Ünlü Yazar Pınar Kür son yolculuğuna uğurlandı
Yazar Pınar Kür dünya hayatına veda etti
Türk edebiyatının güçlü kalemi Pınar Kür hayata veda etti. 1976 yılında ilk romanı “Yarın Yarın” ile edebiyat dünyasına adım atan Pınar Kür bir süredir farklı sağlık sorunlarıyla mücadele eden Kür, en son zatürre teşhisiyle hastanede tedavi görmüştü.
Çağdaş Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden yazar ve çevirmen Pınar Kür, son yolculuğuna uğurlandı. Bir süredir farklı sağlık sorunlarıyla mücadele eden Kür, Teşvikiye Camisi'nde ikindi namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından Yeni Ayazağa Mezarlığı'na defnedildi.
Bir süredir farklı sağlık sorunlarıyla mücadele eden Kür, Teşvikiye Camisi'nde ikindi namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından Yeni Ayazağa Mezarlığı'na defnedildi.
Cenazede taziyeleri kabul eden Kür'ün oğlu Emrah Kolukısa, AA muhabirine yaptığı açıklamada, annesinin Türkiye'nin önemli edebiyatçılarından biri olduğunu belirterek, "Özellikle 1970'lerde kadın edebiyatçılar arasında yer almıştı. O kuşaktandı. Son dönemde çok yazı yazmıyordu ama her zaman memleket meselelerine karşı çok ilgiliydi. Her şeyi yakından takip ediyordu. Hepimizin başı sağ olsun." dedi.
Prof. Dr. İlber Ortaylı: Cesaretle yazan biriydi, realistti.
Cenazeye katılan tarihçi yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı Kür'ün çok kültürlü ve çok yönlü bir yazar olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Tiyatro edebiyatından şiire kadar her sahaya hakimdi. Verimli çağında aramızdan ayrıldığı için çok üzgünüz, ondan daha çok şeyler çıkacaktı. Cesurdu, tasvip etmediği şeyleri, her şeye rağmen cesaretle yazan biriydi, realistti. Bir toplum zaten ancak kendi itiraflarını yaparak düzelir."
Kür'ün aynı zamanda okurlarına bir yol gösterici olduğunu söyleyen Ortaylı, "Kür, hayata mizahla da ciddiyetle de bakıyordu. Eminim ki daha bir asır geleceğin Türkiye'si onu okuyacak, özleyecek..." ifadelerini kullandı.
Yapımcı Zeynep Özbatur Atakan, üzüntüsünü dile getirerek, "Hem Türk edebiyatı hem de Türkiye için çok önemli, değerli bir sanatçı ve yazardı." diye konuştu.
Can Yayınları sahibi Can Öz ise Pınar Kür'ün Türk edebiyatının bir çınarı olduğuna işaret ederek, "Türkiye'deki düşünce özgürlüğü mücadelelerinde atılacak adımlarda en önde yer almış, onurlu, gururlu, karakterli, edebiyatına, çevresine, Türkiye'ye sahip çıkan çok değerli bir yazarı kaybettik. Onun hem gösterdiği mücadele hem de yazdıkları bizlere bir iz bıraktı." görüşünü paylaştı.
Pınar Kür kimdir?
Türk dili ve edebiyatı öğretmeni İsmet Kür ile Fransızca ve matematik öğretmeni Bahram Kür'ün kızı olan yazar, 15 Nisan 1945'te Bursa'da dünyaya geldi.
Liseyi Robert Kolejinde okuduktan sonra lisans eğitimini ABD'de Queens College ile Boğaziçi Üniversitesinde tamamlayan yazar, doktorasını Fransa'da Sorbon Üniversitesinde "Yirminci Yüzyıl Tiyatrosunda Gerçeklik ve Yanılsama" konusunda verdi.
Ankara'da 1971-1973 yıllarında Devlet Tiyatrolarında dramaturg olarak çalışan Kür, yazar oyuncu olarak tiyatroyla uğraştı, ardından hikaye yazdı. İlk öyküleri 1971'de Dost dergisinde yayımlanan yazarın, Cumhuriyet, Yazko Edebiyat, Hürriyet Gösteri ve Milliyet Sanat dergisinde yazı ve öyküleri yer aldı.
Akademik kariyerine İstanbul Üniversitesi Yabancı Diller Okulunda İngilizce okutmanı olarak başlayan Kür, daha sonra İstanbul Bilgi Üniversitesinde Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü'nde öğretim üyeliği yaptı.
Pınar Kür, 1979'da yayımlanan "Yarın Yarın" adlı romanıyla dikkati çekti. Edebiyatta güçlü kadın temalarıyla tanınan yazar, "Akışı Olmayan Sular" eseriyle 1984'te "Sait Faik Hikaye Armağanı"na değer görüldü.
Ankara Öykü Günleri kapsamında 2013'te "Onur Ödülü"ne layık görülen Kür'ün özel arşivi, Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfında bulunuyor.
Yazar Kür'ün, oyuncu Can Kolukısa ile evliliğinden Emrah Kolukısa dünyaya geldi.
