Yeniçağ

Renklerin zihne ve beyine erkisi bilimsel olarak ispatlanabilir mi?

Renk ve ışığın, duygudurum halini, kalp atış hızını, uyanıklığı ve dürtüselliği etkileyebileceği fizyolojik mekanizmanın varlığı kesin. Bu mekanizmaların renklerle etkilenmesine gelince iş biraz karışık.

Renklerin zihne ve beyine erkisi bilimsel olarak ispatlanabilir mi?

Yeniçağ akımlarından Kromaterapi olarak da bilinen renk terapisi, belli renklerin şifalı enerjileri harekete geçirdiği fikrine dayanır. Kromoterapi ya da renklerle tedavi, alternatif tıpta da kullanılan bir tedavi yöntemidir.

Peki bu etkilerin bilimsel olarak ispatı mümkün müdür? Bilimsel araştırmalar bunun mümkün olabileceğini gösteriyor ama henüz "bilimsel anlamda" kesin kanıt ortaya koyamıyor.

***

Konuyla ilgili olarak Bilimfili.com sitesinde yayınlanan Gürkan Akçay imzalı haber şöyle:

Farklı renklerin insan vücudunu ve zihnini etkilediğine dair bu ve bunun gibi iddiaları sıklıkla duyarsınız.

Peki, bu iddiaları destekleyen bir bilimsel delil ya da veri var mıdır?

İnsanın renk görüşünün altında yatan fizyolojik mekanizmaların neler olduğunu biliyoruz, fakat renklerin görsel olmayan ayrı etkileri olduğunu da anlamaya ve keşfetmeye başladık. Tıpkı denge hissimizi de destekleyen kulağımızda olduğu gibi, artık gözün de iki görev gerçekleştirdiğini biliyoruz.

Gözün arka kısmında, retinada bulunan ve ışığa duyarlı hücreler olarak bilinen koni hücreleri, birincil olarak, gördüğümüz görüntülerin oluşturulduğu beyin bölgesi olan görsel kortekse elektrokimyasal sinyaller gönderir. Ancak, bazı retinal gangliyon hücrelerinin, görüntünün oluşturulmasında hiçbir görevi bulunmayan merkezi bir beyin bölgesi olan hipotalamusa da sinyaller göndererek ışığa tepki verdiğini biliyoruz.

Işık Var Görüntü Yok

Hipotalamus, sıcaklık, uyku, açlık ve sirkadiyen ritimleri gibi vücudun kendini düzenlemesini kontrol etmede görevli bir dizi hormonun salgısından sorumlu beyin bölgesidir. Sabahları ışığa maruz kalmak ve özellikle de mavi/yeşil ışığa maruz kalmak, bizi uyaran, uyanmamızı sağlayan kortizol hormonunun salgılanmasını tetikleyerek melatonin salgısını baskılatır.

Akşamları ise, Güneş’ten gelen mavi ışık miktarı azaldığı için, melatonin salgısı başlar ve uykulu hissederiz.

Göz ile hipotalamus arasında görüntü oluşturmayan bir görsel yolu oluşturan retinal hücreler, seçici olarak ışığın görünür spektrumunun düşük dalga boylarına (mavi ve yeşil) hassastır.

Bunun anlamı; renk ve ışığın; -birkaçını saymamız gerekirse- duygudurum halini, kalp atış hızını, uyanıklığı ve dürtüselliği etkileyebileceği mevcut bir fizyolojik mekanizmanın açıkça var olmasıdır.

Örneğin, hipotalamusa kurulmuş görüntü oluşturmayan bu görsel yolun, karanlık kış aylarında bazı insanları etkileyen bir duygudurum bozukluğu olan mevsimsel duygu durum bozukluğunun sebebi olduğu düşünülüyor.

Benzer şekilde, özellikle de yatma saatinde, parlak, kısa dalga boyunda ışığa maruz kalmanın uyanıklığı arttırabildiği ve nihayetinde de uyku kalitesini etkileyebildiğine dair bilimsel araştırmalar mevcuttur.

Uyku kalitesinde yaşanan düşüşler, günümüzde oldukça yaygın bir hal almış vaziyette ve obezite, diyabet ve kalp hastalıkları gibi risk faktörlerini arttırmakla ilişkilendiriliyor. Özellikle de geceleri kullanılan ve melatonin salgısını baskılatıcı dalga boylarına sahip mavi/yeşil ışık yayan akıllı telefonlar ve tabletlerin uyku kalitesini etkileyebildiği ve bizi uykudan alıkoyduğu biliniyor. Mavi/yeşil ışığın bir etkisi budur, ancak diğer renklere dair iddiaları destekleyecek daha fazla araştırmaya ihtiyacımız var.

Renklere Maruz Kalmak

2015 yılında yapılan bir araştırma, renkli ışığın kalp atış hızı ve kan basıncı üzerinde küçük bir etki oluşturduğuna dair bulgular elde etti.

