Avrupa Birliği ve üye ülkeler, çevreyi kirleten “hızlı moda” endüstrisini vergilerle dizginlemeye hazırlanıyor.
AB’den yeşil yıkamaya ve ucuz ithalata karşı vergi hamlesi
Bir tişört üretmek için 2.700 litre su harcandığını biliyor muydunuz?
Avrupa’da kişi başına yılda ortalama 12 kilo tekstil atığı oluşuyor ve bunların yalnızca yüzde 1’i yeni giysilere dönüştürülüyor. Bu tablo karşısında Avrupa Birliği, “fast fashion” modeline mali fren koyuyor.
2021’e kadar, Shein ve Temu gibi platformlardan 22 eurodan ucuz siparişler Avrupa’ya KDV ödemeden girebiliyordu. AB, artık tüm ithalatlara vergi uygulayarak bu “vergisiz boşluğu” kapattı.
Brüksel, 2026’dan itibaren iki yeni adım atmayı planlıyor:
Her e-ticaret kargosuna 2 euroluk işlem ücreti,
150 euroluk gümrük vergisi muafiyetinin kaldırılması.
Bu sayede, satıcıların siparişleri yapay biçimde bölerek vergiden kaçınmasının önüne geçilmesi ve çevre/işçi standartları düşük üretimlerin denetlenmesi hedefleniyor. 2024 verilerine göre 150 euronun altındaki e-ticaret gönderilerinin yüzde 91’i Çin’den geldi.
Ayrıca (AB) 2024/825 sayılı Direktif, markaların “karbon nötr” veya “eko” etiketi kullanmadan önce doğrulanabilir kanıt sunmasını zorunlu kılacak. Bu düzenleme, greenwashing (yeşil yıkama) uygulamalarına ağır yaptırımlar getiriyor.
Fransa’dan ‘giysi başına vergi’, kuzeyden onarım teşviki
Fransa, 2025 yazında Avrupa’nın ilk hızlı moda vergisini onayladı.
Yeni sistem, çevresel etki ve üretim koşullarına göre değişen kademeli bir giysi vergisi (bonus-malus) getiriyor.
Ultra hızlı moda markaları (örneğin Shein, Primark veya Temu satıcıları), her parça için 5 euro ek vergi ödeyecek. Bu rakam 2030’a kadar 10 euroya çıkacak. Vergi, ürünün fiyatının yüzde 50’sini geçemeyecek.
Amaç, “bir sezonluk” giysilere gerçek maliyetini ödetmek; uzun ömürlü, onarılabilir ve geri dönüştürülebilir ürünleri ödüllendirmek.
Diğer yandan İsveç, Hollanda ve Fransa, tamir kültürünü canlandırmak için KDV oranlarını düşürdü.
İsveç’te giysi ve ayakkabı onarımında KDV yüzde 25’ten 12’ye,
Hollanda’da yüzde 9’a,
Fransa’da ise 2025 itibarıyla yüzde 5,5’e indiriliyor.
Fransa ayrıca “onarım bonusu” sistemiyle, giysisini tamir ettiren vatandaşlara atölye faturalarında indirim sağlıyor. Hedef açık: Bir fermuarı değiştirmek, yeni pantolon almaktan ucuz olmalı.
İspanya yarışta geriden geliyor
İspanya, 2025’ten itibaren tekstil markalarına, ürünlerin dayanıklılığı ve geri dönüştürülebilirliği hakkında bilgi verme ve toplama/geri dönüşüm sistemlerini finanse etme zorunluluğu getirdi. Ancak henüz vergi teşviki veya cezası içeren düzenlemeler bulunmuyor. Bu da ülkeyi Fransa, Hollanda ve İsveç’in gerisine düşürüyor.
İngiltere’de tartışma sürüyor
Bir “peni”lik vergi önerisi ilk kez 2019’da İngiltere Parlamentosu’nda gündeme geldi. Ama hükûmet reddetti. Yine de tartışma sürüyor: artık odak, “üretici sorumluluğu” ilkesinde.
Yani markalar, sattıkları ürün kadar çöp üretiminden de sorumlu tutulacak.
Değişen tüketim alışkanlıkları
Yeni vergiler ve indirimler şimdiden etkisini göstermeye başladı:
Ucuz ithalatın vergilenmesi, yerli perakendecilere rekabet eşitliği sağladı.
Onarım KDV’sinin düşmesi, terzi atölyelerini canlandırdı.
Fransa’daki “giysi başına vergi”, markaları üretim zincirlerini gözden geçirmeye zorluyor.
Avrupa, böylece “daha yavaş ama daha temiz moda”yı teşvik eden yeni bir ekonomik modelin temellerini atıyor.
Uzmanlara göre, bu politikalar kalıcı olursa Avrupa tekstil sektörü, sürdürülebilirlikte dünyanın öncüsü olabilir.Kaynak: Albert Navarro García, Universitat de Girona, The Conversation ES (CC BY ND, 2025).
Kaynak: The Conversation ES’te yayımlanan Albert Navarro García’nın makalesi mistikalem için ChatGPT-5 tarafından düzenlenmiştir.







Yorumlar