Işık dili: Evrenin genetik tohum bilgisi
IŞIK DİLİ VE TOHUM BİLGİ
''Işık dili, bir kuantum gıdası gibidir ve ruha ilahi yapısını hatırlatır''
Evrenin genetik tohum bilgisinin dili hakkında; "ışık dili" terimini kullanmamız yanlış olmaz.
Işığı, bir bilgi olarak düşünelim, Işık Dili; fiziksel gerçekliğe taşınmak için etherik bir kanaldan akan kodlanmış mesajların, DNA'mızda karşılık bulan frekanslarıdır. Böylece 'Tohum Bilgi'yi kapsayan ve biyofoton yayan molekülleri ile DNA’lar, sözlü iletişimin kodlamasını ve tüm dillerin kaynağını içlerinde saklarlar.
Dualar ve Esma'ların zikri, bu nedenle, ayrı bir yüksek aktivasyon etkileşimi kurmaktadır.

Hermetik gelenekte, Evrende her ses ve harf, titreşimsel bir tohum taşır. Kelimeler, içerdiği anlamdan fazlası, kozmosla frekans ve enerji aktarımı için birer kapı haline geçebilir.
Kutsal kelime, ses ve sembollerin bilince aktarılması, DNA'yı ayrıca aktive eder, şifa ve ruhsal büyüme sağlar.
DNA’mız, biyoplazmik enerji alanımızın aurası ile ilişkili biçimde, doğal bir frekansla titreşir. Yaydığı ahenkli biyofotonik frekanslarla; "Verici" ve ayni zamanda da "Alıcı" biçiminde bilgi işlem yapmaktadır.
Hücrelerimiz saf inanç, sevgi ve birlik bilinci seviyesinde titreştiğinde, ışık dilinin akışını yakalar. Ancak, akaşik kayıtlardan yansıyan kadim dil için, tam olarak şu sabit söz öbekleridir diye bir öğreticilik yapma imkanı kurulamaz, soniği kişiseldir. ''Işık dili'' öğretiyorum diyerek, manasız sesler öğretmeye çalışmak mümkün değildir. Yüksek bir güç, bu kodların, içimizde ne zaman veya nasıl harekete geçeceğine karar verir.
Bir ışık dili aktivasyonunun gerçekleşmesini sağlamak, yaşam ve düşünce tarzımıza ve yürüttüğümüz felsefi ve ruhani etkileşimlere bağlıdır.

