Osmanlı Tarih Literatürü tanıtıldı
İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) , Osmanlı tarihçiliği alanındaki en kapsamlı eserleri içeren "Osmanlı Tarih Literatürü" adlı altı ciltlik eseri araştırmacılara tanıttı. Mehmet Serdar Bekar ve Veysel Bulut tarafından hazırlanan eserin editörlüğü Prof. Dr. Cengiz Tomar yaptı.
Osmanlı Tarih Literatürü , Osmanlı Devleti'nin altı yüz yıllık tarihi süreci boyunca, kıtalar arası bir coğrafyada kaleme alınmış tarih yazımına dair açıklamalı bir biyo-bibliyografyayı bir araya getiriyor.
Çalışma, 14. yüzyıl başlarından 20. yüzyıl başlarına kadar Anadolu, Balkanlar, Doğu Avrupa, Kafkasya, Kırım, İran'ın batısı, Orta Doğu ve Kuzey Afrika gibi geniş bir coğrafyada ortaya konulan telif ve tercüme tarih eserlerini, bu eserlerin yazarlarını ve bağlı oldukları entelektüel bağlamları sistematik biçimde tasnif ediliyor.
Eserde yer alan bilgiler yazar adı ve eser başlığının yanı sıra ilgili metinlerin içeriği, dönemi, dili, konusu, yazma nüshaları, baskıları, başka dillere tercümeleri ve varsa diğer kaynaklarla ilişkileri gibi çok yönlü açıklamalarla destekleniyor.
Kapsanan eserlerin büyük bir bölümü Osmanlı siyasi tarihine dair olmakla birlikte İslam tarihi, dünya tarihi, düşünce tarihi, şehir tarihi, arkeoloji, nümismatik, hatırat ve seyahatnameler gibi farklı disiplin ve türlerde tarihle doğrudan veya dolaylı biçimde ilişkili eserleri de içeriyor.
Osmanlı Tarihi konusunda telif ve tercüme tarih eserlerini, bu eserlerin yazarlarını ve entelektüel bağlamlarını içeren eserin tanıtım toplantısı IRCICA'nın Cağaloğlu'ndaki Genel Direktörlük binasında gerçekleştirildi.
Prof. Dr. Kılıç: Tüm Tarihçilerin yararlanacağı zengin bir kaynak
IRCICA Başkanı Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç, uzun yıllar emek vererek kitabı hazırlayan Mehmet Serdar Bekar ve Veysel Bulut'un eserin gerçek kahramanları olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Kılıç, eserin 13 binden fazla yazma esere müracaat edilerek oluşturulduğunu belirterek, "Her yönüyle iktisat tarihçilerinin, tasavvuf tarihçilerinin, siyasi tarihçilerin, müessese tarihçilerinin herkesin istifade edeceği çok zengin bir kaynak oldu." değerlendirmesini yaptı.
Çalışmanın ilim dünyasında yerini bulduktan sonra İslam Araştırmaları Merkezi'nin (İSAM) "İslam Ansiklopedisi" gibi elektronik ortamda da erişime açılmasının planlandığını aktaran Kılıç, "Bu çalışma bir tefekkür kitabı değil, bir müracaat kitabı olduğu için araştırmacıların istifadesine sunmak üzere, elektronik versiyonunu da inşallah bir yıl içerisinde hazırlamayı düşünüyoruz. Böylece elektronik ortamda da insanlar arama tuşuna basarak, bu kitabın içerisinden şahıs adı, bölge adı gibi aradıkları her bilgiyi bulabilecekler." ifadelerini kullandı.
Mehmet Serdar Bekar: Çalışma bir külliyat niteliği taşıyor
Eseri hazırlayanlardan Mehmet Serdar Bekar, çalışmada Osmanlı Devleti'nin hüküm sürdüğü zaman ve zemin zarfında, tarih konusunda kaleme alınmış telif veya tercüme eserlerden ve müelliflerinden, kronolojik bir tertipte bahsedildiğini anlattı.
