Hande Yener O Geceyi Unutamıyor
Ünlü sanatçı Hande Yener, meme kanseriyle mücadelesini ilk kez bu kadar açık anlattı.
Pembe İzler Kadın Kanserleri Derneği ve Acıbadem Üniversitesi Senoloji Enstitüsü’nün ortaklaşa düzenlediği “Meme Kanserine Karşı Her Raunda Hazırız” etkinliğinde sahneye çıkan Yener, 5 yıl önce yaşadığı o geceyi gözyaşlarıyla hatırladı. Kendi kendine yaptığı elle muayene sırasında memesinde bir kitle fark eden Yener, “O an içimde bir şeylerin değiştiğini hissettim. Panik olmadım ama içgüdülerim beni hastaneye götürdü” dedi.
İlk doktor kontrolünde “takip ederiz” cevabını alan Yener, üç ay boyunca içindeki huzursuzlukla yaşadı. “Bir şey vardı ve ben bunu hissediyordum” diyerek tekrar doktora gitti. Mamografi sonrası laboratuvarda duyduğu “felaket” kelimesiyle yıkıldığını anlatan Yener, “O an yığıldım, ağladım, arkadaşımı aradım ve ‘Cihan Hoca’yı bul’ dedim” sözleriyle o geceyi aktardı.
"Altın Kelebek Ödülünü Almaya Direnlerle Gittim"
Prof. Dr. Cihan Uras’ın gerçekleştirdiği başarılı ameliyat sonrası kanseri yenen Yener, bir yıl boyunca ailesine bile hastalığını söylemedi. “Direnlerim 15 gün kaldı, ceplerime sakladım. Altın Kelebek ödül törenine direnlerimle gittim, vatkalarımın içine sakladım kimse anlamasın diye” diyerek yaşadığı süreci mizahi bir dille aktardı. “Bu benim ikinci şansım” diyen Yener, sahneye döndüğünde uzaya fırlatılıp geri gelmiş gibi hissettiğini söyledi.
Sağlığına çok dikkat ettiğini vurgulayan sanatçı, “Spor yapıyorum, sebzeyle besleniyorum, bol su içiyorum, uykuma dikkat ediyorum ve düzenli kontrollerimi aksatmıyorum” diyerek kadınlara çağrıda bulundu: “Kendi bedeninizi tanıyın, elle muayene hayat kurtarır.”
Uzmanlardan Hayat Kurtaracak Önemli Bilgiler
Etkinlikte konuşan Prof. Dr. Cihan Uras, erken tanının meme kanserinde hayat kurtardığını vurguladı: “Kadınların kendi kendini muayene etmesi, memelerini tanıması çok önemli. Erken tanı sayesinde hastalığı tamamen yenmek mümkün.” Meme kanserinin biyolojik yapısına göre kişiye özel tedaviler uygulandığını belirten Uras, “Akıllı ilaçlar, immünoterapiler ve hedefe yönelik tedavilerle başarı oranı her geçen gün artıyor” dedi.
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Sönmez ise “Birkaç dakikalık bir kontrol, bir ömürlük fark yaratabilir” diyerek erken tanının önemini vurguladı. “Artık her hastaya aynı tedavi dönemi geride kaldı. Bilim hastayı merkeze alıyor, her kadının kanseri farklı ve tedavisi de öyle olmalı” dedi.
Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Gül Esen İçten, mamografinin zararlı olduğuna dair yanlış bilgilendirmelere dikkat çekti: “Mamografi erken tanıda etkinliği kanıtlanmış bir yöntem. 40 yaş üstü tüm kadınlar bu hizmetten yararlanmalı.” Meme dokusu yoğun olan kadınlar için ek görüntüleme yöntemlerinin önemini vurgulayan İçten, risk bazlı yaklaşımların gelecekte daha fazla kadına erken tanı sağlayacağını belirtti.
Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Nuran Beşe ise gereksiz protez ameliyatlarından kaçınılması gerektiğini söyledi: “Altın standart meme koruyucu cerrahi ve radyoterapidir. İmplant sonrası radyoterapi gerekiyorsa çok dikkatli olunmalı, kozmetik sonuçlar etkilenebilir.”
Yorumlar