Ruhsal

Öfkeyi nasıl öğütebilirsiniz?

Öfkesini öğütebilmeyi başaran kişiler, onu kazanıma, enerjiye dönüştürülebilir. Kızıldığında 10 saniye mola vermek, öfke kontrolünde iyi bir yöntem.

Öfkeyi nasıl öğütebilirsiniz?

Ünlü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, öfke duygusu ve öfke duygusunun yönetilmesi konusunda açıklamalarda bulunarak, "öfke anında aklın ikinci plana düştüğünü" hatırlattı:

Öfke ateşe benzer

Şiddetle ilgili konuların arka planında öfke kontrol bozukluğu bulunuyor. Bu sorunun temelleri de çocukluk döneminde atılıyor. Öfke ateşe benzer. Yangın çıktığı zaman hemen yangına müdahale edersiniz. Önce ‘Yangın neden çıktı ve burası neden yanıyor?’  demezsiniz. Bir an önce yangını söndürürsünüz. Yangının sebebi sonra araştırılır. Hemen tedbirler alınır. Öfkede de benzer davranışı göstermek gerekir.” dedi. Öfkede insanın üst beyin kontrolünün bozulduğunu ifade eden Tarhan, “Öfke anında akıl ikinci plana düşüyor. Aklın kullanımı bloke oluyor, bu duruma cinnet diyenler de var. Öfkenin en güzel ilacı o anda o duyguyu itelemeyi başarabilmektir. 

Öfke neden doğar? 

Bazı insanlar sakindir, bazıları öfkesizdir, bazıları sinirlidir, bazıları ise çok öfkelidir. Burada kişilik yapısının önemi var. Öfke kontrolünde en çok insan ilişkilerinde bozulma, yasal sorunlar, maddi kayıplar gibi sebepler olduğu gözlemlenir. Öfke nedeniyle eşyalarına zarar verenleri görebiliriz. Öfke kişinin çalışma ve iş verimini etkiliyor. Sağlığını bozuyor ve en başta suçluluk duyguları uyandırıyor.

Öfke duygusu kişiyi şiddet davranışına götürür. Genellikle hayvanlara karşı şiddet, duvara yumruk atarak kendine zarar vermek şeklinde görülüyor. Sonra da diğer insanlara karşı şiddet ortaya çıkıyor. 

Öfke kontrol sorunlarında geçmişe bakılıyor

Öfkesini kontrol edemeyen kişinin geçmişine bakılmalı. Kişinin geçmişinde şiddet davranışları var mı? Tehlikeli araba kullanma durumu var mı? Şiddeti sorun çözme ve hak arama yöntemi olarak görüyor mu? Kurban var mı varsa hep aynı kişi mi şeklinde araştırma yapılıyor.

Şiddetle terbiye olmaz!

Dünyada ve ülkemizde maalesef şiddetin zaman zaman onaylanan bir yönü de bulunmaktadır. İngiltere’de şamar oğlanları geleneği vardı. Kraliyet ailesinde kendi çocukları bir hata yaptığı zaman gidip şamar oğlanı olarak bulundurulan yoksul çocuklarını döverlermiş. Böylece çocuğun hatasından ders alması sağlanırmış. Şamar oğlanı terimi oradan geliyor. Eğitimde kullanılan yanlış bir metot. Daha sonra bu yöntem insan haklarına aykırı olduğu için kaldırılıyor. Bizim kültürel olarak şiddeti onaylayan bir yanımız var. ‘Kızını dövmeyen dizini döver’ diye atasözleri var. Bunlar bu zamanın geleneklerine uymayan durumlar. Çocuğu şiddetle terbiye etmeye kalkışmak artık geçersiz yöntemlerdir

Alay etme, küçük düşürme de şiddettir…

Şiddet fiziksel olabildiği gibi duygusal şekilde de olabilir. Şiddete maruz kalan kişi kendini aşağılanmış ve değersiz hissediyor. Kendisine haksızlık yapıldığını hissediyor. Alay edici davranışlar ve sözler de bir çeşit şiddettir. Herkesin içinde küçük düşürme bir şiddet türüdür. Sürekli alay edilen bir çocuk büyüdüğü zaman çevre tarafından kendine düşmanlık beslendiğini düşünür. Herkesi düşman gibi görür ve hep korkuyla hareket eder. Otomatik olarak burada bir yargı oluşuyor.  

