Resmi hac: Diyanet’in ayrılan kontenjanı içinde isteyenler kura ile belirleniyor; bu kayıt Diyanet’in organize ettiği hizmet ve belgelendirmeyi kapsıyor.
Gayrı resmî / ticari hac: Turizm şirketleri “kurasız hac”, “özel hac” veya “kura çıkmayanlar için” gibi başlıklarla paketler satıyor; bu paketlerle kişiler Suudi Arabistan’a gidip haccı fiilen yerine getirebiliyorlar, ancak bu yol Diyanet’in resmi kontenjanına dahil olmuyor.
Reklam Kurulu'dan bir "kurasız hac" reklamı açıklaması daha
Ticaret Bakanlığı, Reklam Kurulunun vatandaşların dini ve manevi duygularını istismar eden nitelikteki tanıtımları incelediğini belirterek, ihlali tespit edilen 4 firma hakkında idari para cezası ve reklam durdurma kararı uygulandığını açıkladı.
Bakanlıktan yapılan açıklamada, hac ibadetine yönelik hizmetlerin, Türkiye'de tahsis edilen hac kontenjanı kapsamında ve ilgili mevzuatta belirlenen esaslar doğrultusunda yetkili seyahat acenteleri aracılığıyla yerine getirildiğine dikkat çekildi.
Hac faaliyetlerinin temel esasları ile hacı adaylarının belirlenme usulünün, Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulunca belirlendiği ifade edilen açıklamada, her yıl alınan kararlar doğrultusunda, hac kayıtlarını yenileyen veya ilk kez ön kayıt yaptıran vatandaşlar arasından, konaklama tercihleri ve ön kayıt yılları dikkate alınarak kura yöntemiyle hacı adaylarının belirlendiği hatırlatıldı.
Açıklamada, Türkiye'ye tahsis edilen kontenjan dahilinde hac vizesiyle ibadetini yerine getiren vatandaşların, yasal ve güvenli şekilde ibadetlerini ifa ettikleri vurgulanarak, "kurasız hac", "özel hac vizesi" gibi aldatıcı reklamlar nedeniyle vatandaşların ticari veya turist vizeleriyle kutsal topraklara yönlendirilmeye çalışıldığına işaret edildi.
Bu durumun hac ibadetinin ifa edilememesi, konaklama ve ulaşım hizmetlerinden yararlanamama, sağlık hizmetlerinde mağduriyet ve sınır dışı edilme gibi ciddi sonuçlara yol açtığının altı çizilen açıklamada, "Bu çerçevede, vatandaşlarımızın dini ve manevi duygularını istismar eden nitelikteki tanıtımların, Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu tarafından titizlikle incelenmesine devam edilmektedir. Kurulun 362 sayılı toplantısında alınan karar kapsamında, 'özel hac vizesi', 'kurasız hac' gibi mevzuatla belirlenen usuller dışında yapılan yanıltıcı tanıtımlar nedeniyle tespit edilen 4 firma hakkında idari para cezası ve reklamları durdurma kararları uygulanmıştır. Ticaret Bakanlığı olarak, vatandaşlarımızın dini hassasiyetlerini istismar ederek mağduriyet oluşturan her türlü aldatıcı reklam ve tanıtıma karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdürmekteyiz. Bakanlığımız, tüketicilerin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve güvenilir ticari iletişimin tesis edilmesi amacıyla yürüttüğü denetimleri, hiçbir istisnaya mahal vermeksizin, titizlikle sürdürmeye devam edecektir." denildi.
Resmi açıklamalara rağmen Gayrı Resmi Hac Sürüyor
Bu yılın Mart ayında Hac ve Umre Kurulunca, Diyanet İşleri Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenlenmiş ve Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulu üyesi, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan, "hac ibadetinin güçlü bir organizasyon gerektirdiğini kaydederek, “1979 yılından bu yana hac organizasyonu düzenleyen Diyanet İşleri Başkanlığı, vatandaşlarımızın sağlık ve güvenlik şartları içerisinde, usulüne uygun bir şekilde hac yapabilmesi için gerekli tüm tedbirleri almaktadır.” açıklaması yapmıştı.