Araştırma verilerine göre, kırmızı ışık, kalp atışını hızlandırırken, mavi ışık yavaşlatıyor. Mavi ışığın, tren istasyonlarında intihar vakalarını azalttığı iddia ediliyor.

2009 yılında, intiharı azaltmak için Tokyo’nun Yamanote demiryolu hattı üzerindeki platformların sonuna mavi ışıklar yerleştirildi.

Bu ışıkların yerleştirilmesinin ardından intiharlar %74 oranında azaldı ve benzer uygulama İngiltere’nin Gatwick Havalimanı’ndaki tren istasyonlarında da uygulandı. Bu uygulamalar, mavi ışığın, insanları daha az uyarılmış ve daha sakin yapabildiği iddiasından yola çıkılarak yapıldı ancak, bu iddiaları doğrulayan bilimsel delil sayısı oldukça az ve renkli aydınlatmanın dürtüsellik üzerine etkisi hakkında üç yıldır yürütülen bir araştırmada da kesin kanıtlara ulaşılamadı.

Öte yandan, renklerin; yaratıcılık, öğrencilerin sınıf içi öğrenmesi ve uyku kalitesi üzerindeki etkisini keşfetmek için benzer çalışmalar devam etmektedir. Işığın ve özelde de renkli ışığın, bizi normal renk görüşümüzün ötesine taşıyacak biçimde etkilediği açık. Göz ile hipotalamus arasındaki görüntü oluşturmayan görsel yolun keşfi, çevremizdeki renk için hem fizyolojik hem de psikolojik olarak nasıl yanıt verdiğimizi araştıran araştırmalara yeni bir ivme kazandırdı.

Öte yandan, LED teknolojisindeki gelişmelerden kaynaklanan renkli aydınlatmanın artan kullanımı, bu alanda titiz araştırmaların yapılması gereksinimini de arttırmıştır.

Ancak yine de, renklerin etkilerine dair iddiaları, sezgiler veya geleneklere dayalı olanlardan ayırmak konusunda bilimsel verilerin yeterli olmadığını söylemeliyiz.

Işık Var Görüntü Yok Hipotalamus, sıcaklık, uyku, açlık ve sirkadiyen ritimleri gibi vücudun kendini düzenlemesini kontrol etmede görevli bir dizi hormonun salgısından sorumlu beyin bölgesidir. Sabahları ışığa maruz kalmak ve özellikle de mavi/yeşil ışığa maruz kalmak, bizi uyaran, uyanmamızı sağlayan kortizol hormonunun salgılanmasını tetikleyerek melatonin salgısını baskılatır. Akşamları ise, Güneş’ten gelen mavi ışık miktarı azaldığı için, melatonin salgısı başlar ve uykulu hissederiz. Göz ile hipotalamus arasında görüntü oluşturmayan bir görsel yolu oluşturan retinal hücreler, seçici olarak ışığın görünür spektrumunun düşük dalga boylarına (mavi ve yeşil) hassastır. Bunun anlamı; renk ve ışığın; -birkaçını saymamız gerekirse- duygudurum halini, kalp atış hızını, uyanıklığı ve dürtüselliği etkileyebileceği mevcut bir fizyolojik mekanizmanın açıkça var olmasıdır. Örneğin, hipotalamusa kurulmuş görüntü oluşturmayan bu görsel yolun, karanlık kış aylarında bazı insanları etkileyen bir duygudurum bozukluğu olan mevsimsel duygu durum bozukluğunun sebebi olduğu düşünülüyor. Benzer şekilde, özellikle de yatma saatinde, parlak, kısa dalga boyunda ışığa maruz kalmanın uyanıklığı arttırabildiği ve nihayetinde de uyku kalitesini etkileyebildiğine dair bilimsel araştırmalar mevcuttur. Uyku kalitesinde yaşanan düşüşler, günümüzde oldukça yaygın bir hal almış vaziyette ve obezite, diyabet ve kalp hastalıkları gibi risk faktörlerini arttırmakla ilişkilendiriliyor. Özellikle de geceleri kullanılan ve melatonin salgısını baskılatıcı dalga boylarına sahip mavi/yeşil ışık yayan akıllı telefonlar ve tabletlerin uyku kalitesini etkileyebildiği ve bizi uykudan alıkoyduğu biliniyor. Mavi/yeşil ışığın bir etkisi budur, ancak diğer renklere dair iddiaları destekleyecek daha fazla araştırmaya ihtiyacımız var.

