Kültür Sanat

Türkiye’de Gençler ve Müzik: Enstrümansız bir aşk hikayesi

72 üniversiteyi kapsayan araştırmaya göre Türk gençleri müziği "yaşam tarzı" olarak benimsiyor ancak sadece %19.8'i enstrüman çalabiliyor. İşte dijital çağın müzik tutkunlarının şaşırtıcı profili…

Türkiye’de Gençler ve Müzik: Enstrümansız bir aşk hikayesi

Üsküdar Üniversitesi’nin 72 üniversiteden 469 öğrenciyle gerçekleştirdiği kapsamlı araştırma, Türkiye’deki gençlerin müzikle ilişkisine dair çarpıcı gerçekleri ortaya çıkardı.

Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı ve sosyolog Melike Demir’in yürüttüğü çalışma, gençlerin müziği "dinleyici" olarak sevdiğini ancak "üreticilik" konusuna pek ilgi duymadığını gösterdi.

"Her Gün Müzik Dinliyoruz Ama Üretmiyoruz

Dijital Bağımlılık: Gençlerin %40.9'u müziğe cep telefonundan ulaşıyor. YouTube (%28.3) ve Spotify (%17.7) ana kaynaklar.

Pasif Dinleme Kültürü: Katılımcıların %71.3'ü enstrüman çalmıyor, %63.7'si müzik eğitimi almamış.

Duygusal Sığınak: Gençlerin %35.1'i müziği "duygu yoğunluğu" ile eşleştirirken, %51.8'i müzikle uyuyor.

Her 10 gençten 1'i günde 5 saatten fazla müzik dinliyor.

Türkiye’nin Müzik Karması: Pop Dominant, Türk Dünyasına İlgi Umut Verici

Türkçe Tercihler: Pop (%17.1), rock (%10), rap (%4.6) öne çıkarken, Türk sanat/halk müziği %7.1'de kaldı.

Küresel Damak Tadı: Batı popu (%36.9) ve rock (%10.8) favori. Azerbaycanlı sanatçılar (%36) Türk dünyasında lider.

Kültürel Algı: Gençlerin %60.7'si, "Türk toplumunun müzik kültürü orta seviyede" diyor.

Katılımcıların %44.7'si Türk Cumhuriyetleri’nin müziklerini dinlediğini farkında bile olmadan söylüyor.

"Üretmeyen Nesil: Enstrümansız, Ailesiz, Etkinliksiz Bir Müzik Kültürü"

Aile İlişkisi: Gençlerin %59'u ailesiyle hiç şarkı söylemediğini itiraf ediyor. Müzik etkinliklerine aileyle katılım oranı %10.3.

Yalnız Dinleyiciler: %66.4'ü ders çalışırken müzik dinliyor, %13.8'i müzikle uyuya kalıyor.

Eğitim Krizi: Enstrüman çalanların %7.6'sı gitar, %4.1'i piyano çalıyor. Kendi kendine öğrenenler sadece %7.3.

Uzman Görüşü: Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, "Gençler dijitalle müzik tüketiyor ancak üretimde yok. Müzik eğitimi yaygınlaşmalı" diyor.

Müzik Neden "Üretilemeyen" Bir Tutku?

Araştırma, gençlerin müziği "tüketim nesnesi" olarak gördüğünü kanıtlıyor. Nedenler:

Eğitim Eksikliği: Okullarda enstrüman eğitiminin olmaması.

Dijital Pasiflik: Platformların "hazır müzik" sunması.

Sosyal Normlar: Aile içi müzik paylaşımının azlığı.

Çözüm Önerisi: Yerel yönetimlerin ücretsiz müzik atölyeleri açması ve okul müfredatlarına "yaratıcı müzik dersleri" eklenmesi.

Gençlerin kulaklarında kim var?

Yapılan araştırma, Türkiye’nin ve dünyanın müzik sahnesinden hem efsaneleşmiş hem de güncel isimlerin gençlerin kalbinde yer ettiğini ortaya koyuyor. En çok sevilen Türk sanatçılar arasında Sezen Aksu, Cem Karaca, Barış Manço, Teoman, Mabel Matiz gibi isimler öne çıkarken; yabancı sanatçılarda ise Adele, Lana Del Rey, Rihanna, The Weeknd gibi isimlerin tercih edildiği görüldü

Enstrümanla temas yok denecek kadar az

Araştırma bulguları gençlerin müziği yoğun şekilde tükettiğini ancak üretim sürecine sınırlı düzeyde katıldığını ortaya koyuyor. Katılımcıların tam yüzde 80,2’si herhangi bir enstrüman çalmadığını belirtti.  Katılımcıların büyük kısmının (yüzde 71,3) herhangi bir enstrüman çalmadığı yönünde bilgi verdi. Araştırma, katılımcılar arasında enstrüman kullananların ise gitar (yüzde 7,6), piyano (yüzde 4,1) ve saz (yüzde 1,1) gibi enstrümanlara yöneldiğini gösteriyor.