Mehmet Serdar Bekar, "Altı yüz küsur yıllık uzun bir zaman diliminde, üç kıtaya yayılmış, çok geniş bir coğrafyada tarih konusunda yazılmış ve günümüze metinleri veya en azından isimleri, kütüphaneler, kataloglar, biyo-bibliyografi kaynaklar yoluyla ulaşmış ve bizim de bu kaynakları tarayarak tespit edebildiğimiz yazma ve baskı, bütün kitap, risale ve makaleler bu çalışmaya alınmıştır. Bu bağlamda çalışmanın bir külliyat niteliği taşıdığı söylenebilir." dedi.
Osmanlı Devleti'nin siyasi tarihinin, külliyatın en önemli kısmını oluşturduğunu vurgulayan Bekar, çalışmada farklı disiplinlerde bizzat tarih biliminin sorgulandığı eserlerin yer aldığı bilgisini paylaştı.
Yazılan eserlerin çoğunluğunun Türkçe ve Arapça olmakla beraber, Osmanlı toplumunda yaşayan diğer kavimlerin dillerinden eserlerin de tespit edildiğini belirten Bekar, "Müelliflerin ve eserlerin Osmanlı kimliklerini tespit için, özellikle bölgenin Osmanlı hakimiyetinde olduğu süre esas alınmış, bu süre haricinde kalan eserler çalışmaya dahil edilmemiştir. Bunun tek istisnası, Osmanlı'nın son dönemi hakkında, cumhuriyet devrinde yazılmış, bizzat yazanın kendi hatıralarından, izlenimlerinden veya tuttuğu günlüklerden oluşan, velev ki yeni harflerle basılmış olsun, hatıralar, anı ve günlükler de sürekliliğin, devamlılığın gösterilmesi açısından çalışmaya dahil edildi. Müelliflerin kimlik tespitinde ve biyografilerinin yazılmasında, bugüne kadar çeşitli dillerde kaleme alınmış ansiklopediler, biyo-bibliyografik eserler, hatırat gibi çeşitli kaynaklar kullanıldı. Bunun yanında, haklarında bu tarz eserlerde hiçbir bilgi verilmemiş kişiler için, Osmanlı arşivi en önemli bilgi kaynağımız oldu. Meşihat arşivi, diğer bazı kurum arşivleri, özellikle vefat tarihleri için bazı gazetelerin dijital arşivlerinden faydalanıldı. Birkaç müellifin vefat tarihini öğrenmek için de hayattaki akrabalarıyla iletişim kurduk." dedi.
Bekar, "Osmanlı Tarih Literatürü'nde 4 bin 351 müellif ve 13 bin 335 eser tespit edildi. İncelenen yazma eserlerin tespit edilebilen nüsha sayıları 22 bin 18 oldu. Bu nüshalar yurt içinde ve dışında yer alan 470 ayrı koleksiyondan tespit edildi. Bu koleksiyonların İstanbul'da bulunanlarının birçoğu bizzat gidip incelendi. İstanbul haricindekiler ise bir kısım kütüphane kataloglarından, biyo-bibliyografik eserlerden ve dijital ortamlardan incelendi." diye konuştu.
Veysel Bulut: Eserin her cildi titiz bir çalışmanın neticesi
Eseri hazırlayanlardan Veysel Bulut, geniş hacimli çalışmanın hazırlık safhasının 2017'de başladığını, uzun yıllara yayılan yoğun bir emeğin ürünü olarak ortaya çıkan ansiklopedik eserin ilim dünyasına kazandırılmış olmasından büyük memnuniyet duyduğunu söyledi.
Eserin tamamlanmasına katkıda bulunanlara teşekkür eden Bulut, "Bu hacimde bir eser hazırlarken ona malzeme toplamak ve toplanan malzemeye ulaşmak sadece mesai saatleri arasındaki zaman dilimi içinde çalışarak yapabileceğiniz bir iş değildir. Süleymaniye Kütüphanesi'nde çoğu zaman gece geç vakitlere kadar çalıştık. Pandemi sırasında kütüphane tarafından şahsıma özel bir çalışma düzeni sağlandı. Böylece bütün hafta boyunca çalışmaları sürdürme imkanı buldum." ifadesini kullandı.
