Dünya

Hindistan hem Koronavirüsle hem yalan haberlerle boğuşuyor

Kovid 19 vakalarının 20 milyonu aştığı Hindistan'da yalan haberler de en az virüs kadar hızlı yayılıyor.

Hindistan hem Koronavirüsle hem yalan haberlerle boğuşuyor

Günlük koronavirüs (coronavirus) vaka sayısınınsa 12 gündür 300 binlerde seyrettiği Hindistan salgının pençesinde. Uzmanlar, gerçek vaka sayısının resmi verilerin beş ila on katı olabileceğini belirtirken, ülkede oksijen, ilaç ve hastanelerde yatak sıkıntısı yaşanıyor. Ancak ülkede en az virüs kadar hızlı yayılan ve salgının kontrol altına alınmasını güçleştiren bir diğer faktör daha var: Yalan haber.

İkinci dalganın sarmasıyla birlikte, aşıların etkinliğinden ev yapımı ilaçlar kullanarak bağışıklığı attırma önerilerine kadar pek çok yalan veya yanlış bilgi sosyal medyada dolaşıma girdi.

Yanlış bilgiler arasında sağlıkla ilgili olanlar daha yaygın

Bir teyit-doğrulama girişimi olan Health Analytics Asia’nın kurucu olan Syed Nazakat, DW’ye verdiği demeçte “Yanlış bilgiler arasında sağlıkla ilgili olanlar daha yaygın. Din ile ilgili yanlış bilgiler de sağlık konularının hemen ardından geliyor” dedi. Nazakat, sağlıkla ilgili yanlış bilgilerin salgın mücadelesi ve aşı kampanyasına zarar verdiği görüşünde.

Uzmanlara göre yetkililer, yanlış bilgilerin yayılımını durdurmak için yeterince önlem almıyor. Hatta, bazı yanlış bilgilerin yayılmasından ülkenin önde gelen otoriteleri ile üst düzey yetkililerini sorumlu tutuyorlar.

Nisan ortasında Covid-19 (Kovit 19)  vakalarının sayısı hızla artmaya başladığında, üst düzey bir hükümet yetkilisi olan V. K. Paul, hastalığın hafif veya asemptomatik seyrettiği hastalara, alternatif tıp merkezlerine başvurma tavsiyesinde bulundu. Paul ayrıca, insanlara bağışıklıklarını kuvvetlendirmek için chyawanprash adı verilen bir besin takviyesi ile kadha adlı bir bitkiyi tüketmelerini tavsiye etti.

Üst düzey bir hükümet yetkilisinden gelen bu açıklama doktorların tepkisini çekti. Hindistan Tıp Derneği Eski Başkanı Rajan Sharma DW'ye verdiği demeçte, "Bu bilgi temelsiz ve çok yanıltıcı. İnsanları evde oturmaya ve bu tür karışımları içmeye teşvik ederseniz hastaneye vardıklarında çok geç olabilir” değerlendirmesini yaptı.

İnternet Özgürlüğü Vakfı'nın yönetici direktörü Apar Gupta da benzer görüşte. DW’nin sorularını yanıtlayan Gupta, "Bu tür çağrıları yapan kamu yetkilileriniz var olduğunda, bilime saygıdan söz edemezsiniz. Bunun sosyal medya kullanıcıları üzerinde nasıl bir etkisi olacağını düşünüyorsunuz ki?” dedi.

Halkın medyaya güven duymaması önemli etken

Gerçekten de sosyal medya ülkede önemli bir bilgi kaynağı. Hükümetin virüsün yayılımını kontrol etmek için geçen Mart ayında ülke çapında sıkı kapanma tedbirlerini yürürlüğe sokmasıyla sosyal medya kullanımı ciddi oranda attı. Uzmanlara göre, halkın medyaya güven duymaması, kamu medyası hizmetinin yeterli olmaması gibi faktörlerin ülkedeki yüksek sosyal medya kullanım oranıyla birleşmesi yanlış bilgilerin daha hızlı yayılmasını tetikledi. Yalan haber ve yanlış bilgilerin en çok yayıldığı sosyal medya platformlarından biri olan WhatsApp’ın, ülkede 500 milyondan fazla kullanıcısı var. Gupta’ya göre mevcut durumda “sosyal medyanın artan kullanımı, yanlış bilgilendirme krizini daha da yoğunlaştırıyor.”

Yalan haberler birbirini kovalıyor

Bilim insanlarına göre ülkenin içinde bulunduğu krizden çıkmasının temel yapıtaşlarından biri yaygın aşılama. Ancak yalan haber ve yanlış bilgi bunun önünde de engel. İnternetten en çok dolaşan yanlış bilgiler arasında, diyabet ve hipertansiyon gibi hastalığı olan kişiler için aşının güvenli olmadığı bilgisi, oksijen cihazı sıkıntısı yaşayan hastanelere gitmek yerine astım için kullanılan nebulizatörlerin kullanılabileceği iddiası ile sarımsak, tarçın ve meyan kökü yiyerek hastalıktan korunulabileceği inancı var. Tüm bunların yanı sıra, Hintlilerin koronavirüse karşı diğer ırklara göre daha yüksek bir bağışıklığa sahip olduğuna yönelik haberler de revaçta. 

Doğrulama siteleri bu haberlerin çürütülmesi ve doğru bilgilerin yayılımı için uğraşsa da işleri oldukça zor. DW’ye konuşan Takshashila Enstitüsü’nden Prateek Waghre şöyle diyor: "Bu video ve görüntüler uçup gitmiyorlar ve yeniden dolaşıma girebiliyorlar. Yani yanlış bilgi çığlığı çürütüldükten sonra bile, halen neye inanacağından emin olmayan insanlar var.”

Yorumlar