Xfiles

Şair Müştak Baba'nın kehanetleri

Şair Müştak Baba'nın Ankara'nın 1923 yılında başkent olacağını yaklaşık yüz sene önceden ebced hesabı ile işaret etmiştir. Bu bir kehanet miydi, yoksa harflerin cifre uyması bir rastlantı mıydı?

 Şair Müştak Babanın kehanetleri

Peygambere yazdığı naatlarla bilinen Bitlisli Divan şairi Müştak Baba sıklıkla Türk Nostradamus'u olarak takdim ediliyor. 

1830'lu yıllarda büyücülük yapmakla suçlarak idam edilen şair Müştak Baba, bir seyyah ve Naat yazmış önemli bir Divan şairidir. Çok sayıda şiir yazmış, yazdıkları ölümünden sonra 1846'da 'Divan'ında toplanmıştır.

Müştak Baba'nın bir şiirinde ebced hesabıyla Ankara'nın başkent olacağı tarihin yer alması onun kehaneti olarak yorumlanmaktadır. 

Müştak Baba'nın söz konusu şiiri Hacı Bayram Veli'nin türbesini ziyaret ettikten sonra yazması bu iddiaların temelini oluşturmaktadır: 

"Me'vâ-yı nâzenîne kim elf olursa efser
Lâ-büdd olur o me'va İslâmbol ile hemser
Nun ve'l- alem başından alınsa nun-ı Yunus 
Aldıkda harf-i diger olur bu remz ızhâr 
Miftâh-ı sure-i Kaf ser-had-i kaf tâ kaf 
 Munzamm olunmak ister Râ-yı Resul-i Peyamber
Hây-ı huy ile âhir maksud oldu zâhir 
Beyt-i veliyyü'l-ekrem Elhâc Abd-i ekber 
Ey pâdişâh-ı fehhâm Sultan Hacı Bayram
Revhân ister ikram-ı Müştâk-ı abd-i çâker"

yani

"Güzel memlekete kim binler taç olursa, 
Mutlaka o memleket İstanbul ile aynı olur. 
Nun ve kalem başından alınsa nun Yunus, 
Alındığında diğer harf açık bir işaret olur. 
Kaf Suresinin anahtarı en sonundadır, 
Peygamberimizin hürmetine düzenlenmesi gerekir.
Haber olunsun ki Allah'ın sayesinde son maksat ortaya çıktı, 
Velilerin en büyüğünün evinde arafesi Cuma olan hac günü. 
Ey yüce padişah sultan Hacı Bayram, 
Ruh ikram isteyerek aşık bir kul olmayı diler." 

Bu şiirden,

Efser'den Türkçe "A" harfmin karşılığı (elif)
A
Nun'dan Türkçe "N'' harfinin karşılığı (nun)
N
Kaf'tan Türkçe "K" harfinin karşılığı (kaf)
K
Resul'den Türkçe "R" harfinin karşılığı (rı)
R
Hay'dan Türkçe ismin "e, a" halinin karşılığı (he)
A

harfleri alınadak oluşan  ANKARA'nın Osmanlıca yazılışı (elif-nun-kaf-Resul-Hay)  ebced hesabı ile kentin başkent yapıldığı tarih çıkmaktadır.

Peki neden bu hrafler alınıyor derseniz izahı şu: " Müştak Baba, şiirin ilk mısraında “1000” mânâsına gelen “elf” ve “tâc” demek olan “efser” sözlerini veriyor ve “efser”in başına “elf”in ilâve edilmesi gerektiğini söylüyor. Ebced hesabıyla 341 tutan efser”e “elf”in, yani “1000” sayısının ilâvesiyle, Ankara’nın başkent yapıldığı 1923’ün Hicri takvimle karşılığı olan 1341 tarihini elde ediyoruz. Şair, daha sonra beş mısrada sırasıyla “elif”, “nun”, “kaf”, “rı” ve “he” harflerini veriyor. Bu harfler, bu sırayla yazıldıklarında ortaya “Ankara” kelimesi çıkıyor. Yani, Müştak Baba, “Ankara”nın eski harflerle yazılışı olan “A-N-K-R-H” harflerini sıralıyor, “Güzeller beldesi ve Hacı Bayram’ın memleketi olan Ankara, 1341 yılında başlara tâc olacak ve İstanbul’dan -yani, şiirin yazıldığı zamanın başkentinden- farksız hâle gelecek” diyor.

Bu da Müştak Baba'nın aynı zamanda bir kâhin olduğu iddiasının ortaya atılmasına neden olmaktadır.

Yazar Murat Bardakçı'nın  Müştak Baba'yı Türk Nostradamus'u olduğu iddiasına dair bir başka kehanet ise şairin ölümüyle ilgili şiirleridir. 