Bulut, nüshaların karşılaştırılması sırasında her eserin biyografik kaynaklarının tarandığını, literatürde veya kütüphane kataloglarında yer alan hatalı bilgilerin düzeltildiğini belirterek, "Eserin her cildi yıllara yayılan emeklerin, fedakarlığın ve birlikte yürütülen titiz bir çalışmanın neticesidir. Bugün burada bu emeğin ilim dünyasına kazandırılmış olmasını görmek hepimiz için ayrı bir mutluluktur. Hepinize teşekkür eder, eserin araştırmacılar için verimli bir başvuru kaynağı olmasını dilerim." dedi.
Açılış konuşmalarının ardından esere ilişkin değerlendirmelerini paylaşan Prof. Dr. Mehmet İpşirli, "Daha önce IRCICA bilim literatürüne bir başlangıç yapmıştı. Bu çalışma da bir geleneğin devamı şeklinde hazırlandı." dedi.
Prof. Dr. Abdülkadir Özcan emeği geçenlere tebriklerini sunmak istediğini belirterek, "Bir defa bu tür çalışmalar zor ve mayınlı bir tarlaya girmek gibidir. Çünkü eksiksiz yapmanın imkanı yoktur diyebilirim. Organizma gibidir ve sürekli yenilenmesi gerekir." görüşünü paylaştı.
Esere ilişkin bilgiler veren Özcan, "Benim bu tür eserlerle karşılaşmam öğrencilik yıllarına uzanır. Ben Arap-Fars kökenliyim, daha sonra tarih bölümüne geçtim. Tarih bölümüne geçerken de o zamanlar bir baraj dersi olan bibliyografya dersleri bir üst sınıfa geçmek için şarttı. Eski çağ, yeni çağ, orta çağ, yakın çağ ve bibliyografya alanı derslerini vermeniz gerekirdi." şeklinde konuştu.
Ömrü altı yüz yılı aşan bir Osmanlı Devleti'nin her bölgesinden yazma eserlere ulaşmanın kolay olmadığını altını çizen Özcan "Bu bizim eksiğimizdi. Evet biz yaptığımız çalışmalarda daha çok İstanbul merkezli veya Anadolu Rumeli merkezli çalışmalar üzerinde dururduk. Asya, Afrika'da yapılmış çalışmaların dünya yazmalarının da burada bulunması beni mutlu etti. Hatta yaptığım bazı çalışmalar, yazdığım bazı makale ve maddelerde buna baktıktan sonra eksiklerimi gördüm. Ve bazı yazılarımı güncellerken hemen kullanmaya başladım. Bu yönüyle hakikaten tekrar takdir ve tebriklerimi belirtmek isterim." diye konuştu.
Prof. Dr. Erhan Afyoncu: Türkçeyi bilim dili yapan Osmanlıdır
Prof. Dr. Erhan Afyoncu, IRCICA ile 1988'den yüksek lisans tezini yazarken Süleymaniye Kütüphanesi'nden aldığı mikrofilmleri tab ettirmek ihtiyacı dolayısıyla tanıştığını, daha sonra da yıllarca hem arşiv hem yazmalar üzerine çalıştıklarını anlattı.
Afyoncu, IRCICA'nın astronomi, matematik, coğrafya gibi çeşitli alanlarda eserler yayınlayarak literatüre büyük katkılar sağladığını belirterek, "Türkçeyi bilim dili yapan Osmanlıdır. Biz bunu IRCICA'nın yayınladığı eserlerdeki istatistikler sayesinde net ispat ediyoruz. Çünkü bakıyorsunuz belli bir dönemde Arapça Farsça gelen kitaplar 16. yüzyıldan itibaren Türkçeleşiyor. IRCICA'nın o derlemesi olmasaydı bizim o sözümüzü de, o mevzuyu anlatmamız da mümkün olmazdı." dedi.
Eserin kataloglama konusunda önemli bir el kitabı olduğunu, büyük emeklerle hazırlandığını dile getiren Afyoncu, "Yapılan devasa, çok büyük bir iş. Bir an önce dijitale de açılırsa bu da hem eserin yenilenmesini sağlayacak hem de istifade alanlarını genişletecektir." görüşünü paylaştı.







Yorumlar