Ailede adalet kavramı da önemli. Çocuk adaletsiz bir ev ortamında haksızlığa uğruyorsa, kardeşine iyi davranılmasına karşın kendine kötü davranılıyorsa ayrımcılık yapıldığını düşünür. Çocuktaki adalet duygusu zarar görür. Böyle durumlarda kişi kendini dışlanmış ve aşağılanmış hisseder. Güven duygusu zayıflar. O evde sevilmediğini ve yok sayıldığını düşünür. Anne ve babasına karşı öfke gelişir. Adaletin olmadığı ailelerde şiddet beklemek sürpriz değil. Şiddetin toplumumuzda maalesef bu kadar çok yaygın olmasının sebeplerinden biri de aile içi adaleti hiç önemsemiyor olmamız.

Çocuklar şiddeti evde öğreniyor.

Şiddetin evde öğrenilir. Çocuğu en çok etkileyen canlı şiddet yani anne ve baba arasındaki şiddet. Baba bir şey olduğu zaman ‘Vurdun mu oturtacaksın’ diyorsa çocuk bunu modelliyor. Şiddeti görerek öğreniyor.

Anne ve baba çocuğa önce sevgi vermeli. Ebeveynlerin sevgi cömerti olması lazım. Yaşantı ve hikâyesinin olması lazım. Bir hastamız vardı. Geçmişteki çocukluk döneminden olumlu şeyleri anlatmasını istedik. Maalesef bir tane yaşantı anlatamadı. Kişi hep olumsuz yaşantı hatırlıyor. ‘Benim ailemle ilgili olumlu bir yaşantım olmadı. Hep eleştirildim. Fiziksel şiddet yok sözel şiddet var’ dedi. Haksız eleştiri en büyük şiddettir. Bir çocuğun bir insanın onurunu kırarsanız sözel ifade becerisi yoksa şiddete yönelir.

Şiddetin nedenleri farklıdır

Şiddetin pek çok nedeni vardır.Toplumdaki gelir düzeyi adaletsizliği şiddet sebebidir. Sosyal kargaşa şiddet sebebidir. Temel güven duygusu oluşmuyor. Yoksulluk doğrudan şiddet sebebi değildir ama gelir dağılımı adaletsizliği şiddet sebebidir. Ailede ya da toplumda ayrımcılık yapmak şiddeti çok destekler. Şiddeti istemiyorsak ailede ve toplumda adaleti yüksek bir değer olarak yaşatmamız lazım. O nedenle toplumsal barış için de küresel adalet gerekiyor.

Öfke kontrolünün arkasında depresyon olabilir

Kadın ve erkek beyni stres altında farklı tepkiler verir. Kadın beyni stres altında ağlayarak tepki veriyor. Erkek beyni ise stres altında öfkeyle tepki veriyor. Erkeğin öfke kontrolünün altında depresyon olabiliyor. Öfkeli kişilerde gizli depresyon ve örtülü depresyon olabiliyor. Bu kişilere anti depresan tedavisi uygulandığında şiddet uygulamaya son veriyor

Öfkeye 10 saniye mola… 

Öfke kontrolünde birtakım yöntemler uygulanabilir. Mola verme yöntemini önerebiliyoruz. 10’a kadar saymasını tavsiye ediyoruz. Öfke görünen ve dışa vuran duygudur. Öfkenin arka planındaki duygu dışlanmışlıktır, aşağılanmışlıktır. Kişi dışarıya öfke olarak yansıtır.

Öfke öğütme yöntemi

Öfke bastırılarak yok edilemezi  Öfke öğütülür. Öfkeyi alacaksın öğüteceksin kazanıma dönüştüreceksin. Öfkesiz insan yoktur. Herkesin içinde öfke vardır. Bazıları o öfkeyi öğütüyor, bazıları enerjiye dönüştürüyor. Örneğin öfkelendiği kişiye güzellikle hayır diyebiliyor. ‘Bu konuda senin gibi düşünmüyorum’ diyor. Bu konuda kişi sorun çözme stili olarak zihinsel strateji geliştiriyorsa, duygu ifadesini başarabiliyorsa, sözel olarak kendini ifade edebiliyorsa öfkeye niye başvursun ki?” dedi. Empati yoksunluğunun da öfkeye sebep olabildiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kişinin öncelikle dur, düşün ve yap zihinsel paradigmasını uygulaması gerekiyor. Çünkü kişi genellikle öfkede önce yapıyor sonra düşünüyor. Yani iş işten geçmiş oluyor. Empati yoksunluğu da öfkede çok önemli

Çözüm hapis değil, iyileştirme

Kadına karşı şiddette öfke kontrolü eğitimi vermek gerekir. Dünyada şiddetle böyle baş edilmiş. Biz burada hapislerle çözüm bulmaya çalışıyoruz. Hapis buradaki son çare olmalı. Bu kişilere özellikle empati konusunda eğitim verilmesi lazım. Hapis çözüm değil, iyileştirme çözüm. Onların empati yönlerinin güçlendirilmesi ve grup olarak tedavi görmeleri lazım.

Yorumlar