Hiç kimse görüldüğümüz için kaçtık: Hikikomori

15 Nisan 2022 Cuma
Hiç kimse görüldüğümüz için kaçtık: Hikikomori
Hiç kimse görüldüğümüz için kaçtık: Hikikomori

Sene 2018. İnternette önüme “Türkiye’de 24-29 yaş arası gençlerin %49’unun ne işte ne okulda olmadığı”na dair bir TÜİK raporu düştü. Gülerek arkadaşlarıma link atıp “haberlere çıkmışım!” diye geyik yaptım. O zamanlar 28 yaşındaydım. Okumuyordum, çalışmıyordum. Günlerimi evde kitaplar, yazılar ve çiçeklerle geçiriyordum.

Sonra durum dikkatimi çekti ve aslında o kadar da komik olmadığını gördüm. Biraz araştırınca Hikikomori diye Japonca bir kavramla karşılaştım (Japonya’da çöp odalarda yaşayan, asla dışarı çıkmayan asosyal- internet bağımlısı gençleri duymuşsunuzdur). Öğrendim ki tüm dünyada 25-29 yaş arası, bir diğer deyişle Y Kuşağının ortası genel olarak apolitik, 25 yaşından sonra gece hayatını ve gezmeyi, alkolü büyük oranda bırakmış (bu rapor Avrupa’dandı), çalışmak istemiyor, okumak istemiyor. Sadece kendi küçük alanında var olmak istiyor. Dünyaya dair ideaları yok. Şu an insanların kapıldığı genel umutsuzluğa onlar kapılalı çok olmuş çünkü ilk defa onlardan her şey için çok fazla şey yapmaları, çok fazla şeyi sırtlanmaları, aşırı rekabet ve saldırganlık beklenmiş. Bu yüzden onlar da hayattan kaçmışlar. Kaçmışız yani.

Hikikomori kavramını öğrendiğim ve fena halde pençesinde olduğumu anladığım andan itibaren bu konu üzerine dönem dönem araştırmalar yaptım ve yazılar yazdım. İlk olarak Ulrich Beck’in Risk Toplumu kitabından yola çıkarak duruma bir analiz getirdim ve o yazı DerKi’de “Hayatı Planlamak, Geleceği Biçimlendirmek: Haddimizi Aşıyor muyuz?” adıyla yayınlandı (internette hala mevcut, aratıp okuyabilirsiniz). Daha sonra iş hayatına dair yaptığım bir değerlendirme de yine DerKi’de “Eylemler ve Sonuçları: İş Hayatında Y Kuşağı Örneği” adıyla yayınlandı, o da hala online açık, isteyen gidip bakabilir. Son olarak Birgün Kitap Eki’nin 14 Ocak 2022 tarihli sayısında “Yetişkinlerin Dünyasında Sağ Kalan Çocuk: Harry Potter başlıklı yazımda aynı konuyu, aynı verilerle dile getirdim (o da online mevcut).

Yani 4 senedir konu üzerine konuşuyorum ama tahmin edebileceğiniz gibi beni kimse kaile almadı çünkü ben ünvansız, mabadındaki kıllar ağarmaya başlamış olmasına rağmen hala “yetişkinlerin dünyasında çocuk” muamelesi gören bir hiç kimseyim.

Ancak Arzu Erkan öyle değil. Arzu Erkan öğretim görevlisi, Psikeart, Bavul gibi popüler yayınlarda yazıyor ve Twitter’da 40.000 takipçisi var. O yüzden aynı veriyle, aynı şeyi, terimi değiştirerek o söyleyince (ikinci görsele bakın) “like” almış. Peki ya ben? Unvan yok. Para yok. Yüzbinlerce takipçi yok. Tanıdık dayı, amca, baba yok. Bavul’a yazı göndersem bakmazlar bile. Yaşla büyümüyorsunuz ki bu ülkede, statünüzle büyüyorsunuz. Benden 10 yaş küçük biri parasıyla puluyla, yüzbin takipçisiyle benden daha yetkili bir abi olabilir mesela. Ya da konuyu yeni keşfetmiş (belki de direkt benden görmüş?!) bir hoca, araştırsa internette ve adımı görse bana gelmez bilgi alışverişi için, çünkü ben kimim? Kimseyim ben.

Ve işte beni, hepimizi Hikikomori’ye düşüren, yani hayattan el ayak çekip köşelerimize kaçmamıza, dünyayı değiştirmeye, güzelleştirmeye falan çalışmamamıza, sadece kayıtsız bir tüketici, nevrotik bir hayalperest olmamıza sebebiyet veren şey tam olarak bu. Biz, kaçtığımız için hiç kimse değiliz, hiç kimse görüldüğümüz için kaçtık ve görünen o ki tüm ünvanlılar, paralılar ve popülerler bir sebepten ortadan kaybolana ya da sonunda biz zıvanadan çıkıp hepsini sokakta terlikle kovalayana kadar, bu durum böyle kalacak.

Neyse, en azından konunun duyulmuş olmasına seviniyorum. Umarım gelecek günlerde daha fazla yankı bulur. Herkese iyi haftalar!

Caput Draconis - mistikalem.com

Prof. Yaşam Koçu, NLP ve Öğrenci Koçluğu
Usui-Kundalini Reiki II
Seans/iletişim: w.erleichda@gmail.com

www.youtube.com/user/thejenrachelblack