Katılımcılar arasında daha önce hiçbir enstrüman eğitimi almayanlar yüzde 63,7 ile daha yaygınken, daha önce müzik okulunda/kursunda eğitim alanlar yüzde 14,1, özel ders alanlar ise yüzde 10 olarak tespit edildi. Yüzde 7,3’lük bir kısım ise kendi emekleriyle enstrüman çalmayı öğrendiğini belirtti.

Gençler arkadaşlarıyla müziğe yakın, aileleriyle uzak

Araştırma verileri, üniversite öğrencilerinin müziği daha çok arkadaş çevresiyle paylaşırken, aile ortamında bu etkileşimin oldukça sınırlı kaldığını gösteriyor. Katılımcıların yüzde 34,4’ü arkadaşlarıyla yılda birkaç kez müzik etkinliklerine katıldığını belirtirken, bu etkinliklere sık sık gidenlerin oranı yüzde 17,3'te kaldı. Buna karşılık, ailesiyle birlikte yılda birkaç kez etkinliğe gidenlerin oranı yüzde 8,4, sık gidenlerin oranı ise yalnızca yüzde 1,9 gibi oldukça düşük bir seviyede. Öğrencilerin yüzde 32,2’i hiçbir müzik etkinliğine katılmadığını ifade etti.

“Ailenizle birlikte söylediğiniz bir şarkı var mı?” sorusuna sadece yüzde 38,9’u “evet” yanıtını verirken, yüzde 59’u aile içinde böyle bir müzik paylaşımının hiç yaşanmadığını söyledi.

Müzik sadece sanat değil, ruh sağlığı ve toplumsal barışın da teminatı

Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, üniversite gençliğinin müzikle olan ilişkisine dair değerlendirmede bulundu.

Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, gençlerin müzikle çok katmanlı ve dinamik bir ilişki kurduğunu belirterek, “Gençler, müzik tercihlerini bireysel duygu durumları ve sosyal bağlamlara göre çeşitlendirerek, müziği kimlik oluşumunda önemli bir kültürel alan olarak benimsemektedir. Dijitalleşme ile birlikte, gençler müzikle sadece dinleyici olarak değil, sosyal medya ve dijital platformlar aracılığıyla aktif etkileşimde bulunan katılımcılar haline gelmiştir. Ancak, müzik üretimi ve enstrüman çalma oranlarının düşük olması, gençlerin daha çok tüketici konumunda kaldığını ortaya koymaktadır.” dedi.

Gençlerin müzikle olan ilişkisini dinleyici pozisyonundan üretici pozisyonuna taşımanın önemini vurgulayan Prof. Dr. Süleymanlı, “Bu doğrultuda, ilkokuldan itibaren eğitim kurumlarının ve yerel yönetimlerin gençlerin yaratıcı katılımını teşvik edecek stratejiler geliştirmesi önem arz etmektedir. Müzik eğitiminin tüm toplumsal kesimlerin erişimine açık olacak şekilde yaygınlaştırılması ve ailelerin bu sürece etkin biçimde katılımının sağlanması, gençlerin müzikle daha derinlikli ve üretken bir ilişki kurmalarını destekleyecek başlıca stratejik adımlar arasında yer almaktadır. Bu tür bütüncül bir yaklaşım, gençlerin müzikle olan ilişkisini derinleştirerek onları daha üretken ve paylaşımcı bireyler olarak destekleyecektir. Öte yandan, sanat ve müzik kültürünün gelişmiş olduğu bireylerin, duygusal ifadelerini sağlıklı yollarla ortaya koyabilmeleri sayesinde daha yaratıcı ve üretken oldukları vurgulanmalıdır. Bu bireyler, ruh sağlığını destekleyen bu tür kültürel faaliyetler aracılığıyla stres ve öfke gibi olumsuz duygularla daha etkin biçimde başa çıkabilmekte; bu da şiddet gibi riskli davranışlardan uzak durmalarına katkı sağlamaktadır. Dolayısıyla, sanat ve müzik kültürü yalnızca bireysel gelişimi desteklemekle kalmamakta, aynı zamanda toplumsal uyumun ve barışın inşasında da önemli bir rol üstlenmektedir.” şeklinde sözlerini tamamladı.

Yorumlar