Bu yazının kaynağı: https://bilimfili.com/renkler-zihnimizi-ve-vucudumuzu-gercekten-etkiliyor-mu/
Işık Var Görüntü Yok Hipotalamus, sıcaklık, uyku, açlık ve sirkadiyen ritimleri gibi vücudun kendini düzenlemesini kontrol etmede görevli bir dizi hormonun salgısından sorumlu beyin bölgesidir. Sabahları ışığa maruz kalmak ve özellikle de mavi/yeşil ışığa maruz kalmak, bizi uyaran, uyanmamızı sağlayan kortizol hormonunun salgılanmasını tetikleyerek melatonin salgısını baskılatır. Akşamları ise, Güneş’ten gelen mavi ışık miktarı azaldığı için, melatonin salgısı başlar ve uykulu hissederiz. Göz ile hipotalamus arasında görüntü oluşturmayan bir görsel yolu oluşturan retinal hücreler, seçici olarak ışığın görünür spektrumunun düşük dalga boylarına (mavi ve yeşil) hassastır. Bunun anlamı; renk ve ışığın; -birkaçını saymamız gerekirse- duygudurum halini, kalp atış hızını, uyanıklığı ve dürtüselliği etkileyebileceği mevcut bir fizyolojik mekanizmanın açıkça var olmasıdır. Örneğin, hipotalamusa kurulmuş görüntü oluşturmayan bu görsel yolun, karanlık kış aylarında bazı insanları etkileyen bir duygudurum bozukluğu olan mevsimsel duygu durum bozukluğunun sebebi olduğu düşünülüyor. Benzer şekilde, özellikle de yatma saatinde, parlak, kısa dalga boyunda ışığa maruz kalmanın uyanıklığı arttırabildiği ve nihayetinde de uyku kalitesini etkileyebildiğine dair bilimsel araştırmalar mevcuttur. Uyku kalitesinde yaşanan düşüşler, günümüzde oldukça yaygın bir hal almış vaziyette ve obezite, diyabet ve kalp hastalıkları gibi risk faktörlerini arttırmakla ilişkilendiriliyor. Özellikle de geceleri kullanılan ve melatonin salgısını baskılatıcı dalga boylarına sahip mavi/yeşil ışık yayan akıllı telefonlar ve tabletlerin uyku kalitesini etkileyebildiği ve bizi uykudan alıkoyduğu biliniyor. Mavi/yeşil ışığın bir etkisi budur, ancak diğer renklere dair iddiaları destekleyecek daha fazla araştırmaya ihtiyacımız var.

Bu yazının kaynağı: https://bilimfili.com/renkler-zihnimizi-ve-vucudumuzu-gercekten-etkiliyor-mu/
Işık Var Görüntü Yok Hipotalamus, sıcaklık, uyku, açlık ve sirkadiyen ritimleri gibi vücudun kendini düzenlemesini kontrol etmede görevli bir dizi hormonun salgısından sorumlu beyin bölgesidir. Sabahları ışığa maruz kalmak ve özellikle de mavi/yeşil ışığa maruz kalmak, bizi uyaran, uyanmamızı sağlayan kortizol hormonunun salgılanmasını tetikleyerek melatonin salgısını baskılatır. Akşamları ise, Güneş’ten gelen mavi ışık miktarı azaldığı için, melatonin salgısı başlar ve uykulu hissederiz. Göz ile hipotalamus arasında görüntü oluşturmayan bir görsel yolu oluşturan retinal hücreler, seçici olarak ışığın görünür spektrumunun düşük dalga boylarına (mavi ve yeşil) hassastır. Bunun anlamı; renk ve ışığın; -birkaçını saymamız gerekirse- duygudurum halini, kalp atış hızını, uyanıklığı ve dürtüselliği etkileyebileceği mevcut bir fizyolojik mekanizmanın açıkça var olmasıdır. Örneğin, hipotalamusa kurulmuş görüntü oluşturmayan bu görsel yolun, karanlık kış aylarında bazı insanları etkileyen bir duygudurum bozukluğu olan mevsimsel duygu durum bozukluğunun sebebi olduğu düşünülüyor. Benzer şekilde, özellikle de yatma saatinde, parlak, kısa dalga boyunda ışığa maruz kalmanın uyanıklığı arttırabildiği ve nihayetinde de uyku kalitesini etkileyebildiğine dair bilimsel araştırmalar mevcuttur. Uyku kalitesinde yaşanan düşüşler, günümüzde oldukça yaygın bir hal almış vaziyette ve obezite, diyabet ve kalp hastalıkları gibi risk faktörlerini arttırmakla ilişkilendiriliyor. Özellikle de geceleri kullanılan ve melatonin salgısını baskılatıcı dalga boylarına sahip mavi/yeşil ışık yayan akıllı telefonlar ve tabletlerin uyku kalitesini etkileyebildiği ve bizi uykudan alıkoyduğu biliniyor. Mavi/yeşil ışığın bir etkisi budur, ancak diğer renklere dair iddiaları destekleyecek daha fazla araştırmaya ihtiyacımız var.

Bu yazının kaynağı: https://bilimfili.com/renkler-zihnimizi-ve-vucudumuzu-gercekten-etkiliyor-mu/

Yorumlar