Küçük insanlar bizi büyük vuruyorlar.

21 Şubat 2022 Pazartesi
Küçük insanlar bizi büyük vuruyorlar.
Küçük insanlar bizi büyük vuruyorlar.

En Önemsizimizin En Büyük Zararı

Biri bize “sorun ne?” diye sorsa ve hikayemizi dinlemeye hazır olsa, ona şanlı bir düşman ve problem geçidi sunarız. “İşte karşınızda hayatımı mahveden aşk hikayem! İşte şimdi de duyarsız, vicdansız ailem! Sırada gördüğünüz ise ömrümü vakfettiğim ama elde edemediğim kariyer!”

Oysa gerçek sorunun kaynağı açısından, şu söylediklerimiz bize en az zararı dokunan insanlar ya da şeyler. En büyük şeyler, en az zararı dokunan şeyler çünkü onların büyüklüğü, zihni onlara karşı tetikte tutuyor. Farkında oluyorsunuz onları. Farkında olmak sizi belli bir seviyede koruyor.

Bize en çok zarar veren insanlar veya şeyler aslında önemsemediklerimiz. “Bu insan kim ki bana zarar verecek?”, “bu konu ne ki beni etkileyecek?” dediklerimiz, düşmanımız ya da sorunumuz olarak görmeye layık bulmadıklarımız, Reich’ın harika deyimiyle “küçük insanlar” veya şeyler.

Birini/ şeyi kendimize “layık” görmediğimiz için onu umursamıyorsak, ona olan farkındalığımız düşüyor. Böylece onun verdiği zararı, o zararın gelişmesini ve bizde yer edişini ıskalıyoruz. Bizden daha aptal, bayağı, değersiz olduğunu varsaydığımız bir insanın, bize bağırdıklarını kulak ardı etme eğilimimiz, bize o verilere daha açık kılıyor. Hani öğrenmek için pasif dinleme yapın derler ya, doğrudan çalışmayın, bırakın siz uyurken ya da bir işle uğraşırken arkada çalsın ve bilinçdışınız o veriyi doğrudan alsın? İşte aynen böyle: Önemsediklerimizin fısıltısını bile pür dikkat ve bilinçli olarak dinler, duyar ve önemserken, kaile almadıklarımızın bağırtıları radyo cızırtısı gibi doğrudan içimize düşüyor, büyüyor ve bizi alt ediyor. Üzerinize bir boğa koşarsa onu farkına varır, önleminizi alırsınız ama siz farkında olmadan kulağınıza kaçan bir sineği, ancak kulağınız iltihaplandıktan sonra doktora gidince ayıkırsınız.

Küçük insanlar bizi büyük vuruyorlar. Onlara karşı kayıtsız tutumumuz, kayıt almaksızın alelade dinlemeden dinleyişlerimiz, onların her ettiği lafı beynimize daha kolay düşürüyor. Kayıt altına itinayla aldıklarımız ise zaten bir incelemeden geçtiğinden, aslında daha az etki ediyor. Rüyamızda bile, mesela bir metrobüs durağında gördüğümüz insanın, bir yabancının yüzünü figüran gibi daha rahat kullanır ve uyanınca “aa kim ki bu?” diyecek kadar simasını çıkaramazken, bilincimizle her hattını bellediklerimizin yüzünü rüyamızda göremiyoruz.

Bilinçdışımız küçük insan, boş olay, ciddiye alınmamış yığınlarla daha fazla yoğuruluyor. Dolayısıyla başa dönersek, o “sorun ne?” sorusuna verilen cevap, anlatmaya devam ettiğimizde, çok önemli ve şanımıza uygun düşman ve problemlerden sıyrılıp, mahalledeki Melahat Abla’ya, o aptal ve lüzumsuz sevgiliye evriliyor. Sinekler. Sinekler bizi bitiriyor.

Caput Draconis - mistikalem.com

Prof. Yaşam Koçu, NLP ve Öğrenci Koçluğu
Usui-Kundalini Reiki II
Seans/iletişim: w.erleichda@gmail.com

www.youtube.com/user/thejenrachelblack