Hac ve umre organizasyonu ile ilgili temel kararlar ve politikaların; Diyanet İşleri Başkanının başkanlığında, Hazine ve Maliye, İçişleri, Kültür ve Turizm, Sağlık, Ticaret, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlıklarından birer Bakan Yardımcısı ile Dışişleri Bakanlığı üyelerinden oluşan Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulu tarafından belirlendiğine işaret eden Alpaslan, Diyanet İşleri Başkanlığının ve yetkili seyahat acentalarının, hac hizmetlerini devletimizin izzeti ve milletimizin onuruna yaraşır bir şekilde gerçekleştirdiklerini, hizmet kalitesini sürekli artırarak vatandaşların hac ibadetini her yönüyle en güzel şekilde yerine getirmeleri ve evlerine huzur içinde dönmeleri için azami gayret gösterdiklerini vurgulamıştı.
Ancak onlarca yıldır bu konuda resmi açıklamalara rağmen pek çok vatandaşın gayrı resmi yollarla Hacı olmaya gayret etmesi dikkat çekiyor. Diyanet’in açık fetvasına rağmen bazı turizm firmaları “kurasız (çekilişsiz) hac” programlarıyla kayıt alıyor; Suudi kota uygulamaları, Diyanet açıklamaları ve Ticaret/Bakanlık uyarıları arasındaki çelişkiler, hem fıkhî hem hukuki hem de tüketici güvenliği boyutlarında ciddi soru işaretleri doğuruyor.
“Kurasız Hac” Tartışması: Kura Bekleyen Milyonlar, Özel Vizeler ve Dini–Hukuki Çatışma
2025 hac dönemi öncesinde Türkiye’de kayıt yenileyen ve yeni başvuranların sayısı milyonları bulurken, resmi kontenjan ülkeye yılda yaklaşık 80–85 bin hacı düşmesiyle sınırlı kalıyor. Bu tıkanıklığı fırsat bilen bazı turizm şirketleri “kurasız hac”, “özel vize” veya “kontenjan satın alma” iddiasıyla paketler satıyor; Diyanet Din İşleri Yüksek Kurulu, kurası çıkmayanların hacca gitme adına yalan beyanla verilen vizelere başvurmasını dinen caiz bulmadığını net biçimde duyurdu. Resmî kurumlar ve tüketici koruma organları da vatandaşları uyarıyor.
Kota nasıl belirleniyor?
Suudi makamları ülkelere verilen hac kontenjanını büyük ölçüde her ülkenin nüfusuna göre düzenliyor; pratikte “ülke nüfusunun binde biri” (ya da benzer mekanizmalar/bireysel anlaşmalar) biçiminde anılan bir yaklaşım olduğuna dair genel kabul var, ancak uygulama yıllara, ikili ilişkilere ve Suudi politikalarına göre değişebiliyor. 2025’te Türkiye’ye tanınan kontenjan yaklaşık 84–85 bin civarındaydı; buna karşılık resmi ön kayıt/yenileme sayısı 1,8 milyon düzeyinde bildirildi. Bu, bekleme sürelerini ve rekabeti tırmandırıyor.
