Ruhsal

Aşkın halleri nelerdir, sizinki hangi tür aşk?

Aşk üzerine yapılan bilimsel araştırmalar, aşkın üç çeşidi olduğunu söylüyor.

Aşkın halleri nelerdir, sizinki hangi tür aşk?

AŞKIN ÜÇ HALİ

Kimisine göre aşk; kör olmak, ondan başkasını görememek, yanlışlarına göz yummak, gözünü ondan alamamaktır.

Pervane olmak, kendini ateşe atmak ve yanmaktır, kimisi için.

Bazıları âşığı, sarhoşa benzetir:

‘’Sarhoşla âşık arasındaki fark; birisinin teki iki, diğerinin ikiyi tek görmesidir!’’

Bir zamanlar aşktan başı dönerken, zamanla sevgiliye dair algısı değişen, yaşadığını şöyle anlatır:

‘’Aşk; onu bulunmaz Hint kumaşı sanmamla, beş para etmez birisi olduğunu anlamam arasında geçen süreydi.’’

Siz de âşıksanız ya da bir zamanlar âşık olduysanız, aşkınızı kim bilir hangi hayallerle süslemiş, hangi duygulu şiirlerle kâğıtlara dökmüşsünüzdür!

Belki bazen, sevdiğinizin sizi, sizin onu sevdiğiniz gibi sevmediğini hissetmiş, aradaki farkı anlamak için, çılgınca çabalamışsınızdır.

Haksız da sayılmazsınız!

Aşkın farklı çeşitleri var!

Aşk üzerine yapılan bilimsel araştırmalar, aşkın üç çeşidi olduğunu söylüyor.

Bunlardan ilki, romantik aşk.

Romantik aşk, kişinin kendisini kaybettiği, sevgiliyi aklından çıkaramadığı, onu beş dakika görmek için çok şeyi feda edebileceği bir ruh hali…

Sahiplenme, onun bir başkasıyla beraber olması ihtimalini, dayanılamaz bir felaket gibi algılama durumu…

Bir tür susamışlık hissi…

Beynin, feniletilamin ve dopamin seline kapılıp gidişi…Evet, maalesef bu durumun arkasında, kulağa çok da romantik gelmeyen bir kimyasal reaksiyon var ;)

Romantik aşığın beyni, kokain kullanan insan beynine benzer...

Aşırı uyarılmış bir haldedir...

Takıntılıdır; maşuktan başka şey düşünemez!

Biyo-antropolog Dr. Helen Fisher’a göre, romantik aşkta görülen yoğun ve takıntılı bağlanma eğilimi aslında doğanın, insanları üremeye teşvik etmek üzere, güçlü bir dürtü olarak içimize yerleştirdiği bir taktiktir.

Bu tür aşk biyokimyasal olarak yaklaşık bir ila üç yıl kadar sürer.

Sonrasında ya biter ya da biçim değiştirip, sevgi ve güven ilişkisine dönüşür.

''Aşkın Ömrü Üç Yıldır'' adlı kitabında, Frédéric Beigbeder, bunu şöyle anlatır:

‘’İlk yıl, ‘Beni terk edersen kendimi ÖLDÜRÜRÜM’ denir.
İkinci yıl, ‘Beni terk edersen, acı çekerim, ama kendimi toparlarım’ denir.
Üçüncü yıl, ‘Beni terk edersen şampanya patlatacağım’ denir.
Sizi aşkın hayat boyu sürdüğüne inandırırlar, oysa aşk kimyasal olarak üçüncü yılın sonunda yok olur.
İlk yıl eşyalar satın alınır.
İkinci yıl eşyaların yerleri değiştirilir.
Üçüncü yıl eşyalar paylaşılır."

Bu üç yıl kadınla erkeğin, bir çocuk dünyaya getirmeleri ve onu tam bağımlı bir bebek olmaktan çıkacak kadar büyütebilmeleri için oldukça yeterli bir süredir.

Doğa genetik çeşitliliği sever; üç yılın sonunda, yeni arayışlara yönlendirecek bir mekanizmayı başlatır; romantik aşkın rüzgârını dindirerek...

Biliyorum, karamsar sözler bunlar; hele âşıksanız, asla duymak istemeyeceğiniz türden.

Unutmayın; her insan farklı olduğu gibi, her aşk da farklıdır!

Sizin aşkınız, bu türden kurallar tanımıyor olabilir :)

İkinci tür aşk ise erotik, yani cinsel aşktır.

Bir insana tensel arzu duymak, onu istemektir…

Erotik çekim bazen yalnızca tensel olmakla kalmaz, zamanla iki insan arasında güçlü duygular oluşturabilir.

Nasıl mı?

Cinsel yakınlaşma, bir dizi kimyasal tepkimeyi tetikler.

Dopamin salgısını arttırarak romantizme, vazopressin ve oksitosin hormonlarının salınımıyla da, duygusal bağlanmaya yol açar.

O nedenle erotik aşk, bazı durumlarda romantik aşkla iç içe geçer.

Antidepresan ilaçların beyinde yaptığı değişiklikler, hem romantik, hem erotik aşk dürtüsünü bozar, ne yazık ki!

Gelelim üçüncü tür aşka:

'Sevgi' adı verilen bu tür aşkın hissettirdikleri; güven, şefkat ve huzurdur…

Vücudun ürettiği, bir tür morfin benzeri maddeler olan uyuşturucu ve sakinleştirici etkiye sahip endorfinler devreye girer.

Sevgi zamanla geliştiğinden, romantik ve erotik aşktan daha dayanıklı ve yakın dostluklardan bile güçlüdür!

Ama ne yazık ki çoğu kez, romantizmi, tutkuyu ve erotizmi içermez.

Onun için de ‘’soğuk aşk’’ olarak tanımlanır.

Her evrenin rolü ve ağırlığı, zaman içinde değişebilir!

İlişkilerde kafaların karışmasının nedeni, tam da budur!

Romantizm, erotizm ve sevginin aynı insanda yaşanamaması bazen, insanları farklı arayışlara itebilir.

Aynı insan, eş zamanlı olarak bir kişiye çok büyük bir güven ve sevgi hissedebilir; başka bir kişiye cinsel arzu besleyebilir ve bir başkasına da romantik aşkla bağlanabilir!

Farklı ihtiyaçların peşine düşmek; kaç kıskançlık savaşının ve boşanmanın; kaç aşk cinayetinin; geceler boyu gözlerin tavana dikilip, yoğun bir vicdan muhasebesiyle sıkışan kaç kalbin sorumlusudur; kim bilir?

Bilim insanları, bir insanın aynı anda birden fazla insanı sevmesinin mümkün olduğunu söylüyor.

Tabii her birisinde, aşkın farklı türlerinden bir şeyler bulması durumunda!

Zor işler bunlar!

Dilerim sizin aşkınız, ‘’üçü bir arada’’ olanlardandır!

 

Doç. Dr. Şafak Nakajima - Mistikalem.com

www.safaknakajima.com
0212 570 80 20

Yorumlar