Ali Rıza Bayzan Ali Rıza BayzanSufi ile Terapist

Toplu intihar olayı, yaşamın anlamı ve sufi öğretisi

06 Şubat 2021 Cumartesi
Toplu intihar olayı, yaşamın anlamı ve sufi öğretisi
Toplu intihar olayı, yaşamın anlamı ve sufi öğretisi
Birkaç gün önce Manisa'da 3 gencin toplu intiharı pek konuşulmadı Türkiye'de. Halbuki toplu intihar çok ender rastlanan bir durumdur. Son 10 yılda hatırladığım sadece birkaç toplu intihar vakası olmuştu ülkemizde.
Ekim 2014'te Mehmet Pişkin'in intiharı çok konuşulmuştu. Sosyal medyada intihar konulu bir veda videosu yayımladıktan sonra canına kıymıştı Pişkin. Ancak bana sorarsanız bu 3 gencin birlikte intiharı çok daha kritik.
İntihar üzerine yapılan araştırmalar büyük çoğunlukla psikolojik sorunlara işaret ediyor. Bu sorunlar ağır depresyondan varoluşsal boşluğa kadar geniş bir yelpazeye yayılıyor.
Manisa'daki gençlere bakarsak hepsinin işi gücü var, sağlık sorunları yok, yalnızlık dertleri yok, iyi bir sosyal çevreleri var, istikbal vadeden ilişkileri de var. Bu bakımdan Pişkin ile benzeşiyorlar. Arkalarında bir video bırakmak açısından da benzeşiyorlar Pişkin vakası ile. Bir farkla Pişkin yaşamın anlamını kaybettiğini için intihar edeceğini vurguluyordu videoda. ( Pişkin'e dair yazım: www.facebook.com/photo?fbid=10154671606380231 ) Manisa'daki gençler açık bir gerekçe belirtmiyor sadece bir veda videosu bırakmışlar.
Medyada yer alan bilgilere bakarsak Manisa'daki gençler uyuşturucu da kullanmışlar. Bu durum eğer arkadaş kurbanı olmak değilse yüksek olasılık yaşamın anlamını kaybetmekten kaynaklı bir durum. Yaşamın anlamını kaybetmeyi varoluşsal boşluk olarak tanımlar ünlü psikoterapist Victor Frankl. Frankl bu konuya kapsamlı ve derinlikli biçimde araştırmış ve logo-terapi adıyla bir sistem de geliştirmişti.
Varoluşçu filozof Sören Kierkegaard (ö. 1855) "umutsuzluk, ölümcül bir hastalıktır" der eklemek lazım "anlamsızlık da ölümcül bir hastalıktır".
Peki ama anlamsızlık girdabından çıkmak için Frankl bize ne öneriyor? Frankl bize yaşamda evrensel ve kalıcı bir anlam olmadığını söylüyor, peki ya o zaman logo-terapi yani anlam-terapisi'nin nasıl kurucusu oluyor Frankl? Frankl bize evrensel değil gündelik kalıcı değil geçici anlamlar üretmemiz gerektiğini söylüyor. (V. Frankl, İnsanın Anlam Arayışı, çev., S. Budak, Ankara 1995, Yalom'un tezi de Frankl'dan farklı değildir, şu yazıma bakılabilir: www.facebook.com/arbayzan/posts/10163572172565231 )
Sufilerin terapistlerden farkı şu: Sufiler insanı iyileştirmek için sadece akıl ve duyular üzerinden gitmenin yeterli olmadığını insanın kalbini de ele almak gerektiğini vurgular. Sözün özü insan, kalbini harekete geçirmeli ki yaşamın anlamını kendi içinde bulabilsin. Çünkü yaşamın anlamı aklın ya da duyuların konusu değil, kalbin konusu. Bize kalbi harekete geçirecek programlar, reçeteler, egzersizler lazım, sufiler bunları veriyor zamanın ruhuna uygun olarak gündelik yaşamda uygulanabilecek etkinlikler de eklemek gerek tabi.
Sufi ile Terapist, Terapistin Sufi Olursa ve Aklı Karışık adlı kitaplarımda etraflıca ele almıştım bu konuları.

Ali Rıza Bayzan - Mistikalem.com

instagram: alirizabayzan

twitter: @arbayzan

facebook: Ali Rıza Bayzan