"Vefası yok bu çarhı bi vefanın ahiri matem, 
Müebbet olmadı ziri felekde Rüstemi Dara" 

beytine göre şair idam edileceğini bilmiştir. 

“Ömrümüz bu sene yetmiş beşe Yetmiş ey can güzel et endişe Bundan artık yaşamasa da n’ola Kalmadı dilde muradım cânâ” beytine göre ise 75 yaşında ölen Müştak Baba,  o yaşta öleceğini  ha­ber vermiştir.

Müştak Baba’nın ölümü üzerinde tarihçilerin çelişki görüşleri mevcuttur. Bazı tarihçilerin Müştak Baba’nın Ezidiler tarafından boğdurularak öldürüldüğünü yazarken bazı tarihçilerde ‘Sihirbaz’ olduğu gerekçesiyle Osmanlı tarafından idam edildiğini belirtir. İdam edildiği birinci ihtimale karşı daha yaygın görüştür. Mezarı Muş’tadır.

Müştak Baba'ya isnad edilen komplo teorisi içerikle kehanetler de vardır. BU iddialara göre ise; 

TBMM, İstanbul'a taşınacak!

Beykoz’daki bugün Yuşa Tepesi olarak bilinmekte olan geniş ormanlık araziye kompleks olarak inşa edilecek bulunan TBMM, Genelkurmay ve bakanlıklar, Ankara’dan İstanbul’a taşınacak ve Ankara’da devleti idare eden herhangi bir kurum kalmamış olacak.

Lübnan Suriye Irak Türkiye’ye Katılacak!

İstanbul başkent olduktan sonraki süreçte Musul eyaleti referandum yaparak Türkiye’ye katılmak isteyecek. Tan, Müştak Baba’nın Osmanlı’yı ve Cumhuriyeti tek bir yapı olarak görmüş olduğunu ifade ediyor: “İsrail’in gelecek 200 yıla ait macerasını ayrıca dünyanın gelecek tarihi olarak tasarlayıp anlatmış. İstanbul başkent olduktan sonraki süreçte Musul eyaleti referandum yaparak Türkiye’ye katılmak isteyecek. Daha sonrasında ise Irak’ın tamamının Türkiye’ye katılmayı arzu etmesi de durumu da karşımıza çıkacak. Bundan bir iki sene sonra ise Suriye ve Lübnan Türkiye’nin himayesi altına girmek isteyecek. Artık İsrail ile sınır komşusu konumuna gelen Türkiye’nin bu yeni konumu, ilişkilerin gerilmesine neden olacak.”

Müştak Baba kimdir?

Müştak Baba, sufi şair. Esas adı “Muhammed Mustafa Müştak” efendidir. 

 Bitlis’ lidir. Soyu Abdülkadir Geylanî vasıtasıyla Hz.Ali’ye dayandırılır. Amcası Şems-i Bitlisî tarafından eğitilmiş, Hasan Şirvanî tarafından aydınlatılmış; Bağdat’ta Nâkibül-eşraf Hasan Efendi ve İstanbul’da Mesnevihan Hoca Neşet Efendi’den yararlanmıştır. Müştâk mahlasını Neşet Efendi takmıştır. Avrupa’dan Hindistan’a çok yer gezmiştir. Uzun yıllar İstanbul’da Eyüp Selâmi Efendi dergâhında kalmış ve II.Mahmud’un has nedimi olmuştur. Eğitime ve bilime çok değer verir. Arapça ve Farsça bilir. Döneminin seçkin kültürlü insanları arasındadır. Vahdet-i vücud anlayışıyla Hakk’ı insanda arar. Mevlânâ hayranıdır. Edebî yönü ve hitabeti güçlüdür. Aruzla yazdığı şiirlerinde sembolik dil kullanmayı sever. Musikî eğitimini Şirvani’den almıştır. İcralara udu ve sesiyle katılacak kadar musikiye aşinadır. Bu niteliği dolayısıyla, postnişin olduğu Kadirîye içinde, musikî ve semaya özel önem veren Müştâkiye şubesi kendi ekolü olarak kurulmuştur. Müştâk Baba, 1832 yılında Bitlis’i ziyarete giderken, konakladığı Muş’ta düşmanları tarafından 75 yaşındayken öldürülür. Şiirlerini kapsayan divanı, ölümünden sonra, 1847 yılında basılmıştır. Yayınlanmamış başka eserleri de vardır.

ESERLERİ:

Âsârü’l Müştak Esrarü’l-Uşşak. (Asar) (Biyografidir)

Divan-ı Müştak Baba.

Mektubat-ı Kimya-yı Müştak.

Baharname. (Farsça divan)

Mişkâtü’l-Müştak Mir’atü-l Uşşak.

Yorumlar