topluluklar, La Uma'nın içeri girmesini engellemek için pencerelerin ve kapıların etrafına dikenli kaktüsler diker. Baş, bedeninden ayrı gezdiği sırada, bedeni en savunmasız halindedir. Eğer biri bekleyen gövdenin boynuna tuz koyarsa, başın bedene geri dönme bağlantısı kesilir. Bedensiz kalan La Uma, kendine yeni bir beden arayarak sonsuza dek dolaşmaya mahkum olur.

Bu, bölge halkının Pachamama (Toprak Ana), Apu'lar (Dağ Ruhları) ve gökyüzü tanrılarının yanı sıra, yerel ve daha kişisel, potansiyel olarak kötü niyetli ruhlarla da iç içe yaşadığı inancını gösterir.

Malezya'nın Penanggalan'ı ve Tayland'ın Krasue'si

La Uma, mitoloji haritasında yapayalnız değildir. Aslında, onun Güneydoğu Asya'daki ünlü kuzenleriyle, Malezya'nın Penanggalan'ı ve Tayland'ın Krasue'si ile şaşırtıcı benzerlikler taşır. Tıpkı onlar gibi o da geceleri bedeninden ayrılır, iç organları sarkık bir halde uçar ve özellikle doğum yapmış kadınlar veya bebekler gibi savunmasız hedeflerin "yaşam gücü" ile beslenir. Bu benzerlik, sömürge dönemi denizcilik yollarıyla veya daha sonraki göçlerle Asya efsanelerinin And topraklarına nasıl taşındığının ve yerel renklere büründüğünün kanıtı olabilir.

Dikenler ve Tuz Arasında Bir Efsane

La Uma, sadece çocukları korkutmak için anlatılan basit bir hikayenin çok ötesindedir. O, toplumsal hafızanın, ahlaki kuralların ve korkuların bir tezahürüdür. İnsanlara geceleri dışarıda olmanın tehlikelerini, ihanetin bedelini ve geleneksel bilginin gücünü hatırlatır.

Onun hikayesi, And Dağları'nda, evlerin etrafındaki dikenli kaktüslerde ve anlatılan fısıltılarda hala yaşıyor. 

Yorumlar