Avrupa’da bozkurtlar diriliyor: Kıtada şu an yirmi binden fazla kurt var
Avrupa'nın Bozkırlarına Dönüş: Kurtlar Kıtanın Kalbine Geri Dönüyor
PLOS Sustainability and Transformation dergisinde yayımlanan bilimsel makaleye göre Kurtlar, 19. ve 20. yüzyıllarda Avrupa’da neredeyse yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmalarının ardından etkileyici bir geri dönüş gerçekleştirdi.
Araştırmanın sonuçlarına göre Avrupa’da yirmi binden fazla kurt var. 34 ülkedeki izleme raporlarına ve uzman değerlendirmelerine dayanan tahminler, 2022 yılına kadar en az 21.500 kurdun Avrupa’da yaşayacağını, bunların 19.000’inin Avrupa Birliği’nde (AB) bulunacağını, bunun 10 yıl önce tahmin edilen 12.000’e göre % 58’lik bir artış olduğunu ortaya koymakta..
Avrupa’da kurtların (Canis lupus) dramatik bir şekilde yeniden sahneye çıkışı, yaban hayatı koruma tarihinde örneğine az rastlanır bir başarı öyküsü olarak dikkat çekiyor. 2025 yılında PLOS Sustainability and Transformation dergisinde yayımlanan kapsamlı bir araştırma, 2022 itibarıyla kıta genelinde 21.500’ün üzerinde kurdun yaşadığını ve bu sayının son on yılda %58 artış gösterdiğini ortaya koydu. Bu gelişme, sanayileşmiş, tarımsal açıdan yoğun kullanıma maruz kalmış ve 450 milyondan fazla insanın yaşadığı bir coğrafyada gerçekleşmesi bakımından özellikle çarpıcı.
Kurtlar Nasıl Geri Geldi?
Çalışma, 34 Avrupa ülkesinden uzmanların işbirliğiyle hazırlanmış ve kurtların yayılım, nüfus dinamikleri, izleme yöntemleri, zarar-önleme stratejileri ve politik çerçeveler gibi çok katmanlı verilerle desteklenmiş. Almanya’da 2000 yılında yalnızca 1 kurt ailesi varken, 2022’de bu sayı 184 aileye ve 47 çift kurda ulaşmış. Polonya, İtalya, Romanya ve İspanya gibi ülkeler binin üzerinde bireyle en yoğun kurt popülasyonlarına sahip ülkeler arasında yer alıyor.
Bununla birlikte, kurtların geri dönüşü yalnızca sayısal bir mesele değil. Bu, aynı zamanda Avrupa’nın kırsal peyzajı ile yaban hayatı arasındaki ilişkide bir paradigma değişikliğini temsil ediyor. Kurtlar, artık yalnızca “vahşi doğanın” sembolü değil, aynı zamanda modern Avrupa'nın sosyo-politik çatışmalarının bir aynası.
Araştırmaya göre, Avrupa’daki kurtların takibi farklı düzeylerde yürütülüyor. Bazı ülkelerde (örneğin Almanya, İtalya, İskandinavya) her birey DNA düzeyinde izlenirken, bazı ülkelerde yalnızca bölgesel sayımlar yapılıyor. Bu izleme faaliyetleri, yalnızca koruma amaçlı değil, aynı zamanda avcılık politikaları, kırsal kalkınma programları ve sınır ötesi işbirliklerinin şekillendirilmesi için de kritik veri sağlıyor.
Zorluklar: Sürüler, Avcılar, Siyaset
Her ne kadar kurtlar büyük bir uyum yeteneği göstermiş olsa da, geri dönüşleri herkes tarafından memnuniyetle karşılanmış değil. Avrupa Birliği ülkelerinde her yıl yaklaşık 56.000 evcil hayvan kurtlar tarafından öldürülüyor; bunun da maliyeti yılda yaklaşık 17 milyon avroya ulaşıyor. En çok kayıp yaşayan ülkeler Fransa, Yunanistan, İtalya ve İspanya. Bu zararın büyük kısmı serbest otlayan koyun ve keçilerde yoğunlaşıyor.
