Xfiles

Rh negatif kan grubunun gizemi

Rh negatif kan grubununum esrarengiz ve bilmece gibi olduğuna sıkı sıkıya inanan çok sayıda araştırmacı var.

Rh negatif kan grubunun gizemi

Bazı araştırmacıların iddiası RH Negatif kan grubunun bu dünyadaki insan ırkları ile uyuşmadığı yönünde ve yabancı kökenli olabileceği yönünde soru işaretlerine yol açıyor.

Kimileri bu kan grubunun Tevrat’ta geçen ve devler olarak çevrilen Neflimler ile ilişkili olabilir mi sorusunu sorarak gizemi daha da çoğaltıyor.

Bugün, bu “nadir” kan türüne bağlı pek çok esrarengiz özellik ve araştırmacıların cevaplamaya çalıştıkları birçok soru var.

Size tartışmalı gelebilir, Rh negatif kan grubununum esrarengiz ve bilmece gibi olduğuna sıkı sıkıya inanan çok sayıda araştırmacı var. Rh Negatif kanı olan kişilerin insan türüne paralel bir ırk olan Neflim’e ait olabileceği teorisine sıkı sıkıya karşı çıkan kişiler var. Bununla birlikte, bir takım teorilere göre, bu pek olası değildir.

Yeni teorilere göre bu gizemli ve nadir bulunan kan grupları, genetik yapı olarak insan dışı özellikler gösterebilir; bu da temel olarak Rh Negatif kanının, homo sapienslerde bulunan konvansiyonel DNA’dan biraz farklı olduğu anlamına gelir.

İbranice olan Nefilim, ‘düşmüş’ olarak tercüme edildi ve birçokları tarafından eski metinlerde bahsedilenler nedeniyle ‘Düşmüş Melekler’ olarak yorumlandı. İlginçtir, İncil, Talmud[1] ve Kur’an[2], Nefilim’e ‘düşmüş melekler’ veya “Tanrı Oğulları” olarak atıfta bulunmaktadır.

Tanrı Oğullarının” insan kızlarıyla evlenip çocuk sahibi oldukları günlerde ve daha sonra yeryüzünde “Nefiller” vardı. Bunlar eski çağ kahramanları, ünlü kişilerdi.” (Genesis 6-4)

Genesis 6: 1-4, okurlara, çevrildiğinde “düşmüş olanlar” anlamına gelen Nefilim’ler ilahi varlıklar (tanrı oğulları) ve insan kadınları (Âdem’in kızları) arasındaki kopyalanmanın ürünü idi.

Nefilim, büyük savaşçılar ve İncil’deki devler olarak bilinir (bkz. Hezekiel 32.27 ve Sayılar 13.33).

İlginç bir şekilde, insanların Rh negatif kan ile diğer dünyaya bağlanmasını halktan gizleyen gizemli bir gerçeğin olduğuna sıkı sıkıya inanan bazı araştırmacılar var.

Robert Spehr, RH Negatif’in arkasındaki muamma hakkında daha fazla bilgi verir: “Uluslararası Doğa ve Doğal hayatı Koruma Birliği (IUCN) tarafından tanınan 612 primat türü ve alttürü vardır ve bunların hiç birinde Rh negatif kan yoktur,” (Robert Spehr, Amnezi Olan Türler: Yasak Tarihimiz)

Rh faktörleri veya ‘Rhesus faktörü’ ilk Rhesus maymunun kanında keşfedildi. Sepehr’e göre, eğer insanlık aynı Afrikalı atadan evrimleştiyse kanları da uyumlu olurdu, ama böyle değil, Bütün insanların yaklaşık% 85’inde RH pozitif kan bulunur, ancak tüm kraliyet aileleri Rh negatif kana sahiptir.

Bugün, bu “nadir” kan türüne bağlı pek çok esrarengiz özellik var ve Spehr gibi araştırmacıların cevaplamaya çalıştıkları birçok soru var.

Rh negatif kan nereden çıktı? Rh pozitif çocuklarını taşıyan bir Rh negatif anne, neden kendi yavrularını reddetmeye çalışıyor?· Bunun tartışmalı bir teori ile açıklanması mümkün müdür? Söz konusu teori İnsanlık aslında tek bir ırktan değildir, melezleşmiş bir tür olduğunu ileri sürüyor.

Spehr’in görüşünü paylaşan diğer teorisyenler, Rh negatif kana sahip insanları karakterize eden diğer özelliklerin olduğuna inanmaktadır: Yüksek IQ, hassas görme, düşük vücut ısısı, daha yüksek tansiyon, psişik / sezgisel yeteneklerin artması, ağırlıklı olarak mavi yeşil veya ela göz rengi, kırmızı veya kırmızımsı saçlar, ısıya ve güneş ışığına duyarlılık artışı ve bazı durumlarda ekstra bir omurga·.