Kür, 1978’de “Küçük Oyuncu” ve 1979’da çok tartışılan ve övgü alan eseri “Asılacak Kadın”ı yayımlamıştı. Üst üste yayımladığı üç romanın ardından öykü yazmaya başlayan Pınar Kür, önce “Bir Deli Ağaç”, ardından “Akışı Olmayan Sular” adlı öykü seçkilerini okuyucuyla buluşturdu ve 80’li yılların ikinci yarısında yeniden romana dönerek “Bitmeyen Aşk” adlı romanını yayımladı. Yazarlığının ilk 10 yılında hakkında çeşitli davalar açılan Kür, “Yarın Yarın” ile komünizm propagandası yapmaktan, “Asılacak Kadın” ve “Bitmeyen Aşk” ile müstehcenlikten yargılandı ve tüm suçlamalardan beraat etti.
Polisiye türüne özel bir ilgi duyan Pınar Kür, 1990 yılında ilk polisiye eseri “Bir Cinayet Romanı”nı yayımladı. “Sonuncu Sonbahar” ve “Cinayet Fakültesi” adlı romanları da kaleme alan Kür, üç romanında da matematik profesörü Emin Köklü’yü dedektif olarak başrole taşıdı ve edebiyatımıza bir karakter armağan etti. Kür’ün üçüncü ve son öykü seçkisi “Hayalet Hikayeleri” 2004’te, son romanı “Sadık Bey” ise 2016’da okurla buluşmuştu.
Çevirileriyle de edebiyat severlerin beğenisini kazanan Pınar Kür, 2009 yılından itibaren üç sezon boyunca NTV’de yayınlanan “Haydi Gel Bizimle Ol” adlı sohbet programında Müjde Ar, Çiğdem Anad ve Aysun Kayacı ile birlikte kamera önüne geçmiş ve izleyicilerin takdirini kazanmıştı.
Kür, 1978’de “Küçük Oyuncu” ve 1979’da çok tartışılan ve övgü alan eseri “Asılacak Kadın”ı yayımlamıştı. Üst üste yayımladığı üç romanın ardından öykü yazmaya başlayan Pınar Kür, önce “Bir Deli Ağaç”, ardından “Akışı Olmayan Sular” adlı öykü seçkilerini okuyucuyla buluşturdu ve 80’li yılların ikinci yarısında yeniden romana dönerek “Bitmeyen Aşk” adlı romanını yayımladı. Yazarlığının ilk 10 yılında hakkında çeşitli davalar açılan Kür, “Yarın Yarın” ile komünizm propagandası yapmaktan, “Asılacak Kadın” ve “Bitmeyen Aşk” ile müstehcenlikten yargılandı ve tüm suçlamalardan beraat etti.
Polisiye türüne özel bir ilgi duyan Pınar Kür, 1990 yılında ilk polisiye eseri “Bir Cinayet Romanı”nı yayımladı. “Sonuncu Sonbahar” ve “Cinayet Fakültesi” adlı romanları da kaleme alan Kür, üç romanında da matematik profesörü Emin Köklü’yü dedektif olarak başrole taşıdı ve edebiyatımıza bir karakter armağan etti. Kür’ün üçüncü ve son öykü seçkisi “Hayalet Hikayeleri” 2004’te, son romanı “Sadık Bey” ise 2016’da okurla buluşmuştu.
Çevirileriyle de edebiyat severlerin beğenisini kazanan Pınar Kür, 2009 yılından itibaren üç sezon boyunca NTV’de yayınlanan “Haydi Gel Bizimle Ol” adlı sohbet programında Müjde Ar, Çiğdem Anad ve Aysun Kayacı ile birlikte kamera önüne geçmiş ve izleyicilerin takdirini kazanmıştı.
Bursa’da doğdu ama hiç orada yaşamadı. Çocukluğu Anadolu’nun çeşitli kentlerinde geçen Kür, annesi İsmet Kür’ün diplomatik görevleri gereği önce Londra’da, ardından ABD’de yaşadı ve ortaöğrenimini New York’ta tamamladı, yükseköğrenimine yine orada başladı. İstanbul’da Robert Kolej Yüksek Okulu’nu bitirdikten sonra beş yıl Paris’te yaşadı. Sorbonne Üniversitesi’nde, Karşılaştırmalı Edebiyat Kürsüsünde doktora yaptı. Yurda döndükten sonra Devlet Tiyatrosunda çalışmaya başladı. Çeşitli gazete ve dergilerde tiyatro eleştirileri yazdı. 1984’te “Akışı Olmayan Sular” adlı öykü kitabıyla Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazandı. Yazar, İstanbul Bilgi Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yaptı.
Bursa’da doğdu ama hiç orada yaşamadı. Çocukluğu Anadolu’nun çeşitli kentlerinde geçen Kür, annesi İsmet Kür’ün diplomatik görevleri gereği önce Londra’da, ardından ABD’de yaşadı ve ortaöğrenimini New York’ta tamamladı, yükseköğrenimine yine orada başladı. İstanbul’da Robert Kolej Yüksek Okulu’nu bitirdikten sonra beş yıl Paris’te yaşadı. Sorbonne Üniversitesi’nde, Karşılaştırmalı Edebiyat Kürsüsünde doktora yaptı. Yurda döndükten sonra Devlet Tiyatrosunda çalışmaya başladı. Çeşitli gazete ve dergilerde tiyatro eleştirileri yazdı. 1984’te “Akışı Olmayan Sular” adlı öykü kitabıyla Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazandı. Yazar, İstanbul Bilgi Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yaptı.