Bu yıl doğan çocuklar 150 Yaşını görebilir mi?
150 YILLIK ÖMÜR HEDEFİ İLK ASYA'DA GERÇEKLEŞEBİLİR
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Çin lideri Şi Cinping arasında bir süre önce dünya basınında gündem olan "ömür uzatma" diyaloğu, insan yaşam süresinin gerçekten 150 yıla çıkıp çıkmayacağı tartışmalarını yeniden başlattı. Moleküler Biyoloji ve Genetik Uzmanı Prof. Dr. Kaan Yılancıoğlu, 150 yıllık ömür hedefine ilk olarak Batı'da değil, regülasyonların daha esnek olduğu Asya ülkelerinde ulaşılabileceğini belirtti.
Özel bir üniversitenin Bağımlılık ve Adli Bilimler Enstitüsü Biyogüvenlik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kaan Yılancıoğlu, insan ömrünün uzamasında genetik bilim, biyoteknoloji ve organ yenilenmesinin rolünü değerlendirdi.
Genetiği Değiştirilmiş İlk İnsanlar Çin'de Doğdu
İnsan ömrünün 150 yıla ulaşmasının ilk olarak Çin gibi ülkelerde uygulanabileceğini savunan Prof. Dr. Yılancıoğlu, bunun nedenini Batı'daki sıkı düzenlemelere bağladı. Yılancıoğlu, "Regülasyonlar (düzenleme) Batı’da çok sıkı ama Asya ülkelerinde daha esnek. Genetiği değiştirilmiş ilk insanlar da Çin’de doğdu. Bu nedenle 150 yıllık ömür hedefi ilk olarak Çin gibi ülkelerde uygulanabilir. Orada bilimsel riskler daha serbest test ediliyor" dedi.
Yılancıoğlu, Putin–Şi arasındaki diyaloğun "sadece bir sohbet değil, aynı zamanda bir mesaj" olduğunu ve biyoteknolojinin bu ülkelerde daha hızlı gelişeceğini sözlerine ekledi.
İnsan Yaşam Süresi Son 70 Yılda Uzadı
İnsan yaşam süresinin son 70 yılda belirgin biçimde uzadığına dikkat çeken Prof. Dr. Yılancıoğlu, "1950’li yıllardan beri insan ömrü zaten uzadı. Ortalama yaşam süresi 50’li, 60’lı yaşlardan 83-85 yaşlara kadar çıktı. Yapılan bilimsel çalışmalar, organların dayanıklılığı ve biyoteknolojik gelişmeler dikkate alındığında insan ömrünün 150 yıla kadar uzayabileceğini gösteriyor" diye konuştu.
Amaç Sadece Uzun Yaşamak Değil, Sağlıklı Yaşlanmak
Ömrü uzatma araştırmalarının artık sadece "yaş almak" değil, sağlıklı yaşlanmak üzerine yoğunlaştığını vurgulayan Yılancıoğlu, "Longevity yani uzun ama kaliteli yaşam bilimi, bugünlerde çok revaçta. Artık sadece uzun yaşamak değil, sağlıklı yaşlanmak tartışılıyor. Brian Johnson gibi öncü isimler, her gün 2000’in üzerinde test yaparak vücutlarını sürekli izliyor ve buna göre yaşam biçimlerini düzenliyor" ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Yılancıoğlu, organ nakillerinin geçici bir çözüm sunduğunu, kalıcı çözümün genetik mühendislik ve hücresel yenilenmede olduğunu belirtti. Başkasının organını nakletmenin bağışıklık baskılayıcı tedavi gerektirdiğini ve enfeksiyon riskini artırdığını söyleyen Yılancıoğlu, "Geleceğin çözümü genetik mühendislik ve hücresel yenilenmede. Yaşlanmayı geciktiren moleküller yani senolitikler üzerinde çalışmalar hızla ilerliyor. Japonya’da yeniden diş çıkarmayı sağlayan ilaç denemeleri başladı" dedi.
İnsanların kendi organlarımızı üretme dönemi yaklaşıyor
Gelecekte insanların kendi kök hücrelerinden organ üretmesinin mümkün olacağını belirten Prof. Dr. Yılancıoğlu, "Tissue regeneration dediğimiz doku yenileme teknikleri gelişiyor. IPS teknolojileri sayesinde bireyin kendi hücresinden organ üretmek mümkün hale gelecek. Böylece artık başkasının organını almak yerine kendi organımızı yeniden üretebileceğiz" açıklamasını yaptı.
Ayrıca, genetiği değiştirilmiş hayvanlardan organ nakli çalışmalarının da ilerlediğini kaydederek, "Domuzlarda insan bağışıklık sisteminin tanıyıp saldırdığı proteinler genetik olarak silindi. Yani hayvan kaynaklı organ nakli çok yakın bir gelecekte klinik aşamaya gelecek" şeklinde konuştu.
İnsan ömrünün 150 yıla ulaşmasının 2030’da değil ama gelecek 50 yıl içinde mümkün olabileceğini belirten Prof. Dr. Kaan Yılancıoğlu, "2030 yılı biraz erken. Belki 90’lı yaş ortalamalarına ulaşabiliriz ama 150 yıl için 50 yıl daha gerekiyor. Bugün doğan çocuklar bu gelişmelere şahit olacak. Onların 150 yaşına kadar yaşayabileceğini görebiliriz" dedi.
Sağlıkta Regülasyonlar İlerlemeyi Yavaşlatıyor
CRISPR ve PA (Prime Editing) gibi gen düzenleme teknolojilerinin devrim yaratacağını ancak sağlıkta mevzuatın yavaş olduğunu belirten Yılancıoğlu, "Bozuk genetik materyali çıkarıp yerine sağlıklı genleri takabiliyoruz. Tek bir mutasyonu bile değiştirmek artık mümkün. Ancak bir ilacın klinik uygulamaya girmesi 5 ila 15 yıl sürüyor. Dolayısıyla laboratuvardaki buluşları biz ancak 15-20 yıl sonra klinikte görebiliyoruz" dedi.
Peki bu işin riskli ve etik yönleri nelerdir. Onu da size bir başka haberimizde geniş dosya olarak sunacağız.