Bilim

İnsanın ölümsüzlük arayışında yeni rota: Nano teknoloji

Nano teknoloji sayesinde biyolojik yaşlanmanın durdurulması, 'bir gün ölümsüz olabilir miyiz' sorusuna cevap arayanların yeni umudu oldu...

İnsanın ölümsüzlük arayışında yeni rota: Nano teknoloji

Pek çok dinlere göre her insan ölümlü ve evrenin sonu da bir gün gelecek. Bilim insanları da evrenin bir gün sona ermesini bekliyor. 

Ancak insanlığının bilinen en eski arayışlarından biri de ölümsüzlük çabası. Her dönemde ölümsüzlüğün mümkün ve erişebilir olduğuna inanan insanlar oldu.

Günümüzde de bazı araştırmacılar, teknolojideki yüksek gelişmeler ve uzay yolculuğu sayesinde insanlığın evrenin ölümünden yani kıyametten sağ kurtulacağına inanıyor. 

Doğada yaşlanma sorunu çözebilen bir grup hayvan var

Birçok insan yaşlanmasının ardından ölüyor. Süresiz yaşamak için vücudun yaşlanmasının durdurulması gerekiyor. Doğada bu sorunu çözebilen hali hazırda bir grup hayvan bulunuyor.  Örneğin, denizanası benzeri omurgasız hidra,  yeni hücreler yapmak için sürekli bölünen kök hücrelerden oluşuyor. Yeni hücrelerin sürekli akışı, hidranın kendilerini gençleştirmesine ve sonsuza kadar genç kalmasına izin veriyor.

Hidraların bu özelliğini  keşfeden California’daki Pomona Koleji'nde biyoloji profesörü olan Daniel Martínez, “Yaşlanmıyorlar, bu yüzden potansiyel olarak ölümsüzler” dedi. 

Hidralara benzer şekile insanlar da karaciğer gibi vücudun bazı kısımlarını onarabilen ve hatta yeniden büyütebilen kök hücrelere sahip, ancak insan vücudunun tamamı hidralar gibi yenilebilen hücrelerden oluşmuyor. Bunun nedeni ise  insanların organları olmayan hidraların aksine çok fonksiyonlu bir vücut yapısına sahip olması. 

Martínez, "Hücrelerimizin yenilenmekten ve bölünmekten başka görevleri var. Mesela kırmızı kan hücreleri vücudumuzda oksijen taşır  ve bunu yaparken bölünme yeteneklerini kaybetmeleri gerekiyor. Hücreler yaşlandıkça biz de yaşlanırız. Hidralar gibi eski hücrelerimizi öylece atamayız çünkü onlara ihtiyacımız var” dedi.

Ancak, “Örneğin, beyindeki nöronlar bilgi iletir. Bunların değiştirilmesini istemiyoruz. Çünkü aksi halde hiçbir şey hatırlamayacağız” diyen Martínez'e göre, hidralar insan hücrelerinin yaşlandıkça daha iyi işlev görmesi için araştırmacılara yol gösterebilir.  

Diğer taraftan, Martínez insanlar  kişisel olarak sonsuza kadar yaşamak istemese de, insanların zaten bir ölümsüzlük biçimine sahip olduğunu açıkladı:

“Her zaman 'Bence biz ölümsüzüz' derim. Benim için şairler ölümsüzdür çünkü onca yıldan sonra hala bizimleler ve bizi hala etkiliyorlar. Bu yüzden bence insanlar miraslarıyla hayatta kalıyorlar.”

 Guinness Dünya Rekorları'na göre,1997 yılında 122 yaşında hayatını kaybeden Fransız Jeanne Calment, en yaşlı insan olarak tarihe geçti.

Nature Communications dergisinde yayınlanan 2021 tarihli bir çalışmada ise araştırmacılar, insanların maksimum 120 ila 150 yıl arasında yaşayabileceğini bildirdi. Bilim insanları bu noktadan sonra vücutta tam bir esneklik kaybıyla, yani vücudun yeni hücre üretimini durdurmasıyla birlikte sakatlık, yaralanma ve hastalık sayısında hızlı artış bekliyor. 

Bu sınırın ötesinde yaşamak için, insanların hücrelerin yaşlanmasını durdurması ve hastalıkları önlemesi gerekiyor.

Fakat yeni çalışmalar, insanların, nanoteknolojiyi içeren gelecekteki teknolojik gelişmelerle biyolojik sınırlarının ötesinde yaşayabilieceğini gösteriyor.

Bu, malzemelerin nano ölçekte, 100 nanometreden (metrenin milyarda biri) altında yeniden tasarlanması anlamına geliyor... Bu kadar küçük makineler kanda dolaşabilir ve muhtemelen hücrelerin zamanla yaşadığı hasarları onararak yaşlanmayı önleyebilir. Avustralya'daki Melbourne Üniversitesi'ne göre nanoteknoloji, kanserli hücreleri vücuttan çıkararak bazı kanser türleri de dahil olmak üzere belirli hastalıkları tedavi edebilir.

Ancak, insan vücudunun yaşlanmasını engellemek ölümsüzlüğü elde etmek için hala yeterli değil. Hidralar yaşlanma belirtileri göstermeseler de yine de ölüyorlar. Martínez, “Balık gibi yırtıcı hayvanlar tarafından yenir ve ortamları çok fazla değişirse, örneğin göletleri kışın donarsa yok olurlar” dedi.