Kaynaklarla somut sayılar: Diyanet 2025 kuralarına ilişkin açıklamada kuraya giren ön kayıtlı sayıyı 1.849.584 olarak verdi; aynı açıklamada ülkeye tanınan kontenjan da yaklaşık 84–85 bin olarak anıldı. (diyanet.gov.tr)
Diyanet’in fıkhî yorumu: DİYANETİN KURASIZ HAC FETVASI
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun kotasız hacla ilgili soruya verdiği yanıtın özü şudur: Hac belirli şartlarda (zaman, mekân, zamana bağlılık vs.) yapılan bir ibadettir; şartları taşıyan kişi hacca gitmişse fıkhî bakımından ibadet şeklen geçerlidir. Ancak kuraya dahil olmadan gitmek için “farklı meslek vizeleri” alıp bunu gerçekleştirmek, yalan beyan ve dolayısıyla dinen caiz değildir. Kurum, yalan söyleyerek ya da başkalarının haklarını gasp ederek hacca gitmeyi eleştiriyor; bunun İslam ahlakıyla bağdaşmadığını vurguluyor. (Şoför veya kasap gibi mesleki olarak gerçekten gidip görevini icra eden kişiler farklı değerlendirilir.) (kurul.diyanet.gov.tr)
Turizm firmalarının savunması ve uygulama pratikleri
Bazı tur operatörleri “kurasız hac” servislerini şu argümanlarla pazarlıyor:
Suudi yönetiminin bazı vizeleri özel kuruluşlara/ara bağlantılara verdiği, dolayısıyla para karşılığı “özel vize” temin edilebildiği, Kura bekleme listesi çok uzun olduğu için (milyonlarca başvuru içinde) haklı bir mağduriyet olduğu ve vatandaşların bu mağduriyetten kaçınma talebi olduğu,
Firmaların “hiç kimsenin hakkını gasp etmeden” ve yasal/uluslararası bağlantılarla hizmet sunduğu iddia ediliyor.
Bu ilanlarda görülen pratikler arasında “özel vize temini”, konsolosluk veya aracı kuruluş ilişkileriyle Mekke’ye giriş vaatleri, farklı ücret/kategori seçenekleri ve yüksek fiyat talepleri yer alıyor.
Hukukî ve düzenleyici anlamda neler oluyor?
Diyanet ve Suudi makamlarının açıklamaları, Türkiye’den hac için Mekke’ye girişin esasen ülke kontenjanları ve resmi düzenlemelerle gerçekleştirildiğini; dolayısıyla kurasız/kaçak yollarla hacca gitmenin pratikte mümkün olmayabileceğini savunuyor.
Hukuken; tüketici haklarına ilişkin mevzuat, yanıltıcı reklam, sözleşme ve vize/sınır geçiş işlemlerinde sahtecilik/iddiaları gündeme geldiğinde Türk ceza ve idari mevzuatı uygulanabilir. Ayrıca Suudi sınır/idari kuralları sonucu “vizesiz” giriş yapanların Suudi tarafınca sınır dışı edilme ya da Mekke’ye alınmama riski vardır.
Kaç kişi “gayrı resmî” hacca gidiyor?
Resmi rakamlar açık: 2025 için kuraya giren 1,849,584 kayıtlı aday ve ülke kotası ~84–85 bin. “Gayrı resmî” (kura dışı) hacca gidenlerin net sayısı kesin olarak tespit edilemiyor; bazı haber ve köşe yazılarında farklı tahminler, 2022–2023 dönemlerinde 1 milyon civarı veya daha yüksek sayılarla ilgili iddialar dolaştı ancak bunların büyük kısmı doğrulanmamış tahminlerdir. Resmi makamlar genelde “hac vizesi olmayanların Mekke’ye girişine izin verilmediğini” bildiriyor; dolayısıyla etkili/unutturulmuş büyük çaplı kaçak aday akışı olduğu iddiaları dikkatle değerlendirilmelidir. Özetle: resmi + doğrulanmış kaynaklar kullanıldığında resmî kontenjan dışı kesin sayılar belirsizdir.