Kastedilen Rh negatif kan özelliğine sahip bir annenin pozitif kan grubuna ait çocuklarından kan alamamasıdır gibi düşünülse de mesele bundan çok daha ileri. Yani bu Rh negatif kadınlar, Rh pozitif bir çocuk doğurmakta zorlanmaktadır. Çünkü vücutları doğal olarak Rh pozitif kan grubuna sahip çocuğu öldürmeye çalışmaktadır.
Exstra Omurga ile kastedilen kuyruk sokumunun daha büyük olması ya da bazılarında fazladan bir kuyruk sokumu olmasıdır

yeryuzunden.net - Haşmet Demirel (Ancient Code)

****

[1] Bunlar cennette melek orduları ile savaştıktan sonra yenilmişler ve yeryüzüne düşmüşlerdir. Satan (Şeytan), cinler, iblisler ve gözcü melekler bunların arasındadır. Bu melekler tarih boyunca ve günümüzde dinsel metinlerde, edebiyatta, görsel sanatlarda çokça yer almaktadır. Bu meleklere; ‘Tanrı’nın Oğulları’ Nefillerin (Nefilim) Babaları” ve ‘Gözcü Melek’ler denilmektedir.

Tora’nın birinci kitabı olan Yaratılış (Bereşit) kitabında; Nefilim hakkında bilgi mevcuttur. Onlardan ‘Tanrı oğulları’ olarak bahsedilmektedir. “Ve vaki oldu ki, toprağın yüzü üzerinde adamlar çoğalmaya başladı ve onların kızları doğduğu zaman, Tanrı Oğulları, adam kızlarının güzel olduklarını gördüler ve bütün seçtiklerinden kendilerine karılar aldılar (…) Tanrı Oğulları, insan kızlarına vardıkları ve bu kızlar onlara çocuk doğurdukları zaman, o günlerde ve ondan sonra yeryüzünde Nefilim (dev adamlar) vardı; bunlar eski zamandan zorbalar, şöhretli adamlardı.” Böylece Tanrı, tüm bu yaratıkları ve onlarla aile kuran insanları yok etmeye karar verdi. Böylece Nuh Tufanı gerçekleşti. (Yaratılış Kitabı: Bap 6)

Enoh’un (Hanoh) birinci kitabında ilk insanları uzaktan izleyip, rapor vermekle görevli olan Gözcü baş melek Semyaza’nın önderliğinde dünyaya gönderilmiş ‘Gözcü Melek’lerin, zaaflarına yenik düşüp, insan ırkının kadınlarıyla birlikte olmaları sonucu Nefillerin türediği yazılıdır. Nefiller, melek babalarının aksine, doğaüstü yanları aza indirgenmiş, kanatları doğaüstü güçlerden ziyade, nefes almaya yarayan organlara dönüşmüştür. Ezekiel’in kitabında, (32:27) bölümünde onlardan ‘Devler’ diye bahsedilmektedir. Tevrat’ın diğer bölümlerinde onlardan; Emim (korku verenler), Refaim (Ölüler), Anakim (uzun boylular), Giborim (kahramanlar, cesurlar) diye söz edilmektedir. Nefilim’den, Tevrat’ta tam 150 kez Giborim olarak bahsedilir. Şelomo’nun kitaplarından ‘Atasözleri Mişle’de (30:30) ‘Aslanlar’, Yaratılış Kitabı’nda (10:9) ‘Avcılar’, Yeremya’nın Kitabı’nda (51:30) ‘Askerler’, Daniel Kitabı’nda (11:3) ‘Liderler’ olarak bahisleri geçmektedir.

Birinci Samuel Kitabı’nın 18.bölümünde, bahsi geçen David ile Golyat öyküsünde, genç David’in sapan ve taşla yere yıkıp başını kestiği dev adam, Pelişti Golyat’ın bir nefil olduğu, daha sonra din bilginleri tarafından yazılan Midraş Kitabı’nda kayıtlıdır. Gözcü Meleklerden, Daniel Kitabı’nda bahsedilir: “ve mademki kral gözcü ve mukaddes bir meleğin göklerden inmekte olduğunu gördü…” Daniel Kitabı Bap 4.

[2] Tevrat’ta bu meleklerden Tanrı-oğlu olarak söz edilir, buna mukabil Kuran’da düşmüş melek tabiri geçmez. Kuran’da İblisten kovulmuş olarak söz edilir cennetten kovulan ve bir anlamda yeryüzüne düşen Âdem ve Havva ise yeryüzüne tenzil etmiştir (inmiştir, düşmüştür), bu düşme sözcüğünün bir tür rütbe ya da konumsal anlam mı içerdiği ve bu anlamda sembolik mi olduğu, yoksa fiziki bir düşme ya da inmemi olduğu yorumcularca tartışılmaktadır. Âdem ilk insan olmasının yanında-ki bu da tartışmalıdır çünkü Kuranda geçen âdemden önce âdemler ifadesi nedeni ile Âdemin ilk insan değil belli bir insan grubunun ilk prototipi olduğu da iddia edilmektedir. Ancak her halükarda Âdem Tanrı Oğlu değil Tanrının yeryüzündeki halefidir (onun bir tür temsilcisi), (Çevirenin Notu)

Yorumlar