Dansla Gelen Şifa: Anadolu Figürleri Terapiye Dönüşüyor
Halk Danslarıyla Terapi: Anadolu’nun Ritmiyle Şifa
Türk halk dansları, yalnızca kültürel bir ifade biçimi olmanın ötesine geçerek, bedensel ve ruhsal iyileşme sürecinde de kendine yer buluyor. Folklor Eğitmeni ve Uzman Antrenör Aslı Çoban, dansın sahne dışı etkilerini merkeze alan Halk Danslarıyla Terapi Atölyeleri'ni ı hayata geçiriyor.
Modern yaşamın giderek artan stres, anksiyete, yalnızlık ve hareketsizlik gibi sorunlarına karşı alternatif bir çözüm arayan Çoban, Anadolu'nun kadim dans figürlerinden oluşan özel bir terapi yaklaşımı geliştirdi. Türkiye’de ilk kez halk danslarını bir terapötik araç olarak ele alan bu uygulama, kültürel miras ile bilimsel yöntemleri buluşturması bakımından dikkat çekici bir girişim niteliği taşıyor.
Hangi Hangi dansı hangi psikolojik motivasyonu sağlıyor?
Aslı Çoban’a göre, her bir halk oyunu figürü belirli bir psikolojik ya da fiziksel boyutu temsil ediyor. “Zeybek duruşu özgüveni, Halay dayanışmayı, Horon ise bedensel koordinasyonu temsil ediyor” diyen Çoban, bu figürlerin bireylerin içsel dünyasında önemli karşılıkları olduğunu savunuyor.
Bu bakış açısıyla yapılandırılan Dans Terapisi Atölyeleri, sadece dans etmeyi değil, katılımcıların duygularını ifade etmeyi, beden farkındalığını geliştirmeyi ve topluluk içinde iletişim kurmayı da amaçlıyor. Çoban’ın ifadesiyle: “Beden konuşmayı unutmuş olabilir ama dansla yeniden kendini anlatabilir.”
Program, çeşitli yaş ve sağlık gruplarına göre farklılaştırılmış içerikler sunuyor. Parkinson, depresyon, anksiyete, otizm ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi durumlar için uyarlanan versiyonlarda dans, destekleyici ve bütünleyici bir yöntem olarak kullanılıyor. Fizyoterapistler ve psikologların da sürece dâhil edildiği bu çok disiplinli yaklaşım, terapi alanında kültürel öğelere dayalı yeni bir model öneriyor.
Aslı Çoban'ın geliştirdiği bu özel dans programları yalnızca dans stüdyolarında değil, toplumun farklı kesimlerini kapsayan sosyal alanlarda da uygulanıyor. Huzurevleri, rehabilitasyon merkezleri, özel eğitim kurumları, kadın sığınma evleri ve belediyelere bağlı kültür merkezleri gibi pek çok alanda pilot projeler yürütülüyor. Bu atölyeler sayesinde, katılımcıların hem motor becerileri gelişiyor hem de sosyal ilişkilerde güçlenme gözlemleniyor.
Dans Terapisi Atölyeleri sadece dans öğretmiyor, ruhlarda toplu ritim bilinci geliştiriyor
Terapötik dans çalışmalarının grup formatında yapılması, bireylerin yalnızlık duygusunu aşmasına ve benzer sorunlarla mücadele eden diğer bireylerle empati kurmasına da katkı sağlıyor. Grup içinde ritimle senkronize olma, kolektif hafıza üzerinden kurulan iletişim diliyle birleşiyor. Bu da halk danslarının, sadece geçmişe ait bir gelenek değil, bugünün ihtiyaçlarına da yanıt verebilen dinamik bir araç olduğunu gösteriyor.
Çoban, Türkiye’nin bu özgün yaklaşımı dünya ile paylaşma potansiyeline sahip olduğunu vurguluyor. Önümüzdeki dönemde uluslararası sempozyum ve akademik platformlarda halk dansı temelli terapi modelini sunmayı hedefleyen eğitmen, bu alanda Türkiye’yi örnek ülke haline getirmeyi amaçlıyor.
Şu an Ankara ve İstanbul’da sınırlı kontenjanla devam eden atölyelerin yakın zamanda İzmir, Eskişehir, Bursa ve Diyarbakır gibi illere yayılması planlanıyor. Uzmanlar, bu uygulamanın kültürel kökenlere dayalı iyileştirme yaklaşımları arasında önemli bir yer edinebileceğini belirtiyor.
Melis Kaynarsu - Mistikalem.com