Unutmayalım ki; ''Tohum bilgi, ışık dilindedir" Vücudu ilme, zekası felsefeye, ruhu inanca, can'ı ise ezoterizme dayanarak gelişir ve parlar.
Işık dili, bazen bu kodların kozmik hafıza ile olan ilişkisinden doğan yüksek varlıkla senkronize olarak, koruma, iç bilgi ve sezginin yükselişini sağlar.
DNA'mızın bilgi işlem sistemi, mikro düzeyde olmasına rağmen, devasa bir üst sistemle iletişimin muhteşem biçimi halinde, bilgi transferi yaparak, boyutlar arasında köprüler kurabilir.
Bilgiyi elektromanyetik rezonansla alıp, özümleyerek işler, biyodijital bir internet sistemi halinde, kelimeler ve düşüncelerle bile yeniden programlanabilen bir özelliğe sahiptir.
Yaşamın ilksel sırrını barındırırken, biriktirdiği verileri gelecek nesillere iletir. Genlerimizde mevcut biyolojik şifreleme dili ise, insan dillerinin en eski formlarına uzanır.
Bu biyoplazmik ışınım, ya da ışığa sahip olan, ayni zamanda, tohum bilgi ile ilişkili ve birleşmiş tüm dillerle, bilgilerin yazılı bulunduğu DNA'ya, bir tür lazer ışını iletildiğinde; DNA, özel kodlara sahip ve ses frekansı ile gönderilebilen kısa kelimeleri dışarıdan bir kodlama ile alabilmektedir.
Çünkü, protein sentezi yapmakla görevli kısmının dışında, geriye kalan DNA bölümü, radyo dalgalarına ve modüle edilmiş lazer ışınlarına son derece ilgilidir. Bu durumda, DNA’yı bilgi aktarımına tabi tutma olasılığı söz konusudur. Ancak, böyle bir aktivasyonda, ''sarmal sayısı'' değişmez, yalnızca hücre programlama mümkün hale gelebilir.
DNA, bilgi işlem Biyoçipine benzer. Moleküllerinin her biri, kıvrılmış hali ile değil de, düz bir anten gibi olsaydı, tek tek 140 megahertz civarında bir frekans ile titreştikleri görülürdü. Bu biçimde, moleküler yapımıza enerji ve bilinç veren bilgileri alıcı gibi yakalayabilmesi, yeni kapılar açar. Bu titreşimler yardımı ile, aktivasyona açık oluşu, tüm meditatif çalışmaların ve ibadetlerin bütünsel yararına dikkatimizi çekecektir. Zihnimizi çeşitli düşüncelerden susturup, saf, dingin ve sevgiyle titreştiğimiz zamanlarda; yüksek boyutlardan enerji akışı sağlanmaktadır.
Ayrıca, nöronlar arasında dikkat çekici bir iletişim biçimi vardır. Bu iletişim biçimi; ışığı içerir, nöronlar ışık üretir ve bunu birbirlerine mesaj göndermek için kullanırlar. İşte bu ''ultra-zayıf foton emisyonu'', kısaca 'Biyofoton'dur. Nöronlar, morötesi ve kızılötesi dalga boylarında ışık üretirler. Biyofotonlar, nöron hasar gördüğünde, onarım yapabilirler.
''DNA’mız tek kullanımla kodlanarak kapatılmamış ve farklı düzeylerde kodlanabilecek, biyolojik dile sahip, organik bir süperiletkendir!''

Kur'an-ı Kerim'den, Yasin suresi'nin 12. Ayeti'ne baktığımızda; ''Muhakkak ki Biz, ölüleri diriltiriz. Ve takdim ettiklerini ve onların eserlerini yazarız. Ve herşeyi İmam-ı Mübin'de (apaçık bir kitap'da) saydık (kaydettik) '' ifadesi ile; Moleküler hafıza bilgisi yazılımının, topluca saklı olduğuna ve kıyametin haşr zamanı, topraktan ayni genetik kodlamaları ile, tekrar varlık bedenlerinin meydana çıkacaklarına işaret ediyor olabilir.
DNA’mıza kayıtlı dijital kod, inanılmaz yoğun bilgi gizlerken, insan genomunda, üç milyar paketlenmiş harf, tüm biyolojik özelliklerimizi, ilahi emirle yönetmektedir.
Ayni ayette, Levh-i Mahfuz anlamlı kelimenin, İmam-ı Mübin kelimesi olarak kullanılması ise, apayrı bir mana, derin bir ''ana bellek'' izlenimi taşımaktadır.
Holografik hafızalı tohum bilgi deposu olan DNA’mızla, çok boyutlu varlık olma bilinci içinde, yüksek frekanslı hislerin, ışık dilindeki en güzel anlam bütünlüğüne ulaşmamız dileği ile.
Ferda Ercan Uyulan - Mistikalem
www.facebook.com/okultizmveenerji
www.facebook.com/karanliginmesaji
- 06 Ekim 2025
- 22 Eylül 2025
-
19 Eylül 2025
3I/ATLAS, Kuyrukluyıldızlar ve Asteroitler: Geçmişten Geleceğe Bir Gizem ve Tehdit
- 05 Eylül 2025
- 20 Ağustos 2025
- 12 Ağustos 2025
- 05 Ağustos 2025
- 21 Temmuz 2025
-
14 Mart 2025
14 Mart 2025 Kanlı Ay Tutulması ezoterik anlamı ve burçlarda etkileri
- 12 Mart 2025
- 21 Şubat 2025
- 25 Ocak 2025