Günümüzün modern yaşamında insanların karşısına çıkacak çok fazla yırtıcı hayvan yok. Ancak ölümcül kazalara eğilimliyiz ve iklim değişikliğinin yoğunlaştırdığı gibi aşırı çevresel olaylara karşı savunmasızız. Gelecekte uzun süre hayatta kalmamızı sağlamak için mevcut bedenlerimizden daha sağlam bir vücuda ihtiyacımız olacak. Ancak, teknolojinin bu durum için de bir çözümü var.

Sanal Ölümsüzlük Olası Görünüyor

Teknoloji ilerledikçe, fütüristler iki belirleyici dönüm noktası bekliyor. Birincisi, yapay zekayı kendini yeniden tasarlayacak kadar akıllı hale geleceği ve insan zekasından çok da üstün duruma ulaştığı  tekillik durumu. İkinci kilometre taşı ise beyinlerimizi tarayabileceğimiz ve kendimizi bilgisayar gibi biyolojik olmayan bir ortama aktarabileceğimiz sanal ölümsüzlük...

Araştırmacılar, bir yuvarlak solucanın (Caenorhabditis elegans) sinirsel bağlantılarının haritasını çıkardı.. OpenWorm projesinin bir parçası olarak, daha sonra yuvarlak solucanın beynini sinir bağlantılarını kopyalayan bir yazılımda simüle edildi. Ardından,bu yazılımı bir Lego robotunu yönlendirmek için programladı. Robot daha sonra yuvarlak solucan gibi davranmaya başladı.

Bilim insanları, şu anda insan beyninin 86 milyar nöronu arasındaki bağlantıların haritasını çıkarmaya yakın değil (yuvarlak solucanlar sadece 302 nörona sahip). Ancak yapay zekadaki gelişmeler oraya ulaşmamıza yardımcı olabilir.

İnsan zihni bir bilgisayara girdiğinde ve internete yüklenebildiğinde, insan vücudunun yok olması konusunda endişelenmemize gerek kalmayacak. İnsan zihnini vücuttan çıkarmak, ölümsüzlüğe giden yolda önemli bir adım olacak.

Ancak, Florida Atlantik Üniversitesi’nden filozifi profesörü Schneider'e göre bir tuzak var.  Schneider,  "Bunun sizi ölümsüzlüğe ulaşacağını düşünmüyorum. Yalnızca bir  dijital dublör yaratacağınızı düşünüyorum" dedi.

Aynı zamanda "Yapay Siz: Yapay Zeka ve Zihninizin Geleceği" (Princeton University Press, 2019) kitabının da yazarı olan Schneider, beynin yükleme sürecinden sağ çıkıp çıkmadığı bir düşünce deneyini anlattı:

Beyin çiplerinde aranan ölümsüzlük

“Beyin hayatta kalırsa, o zaman dijital kopya siz olamazsınız, çünkü hala hayattasınız; tersine, beyniniz yükleme sürecinden sağ çıkamıyorsa dijital kopya da siz olamazsınız, çünkü o siz olmazsınız.”

Schneider'e göre, insanı korurken aşırı uzun yaşama giden yol, insan beyninin hayatta kalmasıyla uyumlu biyolojik iyileştirmelerden geçiyor. Daha tartışmalı bir başka yol da beyin çipleri olacak.

Schneider, "Beynin parçalarını yavaş yavaş çiplerle değiştirmek hakkında çok fazla konuşma yapıldı. Böylece, sonunda yapay zeka gibi oluyor. Başka bir deyişle, yavaş yavaş bir siborga dönüşmek ve nöronlar yerine çiplerle düşünmek” açıklamasını yaptı.

Sonuç olarak, nasıl yükseltildiğine veya yüklendiğine bakılmaksızın insan vücudunun bir son kullanma tarihi var gibi görünüyor. İnsanların bedenleri olmadan hala insan olup olmadığı ise açık uçlu bir soru...

Schneider, "Bana göre, teknik olarak bir insan olup olmadığınızla ilgili durum soru bile değil. Asıl mesele, bir kişinin aynı benliğe sahip olup olmaması. O halde, burada gerçekten önemli olan, bilinçli bir varlık olmak nedir? Ve beyindeki değişiklikler bilincinizi ne zaman değiştirir? Başka bir deyişle, beynimizle yapabileceklerimizi değiştirmek kim olduğumuzu hangi noktada değiştirir?” dedi.

Öte yandan, Schneider, geleceğin potansiyel beyin ve vücut geliştirmelerinden heyecan duyuyor ve bazı çekincelerine rağmen, insanları yaşlılıkta ölümden kurtarma fikrinden hoşlanıyor. 

Schneider, "Bunu kesinlikle çok isterim. Bilim ve teknolojinin hastalıkları iyileştirdiğini, bizi daha akıllı yaptığını, insanların beyinlerini çiplerle yükseltme seçeneğine sahip olduklarını görmeyi çok isterim. Sadece neyin tehlikede olduğunu anlamalarını istiyorum" diyerek sözlerine son verdi. 

ntv.com.tr

Yorumlar