Sağlık

Sepsis Nedir, Nasıl Anlaşılır? Sepsiste İlk Bir Saat Neden Hayati?

Kan zehirlenmesi olarak bilinen sepsis, vücudun bir enfeksiyona karşı verdiği kontrolsüz bağışıklık tepkisidir.

Sepsis Nedir, Nasıl Anlaşılır?  Sepsiste İlk Bir Saat Neden Hayati?

Dünya genelinde her yıl 50 milyondan fazla insanı etkileyen ve 13,7 milyon kişinin yaşamına mal olan sepsis, tüm ölüm nedenlerinin yüzde 20'sini oluşturuyor.

Prof. Dr. Sibel Temür, "kan zehirlenmesi" olarak bilinen bu tablonun aslında vücudun enfeksiyona verdiği aşırı tepki olduğunu belirterek, özellikle ilk bir saatte tanı ve tedaviye başlanılmasının hayati önem taşıdığını vurguluyor. Uzmanlar, belirtileri doğru okumanın ve erken müdahalenin ölüm riskini yüzde 60'tan yüzde 20'ye düşürebileceğine dikkat çekiyor. 

Sepsis Farkındalığı Hayat Kurtarır

Dünyada her yıl yaklaşık 50 milyon insanın yaşamını etkileyen ve 13,7 milyon kişinin ölümüne yol açan sepsis, küresel sağlık sistemlerinin en büyük sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Halk arasında "kan zehirlenmesi" olarak bilinen bu durumun, aslında vücudun bir enfeksiyona karşı verdiği kontrolsüz bağışıklık tepkisi olduğu belirtiliyor. Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Yoğun Bakım Uzmanı Prof. Dr. Sibel Temür, sepsisin ne denli yaygın ve tehlikeli bir sorun olmasına rağmen, yeterince tanınmamasının ve eksik bilgi birikiminin tedavideki en kritik saatlerin kaçırılmasına neden olduğunu söylüyor.

Sepsis, sadece hastanelerde yatan hastalar için değil, aynı zamanda toplumdaki her birey için de ciddi bir risk taşıyor. Prof. Dr. Temür'ün paylaştığı istatistikler, sepsisin küresel boyutunu gözler önüne seriyor: Dünyadaki tüm yaşam kayıplarının yüzde 20'si sepsis nedeniyle gerçekleşiyor ve bu ölümlerin yüzde 40'ı ne yazık ki beş yaş altı çocuklarda görülüyor. Ayrıca, anne ölümlerinin de üçüncü en sık nedeni olan obstetrik sepsis, bu tehlikenin boyutunu bir kez daha ortaya koyuyor. Türkiye'de ulusal bir kayıt sistemi olmamasına rağmen, yoğun bakımlardaki veriler küresel ortalamalara yakın sonuçlar veriyor; yoğun bakıma yatan hastalarda enfeksiyon kaynaklı yaşam kaybı oranı yüzde 60'a kadar çıkabiliyor. Bu durum, sepsisin ülkemiz için de önemli bir sağlık yükü oluşturduğunu gösteriyor.

Sepsis, basit bir idrar yolu enfeksiyonundan zatürreye kadar herhangi bir enfeksiyon odağının bağışıklık sisteminin anormal çalışması sonucu tüm vücuda yayıldığı bir durum olarak tanımlanıyor. Prof. Dr. Temür, hastalığın çok hızlı ilerlediğini ve erken tanı ile tedavinin hayati önem taşıdığını vurguluyor. Bu nedenle, yüksek ateş, titreme, hızlı solunum, kalp atışında hızlanma, kan basıncında düşme, bilinç bulanıklığı ve idrar miktarında azalma gibi belirtilerin alarm sinyalleri olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtiyor. Özellikle 60 yaş üstü bireyler, bebekler, bağışıklığı baskılanmış hastalar, diyabet, kronik akciğer veya böbrek hastaları ve kanser tedavisi görenler gibi risk gruplarındaki kişiler, bu sinyallere karşı daha dikkatli olmalı.

