bilimsel

Doğum sırası kardeşlerin karakterini etkiler mi?

Kardeşlerin; zeka, karakter ve yetenekleriyle doğum sırasının ilgisi var mı?

Doğum sırası kardeşlerin karakterini etkiler mi?

Araştırmacılar, doğum sırasının kim olduğumuzu şekillendirmede önemli bir rol oynayıp oynamadığını yıllardır inceliyor. 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında Avusturyalı psikoterapist ve bireysel psikolojinin kurucusu Alfred Adler, doğum sırasının kardeşlerde farklılıklara yol açtığından şüpheleniyordu. Yedi kardeşten ikincisi olan Adler, birkaç çocuklu ailelerde ilk doğanları, “nevrotik” olarak nitelendiriyor. Çünkü yeni bir kardeş doğduğunda ebeveynini paylaşması gerekiyor.

Adler, ilk doğan çocukları saygılı ve bazen muhafazakâr olarak görüyordu. Adler’e göre, en küçük çocuklar daha hırslıyken, ortanca çocuklar aile içinde duygusal olarak en stabil karaktere sahip oluyordu.

Küçükler farklı yol deniyor
Tarihi karakterleri inceleyen Amerikalı psikolog Frank J. Sulloway de benzer bir eğilim saptamıştı. Daha sonra doğanların daha asi ve daha etraflıca düşünme yetisine sahip olduğu belirtiliyordu. Örneğin Charles Darwin, Karl Marx ve Mahatma Gandhi. İlk doğanların arasında ise Joseph Stalin ve Benito Mussolini gibi karakterler var. Peki ama neden bu farklılık? Her çocuk aile içinde belirli bir boşluğu doldurur ve daha sonra kendi yaşamı için kendi stratejilerini belirler. İlk doğan çocukların, statükoyla kavga etmek ve ebeveynlerinin görüşlerini sorgulamak için daha az nedeni vardır. Küçük kardeşler ise ebeveynlerinin görüşlerinden daha az emin olmakla birlikte yaşamda alternatif yol arayışına daha çok gider. Diğer bazı araştırmalar da kardeş sırasının kişiliği şekillendirebileceği fikrini doğruluyor. Örneğin, 1968’de yapılan bir çalışma, büyük kardeşlerin fiziksel yaralanma korkusu nedeniyle tehlikeli sporlara katılma ihtimalinin
daha düşük olduğunu gösterdi. 1980 yılında 170 kadın ve 142 erkek lisans öğrencisinin katıldığı Howarth Personality Anketi’nde ise ilk doğanlar için daha az kaygılı olma (anksiyete) ve daha yüksek egoya sahip olmaya dair işaretler söz konusuydu. Ancak son yıllarda farklı görüşler de buna eklendi. Almanya’daki Leipzig Üniversitesi’nden psikolog Julia Rohrer liderliğindeki araştırmacılar, Almanya, İngiltere ve ABD’den gelen 20 binden fazla görüşmeden elde edilen verileri değerlendirirken doğum sırasının kişilikte sistematik farklılıklar göstermediğini saptadılar.
Bununla ilgili başka araştırmalar da var. Örneğin, Illinois Üniversitesi’nden psikolog Rodica Damian ve meslektaşı Brent W. Roberts, 377.000 lise öğrencisini içeren 2015’teki çalışmalarında, ilk doğanların daha bilinçli, dışa dönük ve istekli olma eğiliminde olduklarını saptadı. Daha büyük kardeşler, kendilerinden sonra doğanlardan daha hoşgörülü ve duygusal olarak daha istikrarlıydı. Yine de farklılıklar çok küçüktü ve araştırmacılar, birinin karakterini şekillendirmede kardeş sırasına atfedilen değerlerin abartılı olduğu sonucuna vardılar.

Büyükler IQ avantajlı
Damian’ın çalışması ayrıca, ortalama olarak, ilk doğanların küçük kardeşlerine göre ufak bir IQ avantajına sahip olduklarını ortaya koyuyor. İlk doğanlar aynı zamanda eğitimlerini daha yüksek bir dereceyle tamamlama ve tıp ya da mühendislik gibi geleneksel olarak prestijli kariyerleri tercih etme eğiliminde oluyor. Bu açıdan Adler, erken yaşta ilk çocuğa verilen dikkatin, bilişsel yeteneklerini artırdığı konusunda haklı olabilir. Almanya’daki Saarland Üniversitesi’nden psikolog Frank Spinath, “Kardeşler arasındaki doğum sırasının kişiliği şekillendirmesi mümkün. Ancak her ailede aynı şekilde gelişmez” diyor. “Başka bir deyişle, bir etki olabilir ama sistematik bir etki olmayabilir. Genlere ek olarak, ‘bölünmemiş ortam’ denilen bir unsurun da rolü var. Örneğin kardeşlerin farklı arkadaş çevrelerinin olması”.

Batuhan Sarıcan / Cumhuriyet (scientificamerican)

Yorumlar