Batıl İnançlar kısmen yararlı olsa da büyük ölçüde zararlı
Uzman Klinik Psikolog Sena Kalaz Güven, batıl inançların bireylerin belirsizlikle başa çıkma süreçlerinde nasıl işlev gördüğünü, bu inançların psikolojik, kültürel ve nörobiyolojik temellerini değerlendirerek kamuoyuyla paylaştı.
Batıl inanç, kültürel kodlu nörobiyolojik reflekslerdir
Psikolojik olarak insanlar, kontrol edemedikleri durumlarda anlam arayışı içerisindedir.”
Batıl inançların temelinde insan zihninin belirsizlik karşısında geliştirdiği başa çıkma mekanizmaları yatıyor. Araştırmalara göre, stresli ve öngörülemez olaylar karşısında beyin tehdit algısını azaltmak için bilişsel stratejiler geliştiriyor. Kalaz’a göre bu stratejilerden biri de “nedensellik yanılsaması”: rastlantısal olaylar arasında sahte neden-sonuç ilişkileri kurma eğilimi. Örneğin, sınav öncesi aynı kıyafeti giymek gibi davranışlar, kişiye bilimsel temeli olmasa da öznel bir kontrol hissi sunabiliyor.
Batıl inançlar stresli dönemlerde “psikolojik bir sığınak” işlevi görebilir. 2008 ekonomik krizi sırasında yapılan bir araştırmaya atıfla, belirsizlik yaşayan bireylerin uğurlu objelere ve ritüellere daha sık başvurduğu vurgulandı. Bu sembolik davranışlar, kişinin zihninde güvenlik algısını pekiştirerek kaygıyı düzenleyebilir ve duygusal dayanıklılığı artırabilir.
Aşırıya kaçan ritüeller, karar gücünü zayıflatabilir
Ancak, batıl inançlara aşırı bağımlılığın bireyin öz yeterlilik duygusunu zayıflatabilir. Kendi yetenekleri yerine dışsal faktörlere güvenmek, bağımsız karar alma kapasitesini azaltabilir, Bu durum bilişsel çarpıtmaları tetikleyerek psikolojik esnekliği sınırlayabilir.
Batıl inançların kültürel normlarla da derin bir ilişki içindedir. Sosyal psikoloji araştırmalarına göre; bireyler inançlarını toplumun değerleri ve ritüelleriyle şekillendiriyor. ‘13’ sayısının uğursuzlukla, ‘8’in ise şansla ilişkilendirilmesi gibi örnekler, bu inançların kültürel bağlamda nasıl kök saldığını ortaya koyuyor.
Psikolojik fayda ile bilişsel çarpıtma arasındaki çizgi
Batıl inançların nörobiyolojik temelleri önemli. Beynin dopamin sistemi, ödül beklentisi ve alışkanlık oluşumunda rol oynarken; yüksek kaygı seviyelerinde amigdala ve prefrontal korteks arasındaki iletişimin değişmesi, tehdit algısını artırarak batıl inançlara yatkınlığı yükseltebiliyor.
Özetle, batıl inançlar sınırlı düzeyde fayda sağlayabilir ancak aşırıya kaçıldığında ruh sağlığını olumsuz etkiler. Obsesif-kompulsif bozukluk benzeri ritüeller, bu aşırılığın bir yansıması olabilir.
mistikalem.com