"İlk Saat" dikkati ile Yaşam Savaşında Kazanılan Saniyeler

Sepsis tedavisinde zaman, kelimenin tam anlamıyla hayat kurtarıyor. Uluslararası sağlık kılavuzları, şüpheli sepsis veya septik şok vakalarında, tanı konulduğu andan itibaren ilk bir saat içinde antibiyotik tedavisine başlanmasını öneriyor. Yeditepe Üniversitesi Yoğun Bakım Uzmanı Prof. Dr. Sibel Temür, bu “altın saat” kuralının önemine dikkat çekerek, tedaviye başlanılan her saatlik gecikmenin yaşam şansını yüzde 7,6 oranında düşürdüğünü ifade ediyor. Erken müdahale ile yaşam kaybı riskinin yüzde 60'tan yüzde 20'ye kadar düşebildiği, ancak gecikildiğinde bu oranın yeniden yüzde 60'a çıkabildiği biliniyor.

Tanı ve tedavi süreçlerindeki gecikmeler, yaşam kaybı riskini ciddi şekilde artırıyor. Özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde, hızlı tanı testleri, uygun antibiyotikler ve yoğun bakım desteğine erişimdeki sınırlılıklar, sepsisin ölümcüllüğünü artırıyor. Ancak, sepsiste erken tanıyı desteklemek için yeni teknolojiler de geliştiriliyor. Yapay zekâ destekli algoritmalar ve hızlı tanı kitleri, tanının saatler yerine dakikalar içinde konulmasını hedefliyor.

Türkiye'de de Sağlık Bakanlığı ve ilgili derneklerin iş birliğiyle hastanelerde "İlk 1. Saat Sepsis Demeti" protokolleri uygulanıyor. Bu protokoller, hızlı tanı, sıvı tedavisi, antibiyotik başlanması ve yoğun bakım desteğini içeren standart adımları kapsıyor. Ayrıca, hastane öncesi dönemde bireylerin ve sağlık personelinin sepsise yönelik farkındalığını artırmak için eğitimlerin ve bilgilendirme kampanyalarının yapılması büyük önem taşıyor. 

Antibiyotik Direnci ve Önleme Yöntemleri

Sepsis tedavisinde karşılaşılan en büyük engellerden biri, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ciddi bir sorun olan antibiyotik direnci. Prof. Dr. Sibel Temür, gereksiz antibiyotik kullanımının, ilaçların etkisiz hale gelmesine neden olduğunu ve bunun da sepsis tedavisini zorlaştırarak ölüm oranlarını yükselttiğini belirtiyor. Türkiye'nin, Avrupa ülkeleri arasında en yüksek antibiyotik direnç oranlarına sahip ülkelerden biri olması, bu konunun ne kadar acil ele alınması gerektiğini gösteriyor. Uzmanlar, hastalara ve halka gereksiz durumlarda antibiyotik kullanmamaları ve başladıklarında ise tedaviyi doğru dozda ve sürede tamamlamaları yönünde kritik uyarılarda bulunuyor. Basit viral enfeksiyonlarda antibiyotiğin işe yaramayacağı unutulmamalıdır.

Sepsisten korunmanın en önemli adımı, doğru bilgi sahibi olmaktan geçiyor. Prof. Dr. Temür, enfeksiyondan korunmanın temel öncelik olduğunu vurgulayarak, bu amaçla el hijyeninin büyük önem taşıdığını belirtiyor. Düzenli sağlık kontrollerinin yapılması, aşılama programlarına uyulması ve kalabalık, havasız ortamlardan kaçınılması da sepsise karşı alınabilecek önlemler arasında yer alıyor. Bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerin bu önlemlere daha fazla özen göstermesi gerekiyor.

Prof. Dr. Temür, bireysel ve toplumsal sorumluluğun, sağlıkta sürdürülebilirliği sağlamak için hayati olduğunu ifade ediyor. Sepsisin, enfeksiyon, bağışıklık sistemi ve organ yetmezliği olmak üzere üç temel unsurunun bulunduğunu belirten uzmanlar, hastalığın odağını oluşturan enfeksiyonu engellemenin, sepsisle mücadelede atılacak ilk ve en önemli adım olduğunu vurguluyor. Bu, hem halk sağlığı için hem de bireysel yaşamlar için kritik bir farkındalık adımıdır.

Yorumlar