“Resmî” ile “kurasız” arasındaki fiyat farkı
Piyasada 2025–2026 dönemine yönelik hac paket fiyatları geniş bir aralıkta görülüyor. Resmî Diyanet organizasyonlu/arasız programlar ile özel firmaların sunduğu paketler arasında hizmet standardı, konaklama, uçuş sınıfı ve rehberlik gibi farklar beraberinde fiyat farkı çıkarıyor. Örnek fiyat aralıkları:
Özel firmaların web sayfalarında “kurasız” paketler için (2025 örnek ilanları) bazen 10.000 USD civarından başlayan paketler; lüks/özel vizeli iddia eden paketlerde 20.000–26.000 SAR (veya daha yüksek) gibi rakamlar bulunuyor. Bu fiyatlar firma ve kapsamına göre önemli ölçüde değişiyor.
“Kurasız” paketlerin daha pahalı olmasının nedenleri arasında aracı ücretleri, “özel” iddialı vize temini maliyetleri ve sınırlı kapasitenin fiyatlandırılması gösteriliyor; ancak bu vaatlerin hukuki/geçerlilik riskleri ve sahtecilik riski de yüksektir.
Riskler ve sahtekârlık ihtimalleri
Vize/sınır riskleri: Suudi makamlardan geçerli hac vizesi olmadan Mekke’ye giriş engellenebilir; firmaların vaat ettikleri “özel vize”ler kullanılmazsa müşteriler mağdur olur. (Anadolu Ajansı)
Tüketici dolandırıcılığı: Para ödendikten sonra hizmetin sağlanmaması, sözleşme dışı uygulamalar ve yanıltıcı reklam riski mevcut; Ticaret Bakanlığı uyarıları bunu teyit ediyor. (https://ticaret.gov.tr)
Dini/etik riskler: Diyanet’in doğrudan işaret ettiği gibi yalan beyan veya başkalarının hakkını gasp edecek yöntemlerle hacca gitmenin dinî açıdan sakıncaları var. (kurul.diyanet.gov.tr)
Fıkıh açısından Din İşleri Yüksek Kurulu’nun yaklaşımı belirleyicidir: hacca gitme arzusunu anlamlı bulurken usulsüz yollarla gitmeyi reddeder. Bu fetva, geniş ölçüde klasik usul ve İslam ahlâkı çerçevesinde okunmalıdır. (kurul.diyanet.gov.tr)
Uygulamada çözüm, ülke kontenjanlarının artırılması gibi uluslararası/ikili diplomasi adımları, Diyanet’in kayıt altyapısında şeffaflık ve bekleme yönetimi, ayrıca Türkiye içindeki kapasitenin (daha fazla bütçe/organizasyon) iyileştirilmesi ile mümkün olabilir. Ancak bu değişiklikler uzun vadeli diplomasi ve idari reform ister.
Yani hukuki açıdan "kurasız hac" suç ve günah kapsamında iken fıkhi açıdan fikir ayrılıkları söz konusu. Resmi din makamlarına kurasız hac caiz değil iken, resmi olmayan bazı din otoriteleri kurasız haccı "caiz" görebilmektedir.
Mistikalem'in kurasız hac fetvası:
"Bir mümin bir devlet ile vatandaşlık sözleşmesi yapmışsa, yani ülke vatandaşı olarak o ülkenin vatandaşlık haklarından yararlanıyorsa, o ülkenin tüm vatandaşlarını bağlayan kısıtlama ve yasaklarına da uymak zorundadır. Ülke vatandaşları arasındaki eşitliğe aykırı her davranış, "kul hakkı" ve sözleşmeye aykırı her davranış "suç" teşkil eder. İslamiyet özünde doğruluk ve verdiği söze sadıklık içerir. Bir ülkenin vatandaşı o ülkenin vatandaşlık haklarından (eğitim, hukuk, sağlık vs.) yararlanıyorsa aralarında bir sözleşme olduğunu kabul etmiş demektir. Kurasız hac bu sözleşmeye aykırılık içereceğinden o mümini "kul hakkı" ve "ahdine vefasızlık" noktasına sürükler. Dolayısı ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak yaşayan müminler için bu uygulama caiz olmaz.
mistikalem.com







Yorumlar