Kültür Sanat

Tarık Tufan, Aşıklara Yer Yok romanının karakterlerini anlattı

15 Mart’ta ZKS’de gerçekleşen 100 Yüze İmza ve Söyleşi programına, yazar Tarık Tufan konuk oldu.

Tarık Tufan, Aşıklara Yer Yok romanının karakterlerini anlattı

Aykut Ertuğrul’un sunduğu 100 Yüze İmza ve Söyleşi programına Tarık Tufan ile Âşıklara Yer Yok kitabı ve genel olarak Tufan'ın yazarlık serüveni hakkında konuşuldu.

ÂŞIKSAN DÜNYADAKİ BÜTÜN YARALARA MERHEM BULABİLİRSİN

Tarık Tufan, romanlarında sıklıkla aşk temasına yer vermesi hakkında şunları söyledi: “Şimdi bizim, yani hayatımızda birtakım konular, birtakım meseleler var ki anlatıcılar için son derece cazip anlamlar barındırıyor. Anlatıcılar o kavramları, o konuları, o duyguları, insanın hayatında yer tutan o şeyleri bir biçimde anlatabilmek için oralara yakın olma arzusu hissediyorlar. Böyle anlattığımızda muhtemelen aşk bu konuların başında gelebilir. Fakat şöyle düşünüyorum; insanın hayatı, hayat dediğimiz şey insanı yaralayan da bir şey. Hayat, doğumdan itibaren insanın yaralandığı bir zaman süreci. Aynı zamanda insanın teselliler de bulduğu bir süreç, bir zaman süreci. Biz hayatımızda birtakım şeylerden yaralanıyoruz, birtakım şeylerden teselli buluyoruz. Aramızda yaralanmaya daha açık, psikolojik anlamda, duygusal anlamda, karakter olarak bu yaralara daha açık, daha hassas ruhlar var. Onlar hayatın içerisinde daha çok yaralanıyorlar, daha etkileniyorlar bundan ve doğal olarak onların kendi içinde teselliye daha muhtaç tarafları var. İnsanın hayatında kimi şeyler var ki bu yaralara aynı zamanda merhem olabilecek kadar güçlü ve derin şeyler. Mesela insanın bir annesinin olması, hayatın içerisinde bir teselli biçimi… Bir babasının olması da, bir evladının olması da böyle… İnsan, insanın zehrini almaya başlıyor. Etrafımızda sevdiğimiz insanlar, dostlarımız, komşularımız… Şimdi kalmadı ama geçmişteki insanların vardı, ahretlikleri. Çünkü onlar dostluklarını sadece bu dünyaya sıkıştırmak ve bu dünyadan ibaret kılmamak için onlar dostluklarını başka daha beka olana da yansıtmak istiyorlar ve ahretlikleri oluyor onların. Düşünsene bitmeyen bir şey yani… Böyle bir paylaşım, böyle bir candanlık. Bütün bunlar bize teselliler. Bunların içinde en ilginç bir teselli de bence aşk diye düşünüyorum. Fakat bu bir bıçak sırtı durum. Çünkü en derin yaranın sebebi de bu. Yani bir yandan insan âşıksa, bunu her türlü alabilirsiniz yani aşka yüklediğiniz bütün anlam dünyaları içinde alabilirsiniz, hakikate, Allah’a ya da varlığına şükran duyduğunuz herhangi bir şeye, yani sevdiğinize, bir kadına, bir erkeğe… Aşk dediğimiz şey insanın varoluşunu derinleştiren, güçlendiren o büyük anlamlar bütünlüğü. Sanki insanda şöyle bir his oluşturuyor: Âşıksan, dünyadaki bütün yaralara merhem bulabilirsin. Âşıksan dünyanın bütün tesellilerine ulaşabilirsin. Âşıksan dünyanın bütün acılarıyla baş edebilirsin gibi bir duygu… Bu kadar yüksek bir hayat duygusu. Tersinden, âşıksan dünyanın bütün yaralarına açık da olabilirsin. Her şey senin dünyanda çok büyük sarsıntıya yol açabilir ve bu seni alt üst de edebilir. Bu çift taraflı, yani insanı bir anda aşağı çekebilen hem de bir anda insanın hayat duygusunu yükselten şey, anlatıcılar için doğal olarak çok cazip ve romanda, sinemada, müzikte, resimde, bütün güzel sanatlarda, mitolojik anlatılarda, halk hikâyelerinde, masallarda, her yerde doğal olarak insanlar aşkı bir  biçimde anlamak, anlatmakla ilgili bir his duyuyorlar.”

İNSAN İHTİYAÇ DUYDUĞU DUYGUYA ERİŞMEK İÇİN KARŞISINDA APAÇIK OLAN ŞEYİ PERDELEMEYE BAŞLAR

Tarık Tufan, Âşıklara Yer Yok romanının karakterlerinin içinde bulunduğu durumlar hakkında ise şu yorumları yaptı: “Orhan, Firdevs aslında her birinin hayatını mahvedeceğini zaman zaman bildiği hâlde peşinden gittikleri bir aşk var. Maalesef farklı aşklar. Zaten hikâyenin belki de düğümü orada. İkisi de bunun farkında. Ama insanın şöyle bir özelliği var, o da beni çok cezp ediyor yani insanın bu özelliği, gördüğün bir şeyi kendinden perdelemek, kendi gözünden kaçırmak. Biliyorsun aslında ama insan ihtiyaç duyduğu duyguya erişmek için karşısında apaçık olan şeyi perdelemeye başlar. Yani karşındaki insan senin boğazına sarılmıştır, benimle yakın temas etmek istediği için bunu yapıyor dersin. Bana dokunmak istiyor falan dersin. Boğazına yapışmış yani. Yahut böyle delice kavga çıkar, şöyle dersin; ilişkimiz çok iyi gidiyor çünkü kavga edebiliyoruz, neden? Çünkü kayıtsızlık daha kötü bir şey. Öldüreceksiniz birbirinizi! Çünkü varlığımızı ciddiye alıyoruz.”

Son bölümde Tarık Tufan, izleyicilerden gelen soruları yanıtladı. Program, Tarık Tufan’ın kitaplarını imzalaması ile son buldu.

Yorumlar