Kurtların avcılarla yaşadığı çatışma da dikkat çekici. Av hayvanlarının peşinde olan kurtlar, kimi zaman avcıların avlanma planlarını bozuyor; bu da bazı çevrelerde öfkeye neden oluyor. Özellikle İskandinav ülkelerinde ve Orta Avrupa'nın bazı bölgelerinde bu konu, “kırsal yaşam tarzının” tehdit altında olduğu algısını pekiştiriyor.
Dahası, kurtlar zaman zaman siyasal tartışmaların merkezine oturuyor. Almanya’da AfD, Danimarka’da Dansk Folkeparti gibi aşırı sağ partiler, kurtların kırsal halk için bir tehdit oluşturduğunu savunarak daha gevşek koruma yasaları talep ediyor. Kurtlar, bu yönüyle, sadece bir ekolojik tür değil, aynı zamanda ideolojik bir sembol haline geliyor.
İzleme ve Bilimsel Gözlem
Araştırmaya göre, Avrupa’daki kurtların takibi farklı düzeylerde yürütülüyor. Bazı ülkelerde (örneğin Almanya, İtalya, İskandinavya) her birey DNA düzeyinde izlenirken, bazı ülkelerde yalnızca bölgesel sayımlar yapılıyor. Bu izleme faaliyetleri, yalnızca koruma amaçlı değil, aynı zamanda avcılık politikaları, kırsal kalkınma programları ve sınır ötesi işbirliklerinin şekillendirilmesi için de kritik veri sağlıyor.
Yine de araştırmacılar uyarıyor: Kurt popülasyonlarının bazı bölgelerde düşüşe geçtiği, ya da izlenemediği durumlar söz konusu olabilir. Özellikle Avusturya, Norveç ve bazı Balkan ülkelerinde, aşırı kontrol ya da siyasi kısıtlamalar nedeniyle veriler yetersiz.
Mevzuatlar, Koruma Programları ve Güncel Tartışmalar
Kurtların korunması, Avrupa’daki çevre mevzuatının en tartışmalı başlıklarından biri. Avrupa Birliği’nin Habitatlar Direktifi ve Bern Sözleşmesi, kurdu “katı şekilde korunan tür” olarak tanımlıyor. Ancak 2024 sonunda Bern Sözleşmesi'nde yapılan değişiklikle, kurtların statüsü “sadece korunan” türlere indirildi. Avrupa Komisyonu da benzer bir değişikliği Habitatlar Direktifi’ne taşımayı planlıyor.
Öte yandan, AB’nin “LIFE” projeleriyle yürütülen koruma ve uzlaşma çalışmaları da önemli rol oynuyor. Elektrikli çitler, çoban köpekleri, tazminat fonları gibi önlemlerle yerel halkın zararı azaltılmaya çalışılıyor. Fakat bu araçların etkisi ülkeden ülkeye büyük değişiklik gösteriyor.
Kurtlar Ne Kazandırıyor?
Zararların yanı sıra kurtların sağlayabileceği faydalar da var. Örneğin, kurtların yaban domuzu ve geyik popülasyonlarını kontrol altında tutması sayesinde trafik kazalarının azaltılabileceği ileri sürülüyor. Fransa'da yapılan bir araştırma, bu sayede yıllık 2,4 ila 7,8 milyon avro arasında maddi kazanç sağlandığını hesaplıyor. Ayrıca, yaban hayatı turizmi gibi ekonomik potansiyellerin yeterince araştırılmadığı vurgulanıyor.
Kurtlarla Yaşamayı Öğrenmek
Araştırma şu mesajı veriyor: Kurtlar, insan yoğunluğu yüksek, çok işlevli peyzajlarda bile başarılı bir şekilde var olabilirler. Ancak bu başarı, yalnızca biyolojik değil, aynı zamanda sosyo-politik olarak da sürdürülebilir olmalı. “Kurtla yaşamak” fikri, Avrupa'nın doğal mirasına sahip çıkarken aynı zamanda toplumsal gerilimleri yönetmeyi de gerektiriyor.
Kurtlar geri döndü.
Asıl soru artık şu: Modern Avrupalılar vahşi kurtlarla yaşamaya hazır mı?